Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi’nde başta Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu olmak üzere, çok sayıda partiliyle bir araya geldi. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, “Değerli arkadaşlar hepiniz bir Silivri gününe daha hoş geldiniz. Biz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekilimiz Nuri Bey’in kıydığı nikaha, Rize Milletvekilimiz Tahsin Ocaklı ile birlikte bir nikaha daha şahitlik ettik. Gürkan Akgün ve Sinem Keleş, hayatlarını bugün birleştirmeye karar vermişlerdi. Maalesef 19 Mart darbesinden beri Gürkan Akgün burada. Sinem Hanım nişanlısı olarak ve avukatı olarak neredeyse her gün burada. Bugün de bir nikah törenine şahitlik ettik” dedi. Özel, şunları söyledi:
“DIŞARIDA PLANLANAN NİKAHLARIN SİLİVRİ’DE YAPILDIĞI GÜNLERDEYİZ”
“Hatırlarsınız bundan 62 gün önce yanımda Filiz Hanım vardı, Buğra Gökçe’nin hayat arkadaşı. O gün evlendiler. Dışarıda planlanan nikahların Silivri’de yapıldığı günlerdeyiz. 62 gün önce çekilen nikah fotoğrafı henüz yok, verilmedi. Bundan dört ay önce Ekrem Başkan’la bizim çekilen bayram fotoğrafımız da verilmedi. Bizim bayram fotoğrafımıza aylarca yok ‘Orada, burada, geliyor’ dedikten sonra ‘Yanmış’ dediler. Dijital fotoğraf makinasıyla fotoğraf çekiliyor, fotoğraf yanmış arkadaşlar. Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel… Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı, Atatürk’ün kurduğu partinin Genel Başkanı’yla birinci Cumhurbaşkanı Atatürk’ün milletimiz takdir ederse gelecek seçimlerden sonra makamında görev yapacak olan Cumhurbaşkanı adayımızın, bayramın birinci günü çektirdiği fotoğrafa ‘Yandı’ diyecek küstahlıktalar. Bakanlıktan en son ‘O fotoğraf yanmış. İsterseniz Genel Başkan, Bakan Bey’le konuşsun’ diyorlar. 62 gün önce çekilen nikah fotoğrafı, tabda arkadaşlar, tab ediliyor. Karanlık odada tab ediliyor fotoğraf. Eskiden fotoğrafı çektiriyordunuz, karanlık odadan ertesi gün çıkıyordu fotoğraf. Adalet ve Kalkınma Partisi, 23 yıldır iktidarda. Bakarsanız onlar gelmeden önce memlekette buzdolabı yoktu. Onlar gelmeden önce memlekette radyo yoktu, televizyon yoktu. Bugün gelinen noktada fotoğraf tab ediliyor arkadaşlar 62 gündür. Bugün de Gürkan ile Sinem’in aileleriyle birlikte törenlerine katıldık. Fotoğrafları bakalım ne zaman alacağız. Ama insanların en mutlu gününün, en önemli anının cezaevinde de olsa fotoğraflarını dahi onlardan, sevdiklerinden esirgeyen ve 60 gündür içerideki hiçbir arkadaşımıza açık görüş fotoğraflarını vermeyen bu rejime lanet olsun. Bu rejimin insafına lanet olsun. Ne yapacaklardı, gerçi böyle şeylere şaşırınca sonradan üzülüyorum. Ne yapacaktı? Bugün Sinem’in gözyaşlarına, Filiz’in gözyaşlarına merhamet mi göstereceklerdi? Yıllarca çalışıp emekli olan emeklisine merhamet göstermeyip, onu aç ve sefil bırakanlar, asgari ücretlisini açlık sınırının altında çalıştıranlar, bu ülkenin gençlerinin geleceğine kıyanlar, burada dönüp de gelin hanımların gözyaşlarına mı merhamet gösterecekler? Onlara minnet edersek Allah belamızı versin. Bu rejime minnet edenin Allah belasını versin. Bu kadar net söylüyorum. İçeriden bir kez daha bu rejime karşı, bu saray rejimine karşı, 19 Mart dikta rejimine karşı, 19 Mart darbecilerine karşı bilenerek çıktık. Bu da onlara bundan sonra dert olsun.”
