Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin davanın yedinci gününde, eşini ve eşinin kızını kaybeden Menşure Kaplan Akişli, “Kültür ve Turizm Bakanı, bana göre oteller baronu, ETS Tur’un sahibi Mehmet Nuri Ersoy da en az otelin sahibi Halit Ergül kadar cezalandırılmalı” dedi. Yangında babası ve iki kardeşini kaybeden Pelin Türkmen, “Benim kardeşlerim o odada ölüme terk edildi. Başka çocuklar ölmesin diye emsal bir karar bekliyoruz. Çünkü gördük ki hiçbirimiz güvende değiliz. Ben öbür dünyada kardeşlerime ‘hesabınızı soramadım’ demek istemiyorum” diye konuştu.
Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangına ilişkin 19’u tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı dava, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yedinci gününde devam ediyor. Adliyenin yetersiz olması nedeniyle duruşma, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda yapılıyor.
Duruşma, müşteki ve avukatlarının beyanları ile devam ediyor. Yangında annesi, abisi ve yeğenini kaybeden Volkan Akişli, “Olaydan aylar sonra da yine bu olayla bağlantılı olarak babamı da kaybettim. Benim ne annem ne babam ne abim kaldı” dedi.
“Büyük mutlulukla gittikleri otelden ceset torbalarıyla çıktılar”
Yangında kızı Mina Akişti’yi kaybeden Menşure Turan, şöyle konuştu:
“Onlar üç günlük tatil için gitmişlerdi. En çok tavsiye edilen otellerden biri olduğu için tercih etmişlerdi. Büyük mutlulukla gittikleri otelden ceset torbalarıyla çıktılar. Karşı odasında resepsiyon müdürü, bir kaç oda ilerisinde de Ceyda ve Emir Aras kalıyordu. Hiçbir kapı çalmadan, kimseye seslenmeden rahat rahat çıkmışlardı ama benim kızım uyanmadı bile, yatağında ölü bulundu. Hadi benim kızımın kapısına vurmadın sabah izledik videoda ama önünden geçiyor bir kadın ve oğluna bakıyor, hiçbir şey demeden çıktı. Ben çocuğumu morgtan bile alamadım, pirinç dorsesinin içinden aldım. O günden bu yana nefes almak bile zor geliyor bana, utanıyorum. Koskoca otelde layıkıyla çalışan bir personel yok. Başka kimse böyle acılar yaşamasın, adalet yerini bulsun.”
Yangında kardeşini, annesini ve yeğenini kaybeden Bülent Akişli, “Gidip mezarlarını suluyorum. Ben bugün sabah o kamera kayıtlarını izledim. Hani diyordun ya ‘kapıları çaldım, bağırdım’ hiç alakası yok. Sesini bile çıkarmadan o koridordan kaçıp gittin. Kardeşimin 5 yaşındaki çocuğu ‘anne babam kayboldu mu’ diye soruyor” dedi.
Müşteki avukatından Halit Ergül’e: “Bakan olarak gelmese bile, ahbabınızdır mutlaka, söylersiniz, ETS Tur’un sahibi olarak buraya gelecek”
Volkan Akişli’nin eşi Menşure Kaplan Akişli de şunları söyledi:
“Onları benden sonsuza dek aldılar. Bu vahşi katiller benim kıyamadıklarımı aldılar. Eşimi kendi ellerimle toprağa koydum, her ay bir defa onun çamaşırlarını düzenliyorum, yemekler yapıyorum çünkü hala öldüğüne inanamıyorum. 5 yaşındaki oğlum babasının kaybolduğunu sanıyor, evde eşyalarını bulduğu gibi babasının da bulunmasını istiyor. Ben eşimin telefonuna mesajlar atıyorum, fotoğraflar gönderiyorum ama biliyorum yanıt gelmeyecek. Benim oğlum kendi babasına bir daha asla sarılamayacak. Ama bu katiller çocuklarına sarılabilecek.
