Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP Genel Başkanı Özel, Otizm Sempozyumu’nda

Temel vaadimiz, 2018’de STK’larla birlikte ortaya çıkan otizm eylem planına sahip çıkmak

 Temel vaadimiz, 2018’de STK’larla birlikte ortaya çıkan otizm eylem

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Gözüm Arkada Kalmasın İstiyorum” sloganıyla gerçekleştirilen Otizm Sempozyumu’nda; “Temel vaadimiz, 2018’de STK’larla birlikte ortaya çıkan Otizm Eylem Planına sahip çıkmak, onu hızla güncellemek ve üzerimize düşen her şeyi yapmak. Buna göre her ilde otizm tanı ve destek merkezlerinin kurulması gerekiyor. Her ilçede bir mola evi açmak gerekiyor. Otizmli bireyler için rehabilitasyon merkezlerinin yaygınlaştırılması, ihtiyaç kadar olması, oradaki yoğunluğun ortadan kalkması gerekiyor. Eğitim hakkını bir lütuf olarak değil, bir hak olarak tanımlamak ve mutlaka devletin nitelikli, en iyi eğitimi yeteri kadar vermesi ve bunların tamamının ücretsiz olarak karşılanması gerekiyor” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Aydın’ın Kuşadası ilçesinde, “Gözüm Arkada Kalmasın İstiyorum” sloganıyla gerçekleştirilen Otizm Sempozyumu’na katıldı. CHP Lideri Özel’e sempozyumda; Genel Başkan Yardımcıları, milletvekilleri, CHP’li il, ilçe belediye başkanları ve yöneticileri eşlik etti.

Otizmli bireylerin sorunları ve bu sorunların çözümlerine CHP iktidarında nasıl çözüm bulunacağına ilişkin açıklamalarda bulunan Özel, şunları söyledi:

“Türkiye’nin yoğun bir siyasi gündemi var. Yoğun bir siyasi kutuplaşma, tartışma içinde ilerliyoruz. Öyle olunca normal siyasi faaliyetlerin ya da gündemi biraz daha hafifleştirecek olan siyasi faaliyetlerin uzağında durmak durumundayız. Festivaller, açılışlar ülkede birtakım ağır sorunlar varken gündeme gelmemesi gayet normal. Diğer yandan bazı işler var ki onları ülkenin ağır gündemine feda edemezsiniz. Engelliler Haftası’ndaki etkinlikler, otizmle ilgii farkındalık. İlk yapılan böylesine önemli bir sempozyum böyle bir gündemdir. Onun için de değerli Genel Başkan Yardımcımız böyle bir programı önerdiğinde aylar öncesinde kabul etmiştik. İstanbul’da iki gün önce, 10 yıl önce İzmir’de başlatılmış ama hak ettiği değeri bulamamış, İzmir’de iyi sonuçlar vermiş ama Türkiye’ye yaygınlaştırılmamış kırmızı bayrak projemizi, yani bir hizmet binasında engelli bireyler için alınması gereken tüm tedbirler, kaldırılması gereken tüm engeller kaldırıldıysa oraya bir kırmızı bayrak çekilerek bundan engelliler ve yakınları haberdar ediliyor. Bunu yaygınlaştırdık.

“Burası partizanlık yapılacak yer değil”

Bazı yaptığımız yanlış şeyleri görmek lazım. Bir Otizm Sempozyumu yapıyoruz, sempozyumda AK Parti’nin liderinin bir yandan Cumhurbaşkanı bir yandan parti başkanı olması ve kamusal alanlara çok fazla siyaset karıştırmasının bir kötü örneğini bugün bu salona biz taşıdık. Böylesi bilimsel ve sonuç odaklı olması gereken bir sempozyumda İlçe Başkanı, İl Başkanı konuşturduk. Onların hiçbir suçu yok. Onlara konuşma verirseniz onlar da siyasi konuşmalar yaparlar hiç yeri yokken… Oysa bu salondaki otizmli bir çocuğun babası ya da annesi CHP’li olmak zorunda değildir. Siz, bugün yaptığınız faaliyeti CHP’nin sığ, gündelik siyasetini bu salona dayatmaya kalkarsanız, ülkenin genel siyasetindeki tartışmaları bu salona dayatırsanız bu salondan sizin gibi düşünmeyenleri kaybetmeye ve burada yaratmaya çalıştığınız toplumsal faydadan onları mahrum etmeye başlarsınız. Burası particilik, partizanlık yapılacak yer değil. Burası hangi siyasi görüşten olursa olsun otizmli bireylerin hayatını kolaylaştırmak için sizin kamusal katkı koyacağınız bir alan. O yüzden burada İlçe, İl Başkanı’nın bir suçu yok. Merkezi bir organizasyonda onlara kürsü verip onları siyasi konuşmaya itmek doğru değil. Onlar öğleden sonra ilçe binasının açılışında istedikleri gibi konuşacaklar zaten. Biz, biz olalım. AK Parti bu işi böyle yapıyor diye bu salonun hepsini AK Partili kabul ediyor diye, CHP’li birisinin gözünün içine baka baka katı, gündelik siyaseti, elde ettiği kamusal gücü kullanarak yapıyor diye bu işlere biz kalkışmayalım çünkü biz, bu ülkeyi ilk seçimden sonra AK Parti gibi değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi yöneteceğiz.