“MİLLET İFTİRAYI DA GERÇEKLERİ DE GÖRECEK”
“Bundan sonraki süreçte artık tutuksuz yargılama dışında, canlı yayınlanan ve tamamı canlı yayınlanan duruşmalar dışında ve bir an önce yazılacak bir iddianame, yakamızdan düşecek bu beyaz Toroslar, AK Toroslar çetesinin yakamızdan düşmesi dışında bir beklentimiz ve talebimiz yok. Bu AK Toroslar ne zaman iddianameyi yazacaklar, yakamızdan düşecekler. Sonra ben onları düştükleri yerde bulacağım günü gelince, hiç merak etmesinler. Ama ne zaman ki iddianame, ne zaman ki mahkeme ile birlikte tutuksuz yargılama, ne zaman ki TRT’den ve diğer televizyonlardan canlı yayın; millet iftirayı da görecek, gerçekleri de görecek. Bunun dışında içeride milletvekili olduğu ve sadece döneminin milletvekilliği görev süresince işlediği bir suç iddia edilen birisinin, Ankara’daki Milletvekilleri Soruşturma Şubesince soruşturması gerekirken yetki gaspıyla, yani oranın dahi yetkisine saldıran, Meclis’e saldıran birilerinin içeride tuttuğu Aykut Erdoğdu da orada. Doktora gitmek için kelepçe zulmüne, 50 derece sıcakta nakil zulmüne katlanmak istemeyen birçok arkadaşımız da orada. Bir gözümüz, kulağımız Murat Çalık’ta. Bir gözümüz Fatih Keleş’in, ki yarın kendisini ziyaret edeceğim, esir olarak tutulan 26 yaşındaki pırıl pırıl evladı Mustafa’da. Bir gözümüz, ki yine yarın ziyaretine gideceğim, sırf istedikleri iftirayı atmadığı için Düzce’de tutulan Pınar’da. Bir gözümüz Afyon’da yine iftira atmadığı için evladının, babasının altı saatlik seyahatlerine rağmen onlarla görüştürülmeyen Fatoş Hanımlarda. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak, 2 milyon üyemiz adına, 15,5 milyon kişinin aday gösterdiği, 23 Mart büyük direnişi adına, bu milletin vicdan sahibi herkesi adına her yerde olmaya devam edeceğim. Birazdan dün trafik kazası geçiren Muğla Milletvekilimizi Çağlayan’daki ameliyat beklediği hastanede ziyaret edeceğim. Hayati tehlikesi yok. Vefat haberi doğru değil. Onu da birinci ağızdan duyurmak isteriz. Ayrıca bundan sonraki süreçte herkes şunu bilsin. Zaman zaman çok geniş bir alanda yetiştiğimiz oluyor, yetişemediğimiz oluyor. 26 gündür, son Saraçhane mitingimizden sonra tutuklu bulunan dördü kadın arkadaşlarımız var Silivri’de tutulan. Onu avukatlarımız, milletvekillerimiz ziyaret ediyor. Ben de önümüzdeki günlerde öğrenci arkadaşlarımızı ziyaret edeceğim.”