Adalet Bakanlığı, bakanlık görevlilerinden soruşturma talep edildiğinde buna izin vermeliydi. Bakanlık, arkadaki yazan ‘Adalet mülkün temelidir’ yazısını gerçekleştirmiyor. Ricam artık Adalet Bakanı’nın Kültür ve Turizm Bakanı hakkında soruşturma izni vermesi. Turizm ve Kültür Bakanı, bana göre oteller baronu, ETS Tur’un sahibi Mehmet Nuri Ersoy da en az otelin sahibi Halit Ergül kadar cezalandırılmalı.”
Akişli ailesinin avukatı Onur Fırat Kaynun, tutuklu sanık Halit Ergül’e seslenerek, şöyle konuştu:
“Bakan olarak gelmese bile, ahbabınızdır mutlaka, söylersiniz, ETS Tur’un sahibi olarak buraya gelecek. Onların da burada en az sizin kadar sorumluluğu var. Siz otelde kürklerle, botlarınızla zamanı yavaşlattınız. Sizinki iradi bir terktir, telaşa kapılı bir terk değildir. Suç aleti de tutuşan dolar destelerinin olduğu bir yangın bu. Siyasetin, sermayenin gölgesine sığınacağınızı düşündünüz ama bilin ki adalet yangına benzemez. Dumanı bastırsanız da Mina’nın burnunda kaldığı gibi isin izi kalır. Bu dava insanlık kavramına olan inancımızın davası, doğmamış çocuklarımızın davası, bu dava torununa sarılıp birlikte ölen ninenin davası. Siz patron olabilirsiniz, arkanızda bakanlar, milletvekilleri olabilir ama bunların hiçbirisi sizi adaletin terazisinden kurtarmayacak. Yasalar size hep kalkan olmuş olabilir ama bugün bu yasalar sizi vuracak kılıç olacak burada.”
“2025 yılındayız Sayın Hakim, en son böyle yangını 1955 yılında gördük. Böyle ölünür mü? Böyle ölünmez Sayın Hakim”
Babası Nedim Türkmen’i, kardeşleri Ala Dora ve Yüce Ata’yı kaybeden Pelin Türkmen, “Babam alevlerin arasında kaldı. 2025 yılındayız Sayın Hakim, en son böyle yangını 1955 yılında gördük. Böyle ölünür mü? Böyle ölünmez Sayın Hakim” diyerek, kardeşi Yüce Ata’nın yangın sırasında gönderdiği yardım çağrısını içeren ses kaydını dinletti. Türkmen, “Ala’nın doğum gününü kutlayacağım bugün mezara gidip bir pasta götürüp. Morgta babamı ağzı yüzü kanlı gördüm, muhtemelen oksijensizlikten. Ben gözümü kapattığımda babamı böyle görüyorum. Sizin oteliniz yandı, benim evim yandı, kalbimi parça pinçik ettiniz. hayatımı mahvettiniz. Benim kardeşlerim o odada ölüme terk edildi. Ben başka çocuklar ölmesin diye emsal bir karar bekliyoruz. Çünkü gördük ki hiçbirimiz güvende değiliz. Ben öbür dünyada kardeşlerime ‘hesabınızı soramadım’ demek istemiyorum Sayın Başkan” dedi.
“Bu çürümüş irin olup akan rant düzenine artık bir can daha vermek istemiyoruz”
Pelin Türkmen’in avukatılarından Bilsay Sarper Arslan da “Örtbas ettiğiniz, silmeye çalıştığınız tek bir belge, soruşturma izni verilmeyen kişilerin hepsinin peşindeyiz. Bu çürümüş irin olup akan rant düzenine artık bir can daha vermek istemiyoruz. Bu dava bizim son görevimiz. ‘Türkiye artık ucuz ölümler ülkesi değildir’ diyecek hakimler de buradadır” ifadelerini kullandı.