“İlk 3 yıldaki farkındalık önemli”

Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk 3 yılında fark edilen nörogelişimsel bir bozukluktur. Ülkemizde herhangi bir resmi istatistik çalışması olmamakla birlikte ABD’de yayımlanan güncel verilere göre otizm, günümüzde her 31 çocuktan bir tanesinde görülen bir bozukluk. İlk 3 yıl içinde hızla farkına varmak, ardından en doğru eğitimin en uzman kişilerce yeterince verilmesini ya bunu yapabilirseniz otizmi küçük bırakıp çocuğu büyütüyor ya da bunu yapmazsanız otizm çocukla bir büyüyor ve hem çocuk için hem ailesi için hem toplum için taşınması daha zor bir hale geliyor. Bunun için ilk 3 yıldaki farkındalığı sağlayabilmek için hem ailelerin bilinçlendirilmesi hem çocukların hekim görme sıklığının gerektiği gibi olması ve gerekli uzman yardımına ailelerin hızla erişebiliyor olması lazım. Yüzde 3’leri aşmaya başlayan bu oran, artık otizmin görmezden gelinmeyecek toplumsal bir gerçek olduğunu hepimize hatırlatıyor. Türkiye’de 1.5 ile 2 milyon arasında otizmli yurttaşımız var. Bunların 700 bini çocuk. Ancak bu çocukların sadece 42 bini, yüzde 6’sı okula gidiyor. Yüzde 94’ünün örgün eğitime erişemediği gibi bir utançla karşı karşıyayız. Bizim esas halletmemiz gereken meselelerin başında bu var. Bu sayı bir istatistik değil, bu devletin kapsayamadığı yüz binlerce çocuk olduğu gerçeği ve bu açıkça bir Anayasa ihlali. Çünkü Anayasa toplumun tümünü kapsıyor ve eğitimin her yurttaşın hakkı olduğunu söylüyor. Bu tabloyu değiştirmek sosyal devlet olmanın bir gereği. Biz CHP olarak böyle bir eşitsizlğe, Anayasa ihlaline razı değiliz. Toplumun en az yüzde 3’ünü kapsayabilecek böyle bir eşitsizliğe en esaslı yerden müdahale etmek ve buna karşı bir şeyler yapmak gerektiği açık.

“‘Gözünüz arkada kalmasın, evlat devlete emanettir’ dedirtmek en büyük hedefimiz”

Farkındalıklar için otizmli bireylerin ailelerin hem bu tip örgütlenmeleri hem siyasette bulunmaları son derece kıymetli. Siyaseti engellilere dayatarak değil ama onları siyasete davet ederek çok önemli yollar alınabilir. Bu yüzden CHP, geçtiğimiz 4-9 arasındaki kuruluş haftasında kendi tüzüğünü değiştirdi. Değiştirdiğimiz tüzüğümüze şöyle bir madde koyduk: Eğer adaysa bir engelli birey otomatikman ilçe, il  yönetime ya da parti meclisine bir engelli birey adaysa engelli kotasından seçilmiş oluyor ve belli bir yere geliyor. Bu tüzük değiştikten sonra yaptığımız ilk parti meclisinde de bir engelli arkadaşımız engelli kotasından parti meclisimize girdi. Yine aynı tüzüğümüz gereğince CHP’nin önümüzdeki milletvekilliği seçimlerinde ağır engelli bir bireyin bir seçim bölgesinin birinci sırasından aday gösterilmesi gerekiyor. Bu sadece bir engelli olacak grupta demek değil ama ağır engelli bir birey, bör bölgede liste başı olacak. Onun dışında da engelli kotalarıyla yine listelerimizde yer almak isteyenler belediye meclislerine, parti meclislerine taşınacak. Bu küçük adım ama önemli bir adım. Bunun tüm siyasi partilere örnek olmasını ve bunun engellilerin siyasette temsili, seslerini duyurabilmeleri açısından son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.

Buradaki çalışmalar şüphesiz CHP’ye, iktidara hazırlanan, gelecekte ülkeyi bir kez daha yönetmek iddiasında olan bir partinin programı açısından yol gösterici olacak. Bu tüm siyasi partiler açısından önemli çünkü yola çıktıktan sonra ya da yetki aldıktan sonra sorunla karşılaşma, sorunu tanıma, sorunun tespiti, çözüm önerilerini konuşma, tartışma yerine sorunun çözümüne tüm yönleriyle hazır olmak son derece kıymetlidir ama uygulama aşamasında da derneklerle, vakıflarla, ilgili konfederasyonlarla birlikte yol yürümenin ve icranın da devamlı onların denetim ve gözetimi altında olmasının büyük önemi var. Siyaset, gerçeklerden kaçma değil, gerçeklerle yüzleşip çözüm üretme görevidir.