“CUNTA PANİK HALİNDE”
“Dimdik ayaktayız. Hepimizin morali son derece yüksek. Cunta panik halinde. AK Toroslar çetesi dağılmış durumda. Bir iddianame yazacaklar, elleri ayaklarına karışmış durumda. Çünkü hep söylüyordum. Bugün iftira attırıyorlar, yalanlamak bize düşüyor. Bugün onlar söylüyor, biz doğrusunu söylüyoruz. Onlar atıyorlar yalanı TRT’den. ‘Allah yokluğunu göstermesin’ diyeceğim ama yok yine bak. Biz ‘Yayın yapsın’ diyoruz, TRT yine yok. Anadolu Ajansımızı kullanarak, Atatürk’ün ajansı, TRT’mizi kullanarak ama oraları işgal ettikleri partizanca tutumlarla kötü yöneterek iftiralar atıyorlar. O günden bugüne attıkları dünya kadar iftiranın birini ispatlayabilmiş değiller. Şimdi itirafçı diye iftira attırdıklarının kağıtları önlerinde. Bakın AK Toroslar çetesi sinkaflı birbirine girmiş durumdalar. ‘Aldırdım bu ifadeyi, yazdırmışın bunu. Haydi bunu buradan bağla da göreyim…’ Böyle kavga ediyorlar. Daha dün… Şaşırıyorsanız hiç şaşırmayın arkadaşlar. Birbirinize diyorsunuz ya ‘Onu onu yazdırmışsın, bunu bunu yazdırmışsın.’ Birbirinizin adını söylüyorsunuz, şimdi ben söylemeyim. ‘Gelsin o bu ifadeyi nasıl aldıysa, bunun bağını o kursun bakalım.’ ‘Vardır bir bildiği’ diyor. Yok onun bir bildiği. Onun aklı başında değil. Hep söylüyorum buradan, yok onun bir bildiği. Karman çorman yaptılar. Şimdi iddianame gelecek biz onları yargılamaya başlayacağız. Bu kadar ispatlanamayacak iftirayı, yalanı hani attırdın ya. ‘O ona yapmış, bu bunu. Duydum.’ Haydi bakalım şimdi. Yazacaksın, somuta dönecek. Öyle şey gibi değil. TRT’de iki gece konuştur, A Haber’de elinde çubukla anlattır, CNN’de bilmem ne yaptır. Haydi bakalım yaz bir kağıda, somut ispatla. Biz de o iddianame üzerinden bu AK Toroslar çetesini yargılayacağız. Şimdi birbirleriyle kavga ederken, dün birinin ağzından küfür kaçmış, sinkaf çıkmış. ‘Gelsin yapsın bakalım bunu burada’ diye birbirlerine girmişler. AK Toroslar çetesinin moralleri bozuktur. Saray rejimi tükenmiştir. 19 Mart darbecileri kaçacak delik aramaktadırlar. Bakın size dert olsun. Gelin hanım nerede? Bizdeki morale bak, sen kendi haline bak. Gelin var, damat var, çiçek var. Moralimiz yüksek. Aday var, ofis var, sandık var. Moralimiz yüksek. Karşımıza çıkamayanlar düşünsün. 62 gün önce Filiz Hanım buradaydı, 62 gün sonra Sinem Hanım burada. Eşleri içeride ama dimdik ayaktalar. Ant olsun ki biz kazanacağız, kötülük kaybedecek. Hepinize söz veriyorum. İyilik kazanacak, güzellik kazanacak, masumiyet kazanacak, haklılık kazanacak, biz kazanacağız. Kötüler, çeteler, cuntacılar kaybedecek. Bizim içerideki arkadaşlarımızın moralleri beklediğinizin çok üstünde. Yerin yedi kat üstünde. Sarayda oturanlar, Çağlayan Sarayı’nda da oturanlar, sözde Adalet Sarayı’nda, tabii içlerindeki namuslu hakimleri savcıları tenzih ederim. AK Toroslar çetesini kastediyorum. Kaçak sarayda oturanlar da moralman yerin yedi kat dibinde. Biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız.”
