Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AYVALIK’TA MÜBADELENİN 102. YILI ANISINA ÇELENK BIRAKILDI

Ayvalık Belediyesi, Ayvalık Kent Konseyi ve Ayvalık Giritliler Derneği tarafındanmübadelenin

Ayvalık Belediyesi, Ayvalık Kent Konseyi ve Ayvalık Giritliler Derneği tarafından
mübadelenin 102. Yıldönümünde Cunda (Alibey) Adası’nda günün anısına tören
düzenlendi. Törende Ayvalık Giritliler Derneği Mübadele Korosu hem Türkçe ve hem
Yunanca şarkılar seslendirdi.  Tören, mübadillerin Cunda’ya ilk adım attıkları noktada
gerçekleştirildi.
Mübadelenin 102. Yılının anısına; Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin ve Ayvalık
Giritliler Derneği Kurucu Başkanı Coşkun Tunçmen ve katılımcılar tarafından denize çelenk
bırakıldı. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin törende yaptığı konuşmada; geçmişe dönüp
bakıldığında ve tarihin yaprakları çevrildiğinde yaşanmış, bugün bile ders alınan acı ve tatlı
olayların bulunduğunu söyledi. Yaşanmış olayların bazen, geride büyük yaralar ve derin izler
bıraktığını vurgulayan Başkan Mesut Ergin konuşmasına şöyle devam etti:
“O gün imzalanan sözleşmenin 1. Maddesi´nde “Türk topraklarında yerleşmiş Rum
Ortodoks dininden Türk uyrukları ile, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden
Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecektir.
Bu kimselerden hiçbiri, Türk Hükümetinin izni olmadıkça Türkiye´ye, ya da Yunan
Hükümeti´nin izni olmadıkça Yunanistan´a dönerek orada yerleşemeyecektir.” Yazıyordu.
Mübadele sözleşmesi imzalandığında İstanbul’da oturan Rumlar ile Batı Trakya’da yaşayan
Müslümanlar kapsam dışı bırakıldı. Bu mübadele sözleşmesi gereğince Türkiye’den
Yunanistan’a 1 milyon 200 bin Rum, Yunanistan’dan Türkiye’ye ise 400 bin Türk göç
etmiştir.  Zorunlu mübadeleden Ayvalık da doğrudan etkilenmiştir. Ayvalık’taki Rumlar
Midilli Adası ve Atina’ya göç ettirilmiş, Girit ve Midilli Adalarındaki Türkler ise Ayvalık’a
yerleştirilmiştir. En önemli sorun konuşulan dildi. Anadolu Rumlarını anadili Türkçeydi.
Yunanistan´da yaşayan birçok Türk´ün anadili ise Rumcaydı. Rumlar Türkçe, Türkler ise
Rumca konuşuyor; bir türlü anlaşamıyorlardı. Yerli Yunan halkı, Anadolu´dan gelen Rumlara
“Siz ne biçim Rumsunuz! Elenika bilmiyorsunuz! Siz Rum değil, Türk tohumusunuz!”
diyerek aşağılıyordu. Aynı aşağılamayı, Mübadele ile Anadolu´ya gelen mübadiller yaşadı.
Tek kelime Türkçe bilmeyen mübadil Türklere yerli Türk halkı: “Siz ne biçim Türksünüz?
Tek kelime Türkçe bilmiyorsunuz. Siz Yunan tohumusunuz!” diyerek aşağıladı, ezdi, horladı.
Türklerle mübadiller uzun yıllar birbirlerinden kız alıp vermedi. Bütün bu aşağılama, horlama
ve ortak bir dili konuşamama Rum ve Türk mübadilleri çökertti.”
Türk ve Rum mübadil insanların, bırakıp geldikleri evleri, yurtları gidip görmelerinin 50
yıl süreyle yasaklandığını hatırlatan Başkan Mesut Ergin, kapıların ancak 1974 yılında
açılabildiğine değindi. Bu tarihten sonra, Anadolu Rumlarının otobüslerle, arabalarla, turist
kafileleriyle 1920´lerde terk ettikleri yurtlarını, topraklarını, evlerini görmeye gittiklerini
belirten Başkan Ergin, “Müslüman mübadillerden birçok insan, aynı şekilde 1974 sonrası
Yunanistan´a gitti, atalarının yurtlarını görüp geldi. Fakat binlerce Türk ve Rum mübadil
zorla koparıldıkları topraklarını bir daha göremeden yaşamdan kopup gittiler. Tabi ki
Mübadele´nin Türkiye ve Yunanistan´a etkileri de çok önemliydi. Türkiye´de 1923 sınırları
içinde yaşayan nüfus 1915´de  yaklaşık 16 milyonken, 1927´de 13.5 milyona düşmüştür.
Toplam nüfustaki bu azalma, yalnızca sayısal bir düşüş değildi. Müslüman olmayan bu
insanlar, o dönem Türkiye’sinin eğitilmiş üretim gücünün, sanayi ve ticaretin belkemiği idi.

Rumların ve diğer azınlıkların gidişi, ekonomik, toplumsal, kültürel yaşamada büyük olumsuz
gelişmelere yol açtı. Yarattığı boşluk uzun yıllar kapatılamadı. Bu yıkımlar, acılar içinde,
Rum ve Müslüman-Türk mübadil halk, “ya kırk gün, ya kırk yıl sonra döneriz!” diye diye
yeni yaşamlarını kurmaya başladı. Mübadele öncesi herkesin taşınmaz malları özel
komisyonlar tarafından sayıldı. Resmi kayıtlara geçti. Mübadeleyle mecburi yer değiştiren
herkes geride bıraktığı, kayda geçmiş mallarının karşılığını alacaktı. Fakat bu karar hiç
işlemedi. Çünkü Türkiye Hükümeti “Adiyen İskan” denilen bir kanun çıkararak,
Yunanistan´dan gelen her mübadili eşit kabul ederek hane ve kişi başına mal verdi. Yunan
hükümeti de benzer uygulamayla mal dağıttı. Hem Türkiye´de, hem de Yunanistan´da
mübadillerin topluma uyumunu zorlaştıran olaylar yaşanıyordu” diye konuştu.
102  yıl önce yaşanan kötü anıların artık belleklerden silindiğini ifade eden Başkan Mesut
Ergin, Türkiye ve Yunanistan halklarının aslında dost ve kardeş olduklarını 1999 yılında
meydana gelen Marmara ve Atina depremleri sonrasında birbirlerinin yardımlarına koşarak
gösterdiklerini söyledi.
Türk ve Yunan halklarının, yöneticiler tarafından yıllardır karşılıklı olarak sürdürülen
düşmanlık politikalarını barışçı bir yola döndürmek için seslerini yükselttiklerini vurgulayan
Başkan Ergin konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Türkiye ile Yunanistan arasındaki barışçı ilişkiler Büyük Mübadele´nin 102. yılında
gelişiyor. Gerek Türkiye´deki, gerek Yunanistan´daki sürgün ve mübadil insanların çocukları
dünün büyük acısını bugünün barışçı kültürüne dönüştürüyor. Yüz yıllarca yaşadığın
topraklardan koparılmak, yeni bir düzene, yeni bir ülkeye ve yeni bir topluma alışmaya
kaynaşmaya çalışarak gerçekten zor bir süreç yaşamış her iki ülkenin insanları da. Onun için,
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘‘yurtta barış dünyada barış’’ olsun ki
insanlık bir daha böyle acı deneyimler yaşamasın.”