Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP BURSA MİLLETVEKİLİ ORHAN SARIBAL “PAMUK ALIM FİYATI EN AZ 30 TL OLMALI”

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, pamuk alım fiyatının maliyetin altında kaldığını, üreticinin her 1 kilogram pamuk için ortalama 6,7 TL zarar ettiğini belirterek, üreticinin pamuk üretimini sürdürebilmesi bu sezon fiyatın en az 30 TL olması gerektiğini söyledi.

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, pamuk alım fiyatının maliyetin altında

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Meclis’te yaptığı basın açıklamasında pamuk fiyatlarının 2024 yılında 2020 seviyelerine gerilediğini belirterek, pamuk üreticisinin son üç sezondur aralıksız zarar ettiğini vurguladı. Çiftçinin üretime devam edebilmesi için bu sezon pamuk fiyatının en az 30 TL seviyesinde olması gerektiğini kaydeden Sarıbal, “İzmir Ticaret Borsası’nda ortalama pamuk fiyatları 2022 yılında 15,7 TL, 2023 yılında 19,1 TL, içinde bulunduğumuz sezonda ise 23,3 TL civarında seyretti. Üretici birlikleri de maliyetlerinin oldukça gerisinde kalan alım fiyatları belirledi. Üretici, her 1 kilogram pamuk için ortalama 6,7 TL zarar ediyor. Bu fiyatlarla pamuk üretimi sürdürülemez. Çiftçimiz önümüzdeki yıl tarlasına pamuk ekmekten vazgeçecek. Bu da sadece çiftçinin değil, ülkenin geleceği için büyük bir tehdit demektir. 3 yıldır sabit kalan 1,60 TL prim desteği, üreticiyi ayakta tutmaya yetmiyor. Bu destek güncellenmeli, üretici kur artışı ve girdi maliyetlerinden korunmalıdır” diye konuştu.

PAMUK İTHALATINA 32 MİLYAR DOLAR HARCANDI

Pamuğun Türkiye tarımının stratejik ürünü olduğunu, tekstilin yanı sıra bitkisel yağ ve hayvancılık sektörünün de pamuk üretimine bağlı olduğunu belirten Sarıbal, “2024 yılı itibariyle üretimin yüzde 41’i Şanlıurfa, yüzde 17’si Diyarbakır, yüzde 11’i Aydın, yüzde 8’i Hatay ve yüzde 7’si İzmir’de yapıldı. Söz konusu beş il toplam üretimin yüzde 84’ünü gerçekleştirdi. Ancak üretim alanları daralıyor, maliyetler artıyor, fiyatlar düşüyor. 2022’de 573 bin hektar olan ekim alanı, 2024’te 467 bin hektara düştü. Lif pamuk üretimi ise 1 milyon tonun üzerindeyken 2024’te 830 bin tona düştü. Aynı yıl 780 bin ton pamuk ithal ettik, 1 milyar 525 milyon dolar ödedik. Küresel ölçekte tekstil tüketiminde yaşanan durgunluk nedeniyle, Türkiye’nin lif pamuk ithalatı 2021/22 sezonundan itibaren gözle görülür bir şekilde azalmaktadır. AKP döneminde 2 milyon ton pamuk ihraç, 18 milyon ton ithal ettik. İhracattan 3,9 milyar dolar kazanılırken, ithalata 32 milyar dolar harcandı. Yani bu ülkenin çiftçisine değil, dış üreticilere kaynak aktarıldı” ifadelerini kullandı.