“İMZA ATANLAR EVİNDE, ATMAYANLAR BURADA”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un CHP’li belediyelere soruşturmalar hakkındaki son açıklamalarını değerlendiren Özel, şunları söyledi:
“Bir yerde bir etkin pişmanlıktan yararlanan varsa, ben ‘Onu değerlendirme’ demiyorum. Yılmaz Tunç niye diyor? Bilmiyorum. Önemli olan şimdi diyorsun ya, ‘Benim dediğim gibi ifade ver, evine, çocuğuna kavuş.’ İmza atanlar evinde, ev hapsinde. Atmayanlar burada. Eşinden ayrı geçirecek evlendiği ilk geceyi. İmza atmayanlar burada, atanlar evinde. Evladıyla, çoluğuyla, çocuğuyla tehdit edilip iftiraya zorlananlara Ekrem Başkan ‘Atın imzayı. Ben öderim bedelini’ demişti zaten. Ama o kadar çok yalanı bir araya getirdiler ki, biraz önce anlatmaya çalıştığım o. Yılmaz Bey’e de giden bilgi o. Yılmaz Bey’le nasıl olmuş, kalp kalbe mi karşıymış veya tevafuk mu olmuş? Aynı şeyi konuşuyoruz aynı gün. O da diyor ki şimdi iddianame yazılamama sorunsalıyla karşı karşıyayız. Açık söylüyorum, Sayın Bahçeli’nin söylediği, MHP’li hukukçuların söylediği, vicdanlı AKP’li milletvekillerinin, hukukçuların söylediği bir şey var. Ne dedi Devlet Bey? ‘Tavı kaçtı’ dedi. Toprak tava gelir ya, ekersin tohumu. Toprak tava gelirse bir şey yeşerir. ‘Tavı kaçtı artık bu işin’ diyor. ‘Bu kadar uzun tutukluluk ve iddianame yazılmaması tavı kaçan soruşturmalar. Gece gündüz çalışıyorsunuz, yazın da çıkarın’ diyor. Şimdi de bunlar gün 48 saat olsa iddianame yazamıyorlar. Eylüle kadar yetiştireceklerdi güya, dün kendi ifadeleri, ‘Seneye eylüle kadar yazsan yazılmaz bu iddianame. Ne yapacağız biz?’ diyor. Çünkü fevkalade koordinasyonsuz bir şekilde, bir şımarıklık, bir gözü dönmüşlükle, birisine ‘Tamam dediğiniz gibi ifade vereceğim’ deyince bir sürü iftira attırdılar. Yılmaz Bey de ‘Ne yapsınlar, bunları görmezden gelemezler’ diyor. Çünkü bir iddia bu.”
“GÖZÜ DÖNMÜŞ”
“Bu kadar iftiraname ile bu iddianame yazılamaz. Şimdi bu iftiranamelerin bir yere bağlanması lazım. Siz şimdi bana bir şey iddia ediyorsunuz. Diyorsunuz ki ‘Özgür Özel dün şu restoranda oturdu. Kahve içte, parasını ödemedi.’ Sen şimdi ‘Bir restoranda oturup parasını ödemediğini iddia eden birisi var’ diyorsun. CNN ‘Parayı ödememiş, parayı ödememiş’ diyor. A Haber ‘Parayı ödemeyen Özgür Özel’e yazıklar olsun’ diyor. Ama iddianame çıkınca, sen bana yazacaksın. Hangi gün, hangi tarih, hangi saat, hangi restoran? Ben de sana o tarihte, o saatte nerede olduğumu ispatlayacağım. Sen çökeceksin. İddianame bu yüzden yazılamıyor. Yılmaz Tunç’un dediği, ‘Ne yapsın, dünya kadar etkin pişmanlık hükümleri var. Bunlardan da yararlanmaması düşünülemez’ diye aslında hiç haz etmediği, Akın Gürlek’e ‘Hadi yaz bakalım’ diyor. ‘Hadi yaz iddianameyi’ diyor. Çünkü diyorlarmış ki ‘Bazılarını tutarsız görüp, dışarıda bırakmalıyız iddianame yazmak için.’ ‘Değerlendireceksin’ diyor. Aslında günahı kadar sevmediği, haz etmediği, yetki aşımı yapan, kendi meslektaşlarını ezen, olmayan, anayasada bulunmayan Türkiye Başsavcılığı yetkisini kullanan birisine, güç zehirlenmesi ile ‘Yaptım bunu, yaptım bunu’ diyen birine, ‘Ne beni taktın ne başka savcıları taktın. Hadi bakalım o kadar iftiranın önünde yaz iddianameyi’ diyor. Dün de o iddianamenin yazılamayacağını, kendi aralarında ‘Nasıl olacak bu?’ En son başlamışlar ‘Bu ifadeyi alan bilmem kim gelsin yazsın şimdi bunu’ diye. Çünkü gözü dönmüş, iş yapmışlar. Yılmaz Bey aynı duygudayız. Bu arkadaşların yaptığı iş değil. Ama sen de HSK’nın Başkanısın. Bence olmamalısın. HSK Başkanı Adalet Bakanı olmamalı. Ama kaçamayacağın bir şekilde Başkanısın. Ben de geçen hafta evlatla tehdidi, eşle tehdidi, sürekli tutuklu kalmayı, uzun cezalar alma tehditleriyle iftiraya zorlananların, AK Toroslar çetesi tarafından yapılan bu işlerin beyanlarına istinaden HSK’ya başvurdum. Şimdi sizin bunları soruşturup gerekli işlemi yapmanız lazım. Öyle laf çakmakla olmaz. ‘İddianame yazamıyorsun, ne oldu bak’ demekle olmaz. O iddianame yazılacak, masanın üzerine gelecek, esas yargılama başlayacak. Biz AK Toroslar çetesini yargılayacağız. Sonra iftira attıranları yargılayacağız. O gün o iftira attırdıklarının bir kısmı da bu iftirayı -ki kanun çok açık- kendi rızasıyla olacak. Çıkıp da hakim derse ne olacak? ‘Beni evladımla tehdit etti de ondan attım o imzayı.’ Bu sefer hakim bu iddia karşısında yeni bir soruşturma başlatacak. O zaman bakalım izin verecek misiniz, vermeyecek misiniz AK Toroslar’ın pamuk ipliği gibi çözülüp çözülmemesine? O yüzden onlar düşünsün bundan sonra. Adalet Bakanı benim asker arkadaşım, aynı birlikte görev yaptık, farklı rütbelerdeydik. Ama aynı komisyonda görev yaptık. O iktidar milletvekili, ben muhalefetteydim. Birlikte görev yaptık, ben kıdemli Grup Başkanvekiliydim, o yeni Grup Başkanvekili. Şimdi bakanlık nasip oldu. Kimin ne gün nerede olduğu değil, yastığa başını koyunca vicdanına hesap verebilip, veremediği. Ben Yılmaz Bey’e diyorum ki, ‘Tarihi bir cesaret göster, şu çetenin üstüne sen git. Ana Muhalefet Lideri olarak tam destek arkanda duracağım. Yeter ki şu nefret ettiğin AK Toroslar’ı dağıt geç. HSK’nın Başkanısın.”
“İLK KEZ BURADA AÇIKLIYORUM”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, TBMM’de kurulacak komisyon hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
“Geldi. Şimdi burada ilk kez açıklıyorum. Zaten cezaevindeydim. Sayın Meclis Başkanı Cenevre’de. Grup Başkanvekilimizi dün telefonla arayarak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin olmazsa olmazı nitelikli çoğunlukla karar almanın, Meclis’in kuracağı, kendi çağrısıyla kurulan bu komisyonda benimsendiğini, kararların nitelikli çoğunlukla alınacağını, bu kapsamda bizim beklediğimiz resmi açıklamanın kendisi tarafından yapıldığını, bunun da iletişimini yapabileceğimizi söylemiş. Sayın Murat Emir bana aktardı, ben de size aktarıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin nitelikli çoğunluk yani AK Parti, MHP veya işte 50 kişilik komisyonda 26’nın bulunmasıyla karar verilmesini sağlıklı bulmuyordu. Nitelikli çoğunlukla ki Meclis komisyon ilk toplantısında bunun usul ve esaslarını belirler. Karar alınacak olması bizim açımızdan önemlidir. Cumhuriyet Halk Partisi bu komisyona gerekli görevlendirmeyi yapacak, gerekli isimleri yarın süresi dahil içinde 10 arkadaşımızı görevlendireceğiz, bildireceğiz. Bu komisyonda görev yapacağız. Buradan bir kez daha ifade etmek isterim ki Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin kurucu partisidir. Cumhuriyet fikrinin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi hukukun üstünlüğü fikrinin partisidir, hesap verilebilirliğin partisidir ve şeffaf zeminin partisidir. O yüzden Cumhuriyet Halk Partisi’nin bulunduğu komisyondan kimse korkmasın. Bulunmadığı komisyondan korksun. Efendim ‘Cumhuriyet’in kolonlarını kesiyorlar.’ Kolonunun üstüne çivi çaktırmayız. Resim için kolonun üstüne çivi çaksın, karşısında bizi bulurlar. O yüzden herkes rahat olsun. Bu komisyon bir anayasa komisyonu değildir. Tutumumuz nettir. Anayasaya uymayanla anayasa yapmayız. AİHM kararı duruyor, Kavala arkada yatıyor. Anayasa Mahkemesi kararı duruyor, Can Atalay arkada yatıyor. Anayasa Mahkemesi kararları duruyor, Gezi’den arkadaşlarımız içeride yatıyorlar. Daha önce de defalarca beraat kararları duruyor, içeride yatıyorlar.”