Kimse aklından çıkarmamalıdır ki otizm bir eksiklik değildir. Eksik olan bu ülkenin bu güzel çocuklara, onların güçlü ailelerine, dayanışmaya susamış hayatlarına hepimizin, siyaset kurumunun bir bütün olarak omuz verememiş olmasıdır. Adaleti ve eşitliği sağlamak için belki de meseleyi en iyi özetleyen söz; ‘Annelerin, babaların gözüm arkada kalmasın’ sözüdür. ‘Benden sonra bu çocuğa ne olacak’ kaygısı varsa anne-babada orada sosyal devlet yok demektir. Biz, CHP’nin gelecekteki iktidarında otizmli bireylerin ailelerinin ‘Benden sonra bu çocuğa ne olacak’ sorusunu ortadan kaldıracak ve onlara, ‘Gözünüz arkada kalmasın, evlat devlete emanettir’ dedirtmek en büyük hedefimizdir.

“Her kente otizm tanı ve destek merkezi”

CHP’nin bazı taahhütleri var. Bunların en başında 2018 yılında STK’larla ve tüm siyasi partilerin katılımıyla TBMM’de hazırlanan bir otizm eylem planı var. O komisyonun kuruluş önergesini Çetin Arık yıllardır veriyordu ve bir Otizm Farkındalık Günü’nde ya da Engelliler Haftası’nda diğer parti gruplarıyla müzakere ederek böyle bir uzlaşı yakalayarak komisyonun kurulması sağlanmıştı. Hem Çetin başkan hem diğer konuyla ilgili arkadaşlarımız o komisyona çok yakından katıldılar ve komisyon bir Otizm Eylem Planı hazırladı. Sorun tespit edildi, çözüm önerileri ortaya kondu. Temel vaadimiz, 2018’de STK’larla birlikte ortaya çıkan otizm eylem planına sahip çıkmak, onu hızla güncellemek ve üzerimize düşen her şeyi yapmak. Buna göre her ilde otizm tanı ve destek merkezlerinin kurulması gerekiyor. Her ilçede bir mola evi açmak gerekiyor. Bu kadar zor ve hayatın bütün yükü hem bireyin hem ailenin sırtındayken evladını iyi zaman geçirebileceği, iyi bir eğitim alacağı, kendi gelişimini sürdüreceği, günün stresinden kurtulabileceği bir yere emanet edip kendisinin de birkaç saatliğine dinlenmesi bu zorlu,kutsal göreve belki birkaç saatliğine mola vererek dinlenmesinin önemli olduğu mola evlerinin mutlaka açılması gerekiyor. Otizmli bireyler için rehabilitasyon merkezlerinin yaygınlaştırılması, ihtiyaç kadar olması, oradaki yoğunluğun ortadan kalkması gerekiyor. İş koçluğu destekli istihdam programının devreye sokulması otizmli bireylerin istihdasm noktasında yaşadıkları sorunların ortadan kaldırılması, onlara iş koçluğu yapılması son derece önemli. Engelli aylığının haneye değil, bireyin kendi hesabına yatırılması imkanlar dahilinde birinci tercih olmalı. Eğitim hakkını bir lütuf olarak değil, bir hak olarak tanımlamak ve mutlaka devletin nitelikli, en iyi eğitimi yeteri kadar vermesi ve bunların tamamının ücretsiz olarak karşılanması gerekiyor.

“Devletin seyirci koltuğundan kalkıp asli görevi devralması gerek”

Hem otizm eylem planından hem arkadaşlarımızın yapmış oldukları çalışmalardan bunları kendi iktidarımızda ilk elden yapılması gereken bir ödev olarak sınıflandırılmış durumdayız ve devletin artık seyirci koltuğundan kalkıp 7/24 çocuklarının başında nöbet tutan ailelerinden asli görevini devralması ve artık ailelerin rahat bir nefes almasını ümit ediyoruz. Ben bu konuşmanın ve bundan önceki konuşmaların bir başlangıç olmasını, bundan sonraki süreçte benzer sempozyumların, çalışmaların, çalıştayların hem siyasete hem yerel yönetimlere ışık tutmasını ümit ediyorum. Bugün burada çok iyi iki örnekle hem ilçe belediyesinin, hem büyükşehir belediyesinin farkındalığı, duyarlılığı, bu alana yönelik yapmış oldukları iki önemli yatırımı; birisi dört yıldır hayatta olan ve örnek olan, biri de bugün tüm yerel yönetimlerimize örnek olacak olan bu iki önemli işi fevkalade önemsiyorum. Bundan sonra da Türkiye’de, tabii Genel Başkan olarak çok yerden açılış daveti alıyoruz, buradan bütün arkadaşlarımıza söylüyorum. Nerede otizmli bireyler için, nerede engelli bireyler için, nerede dezavantajlı bireyler için projeler yapılır ve hayata geçirilirse ben de öncelikle o açılışlara, o toplantılara katılacağımı, destek vereceğimi bir kez daha söylüyorum.”