Pamuğun AB ile Gümrük Birliği kapsamında sanayi ürünü sayıldığını bu nedenle ithalata gümrük vergisinin konulamadığını hatırlatan Sarıbal, “Oysa pamuk özünde bir tarım ürünüdür ve bu statüde değerlendirilmelidir. Bu anlaşma gözden geçirilmeden pamukta üretici korunamaz. Gerek TARİŞ, Çukobirlik ve Antbirlik gibi üretici birliklerinin gerekse özel sektörün fiyat belirleme süreçlerinde mevcut koşulları dikkate almaları gerekmektedir. Ancak mevcut tablo, pamukta sürdürülebilirliğin yeterince önemsenmediğini göstermektedir. Pamuk üreticisine bir başka darbe de çırçırlama hizmetindeki yüzde 18 kdv ile vuruluyor. Bu oranın derhal yüzde 1’e çekilmesi, üreticinin sırtındaki yükün hafifletilmesi gerekiyor. Üreticilerin korunması ve üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması bu desteklerin güncellenmesine bağlı. Pamuk üretiminde istikrarın sağlanması ve bu alanda gelişim sağlanmasının temel yolu, güçlü ve sürekli destek politikalarından geçiyor. Üstelik Tarım Satış Kooperatifleri, lisanslı depoculuk sistemine dahil edilmiyor” dedi.

TARIM SEKTÖRÜNÜN BANKA BORCU 1 AYDA 21,7 MİLYAR TL ARTTI

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Türkiye’nin tarımsal hasılada 2024 yılı itibariyle 74 milyar dolara ulaşarak dünya sıralamasında 7. sıraya yükseldiğine yönelik açıklamalarını da değerlendiren Sarıbal, “Bakan Yumaklı bunu önemli bir başarı gibi sunuyor. Madem tarımsal hasılamız rekor kırıyor, neden gıda enflasyonumuz OECD ortalamasının 7 katı? G-20 ülkeleri içerisinde Türkiye, Arjantin’den sonra enflasyonu en yüksek ülke konumunu sürdürüyor. Haziranda Türkiye’nin yüzde 1,37 olan ve düştü diye bayram yapılan aylık enflasyonu, Dünyadaki 45 ülkenin yıllık enflasyonundan yüksek. Yıllık Enflasyon da 180 ülkenin yıllık enflasyonundan yüksek. Mayısta tarım sektörünün bankalara olan borçları ise 21,7 milyar liralık artışla 1 trilyon 30 milyar liraya çıktı. Ürünün fiyatı, tüccarın keyfiyle ölçülüyor. Sorun çok net: Üreten bir tarım politikamız yok. Üreten köylü desteklenmiyor. Girdiler her geçen gün daha pahalı hale geliyor. Çiftçi tarlasını, traktörünü satıp borçlarını ödemeye çalışıyor. Ülke ithalata bağımlı hale geliyor ve uluslararası şirketler zenginleşiyor. Halk ise pazarda, markette her gün artan fiyatlarla boğuşuyor.

GSMH’ya göre tarıma en az 600 milyar lira destek verilmesi gerekirken, çiftçiye ayrılan kaynak sadece 135 milyar lira. AB ülkelerinde çiftçiler 17 bin ila 45 bin dolar arasında destek alıyor. Türkiye’de bu rakam sadece 4 bin dolar civarında. Kır köylüsünün payı ise 3 bin 500 doları bile bulmuyor. Peki soruyoruz: Nerede bu servet? Çiftçiye verilmesi gereken ama verilmeyen 2,5 ila 3 trilyon liralık destek nerede?” diye konuştu.

YAĞMA YASASI GERİ ÇEKİLMELİ!

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifinin geri çekilmesi gerektiğini de dile getirdi, “Kapitalizmin topyekun yaşamımıza, geleceğimize karşı yürüttüğü yeni tip sömürgeciliğin bir parçası olan bu yasaya, yağmaya, bu sahte ‘enerji’ propagandasına karşıyız. Bu yasa kalkınma değil, talandır. rüzgar enerji santrallerine ve güneş panellerine karşı değiliz. Ama burada mesele enerji değil; ülkenin son orman alanlarının, meralarının, tarım arazilerinin enerji bahanesiyle sermayeye yağmalatılmasıdır. Bu yağma yasası geri çekilmelidir” diye konuştu.