“GÖREVLERİNE İADE EDİLMİYORLAR”
“Dünya kadar ‘Kovuşturmaya gerek yok’ dediği halde ya da yargılayıp beraat ettirdiği halde KHK’dan ihraç edilmiş insanlar görevlerine iade edilmiyorlar. Anayasaya uyuyacaksın, AİHM kararlarına, AYM kararlarına, mahkeme kararlarına uyuyacaksın. Sonra geleceksin benimle anayasa yapmayı konuşacaksın. O yüzden biz bu komisyona çatır çatır görev yapmaya, demokratikleşme üzerinden mücadele etmeye, hem bütün siyasi tutsaklar için mücadele etmeye, her türlü hukuksuzluk, her türlü anayasal hak ihlali için mücadele etmeye, yeni bir demokratik açılım sağlamaya ve çözülecekse bütün sorunların bunun üzerinden, Kürtlerin sorunlarının, Alevilerin sorunlarının, ezilenlerin, dezavantajlıların sorunlarının bunun üzerinden çözülmesi için mücadele etmek üzere giriyoruz. Bu mücadeleye olanak vermediler. Başka bir şey yapmaya kalktılar. Biz bu komisyona Katolik nikahı kıymıyoruz. Bu da son derece net. Ayrıca Erdoğan’ın konuşmalarında 11 kez üst üste Kürt, Türk, Arap… Kürtlerin temsilcisi DEM, Türklerin temsilcisi MHP, Arapların temsilcisi Erdoğan. Bunu DEM de reddetti zaten. Böyle bir Bermuda Şeytan Üçgeninin içine Türkiye’nin gelecek umutlarının düşmesine izin vermeyiz. Bu bir kara delik. Türkiye’de 6 milyon Arap yaşıyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Hatay’da, Şanlıurfa’da. Onlara kimsenin söz söylemesine izin vermeyiz. Ama bu Türkiye’de çok farklı etnisitelerden, Laz’ı da burada yaşıyor Çerkes’i de burada yaşıyor, Pomak’ı da yaşıyor, Arnavut’u yaşıyor, Bulgar kökenli Türkler yaşıyor. Dünya kadar Balkan göçmeni var. Ben de onlardan biriyim. Bu topraklar, şimdi üstüne bastığımız yer bizim göç geldiğimiz, dünya kadar vatandaşımızın yaşadığı topraklar. Öyle Türk, Kürt, Arap. Bir karadelik, bir üçgen, Bermuda Şeytan Üçgeni, böyle bir şey yok. Bütün Türkiye’yi demokrasiyle kapsayacak, bütün Türkiye’nin umutlarını yeşertecek, bütün Türkiye için, hepimiz için eşit vatandaşlığı sağlayacak, imtiyazlı gruplar, sınıflar yaratma değil, bütün Türkiye’yi demokratik eşit vatandaş, demokratik Cumhuriyet temelinde buluşturacak bir iş. 100 yıl sonra, evet Türklerle Kürtlerin yine kol kola girdiği, birlikte mücadele ettiği, Cumhuriyet’i beraber kurup bu sefer de demokratik Cumhuriyet’i beraber kotaracakları bir süreç. Ama bu süreç kimseyi dışlamayacak. Hele hele Erdoğan gibi işte sınır ötesi hesaplarla, ‘Arapların da temsilcisi benim, Barack sırtımızı sıvazladı. BOP başkanıydım ve şimdi eski başkanıyım. Belki yine başkan olurum.’ Öyle hesap, kitap yok. Bu ülke adına Orta Doğu’da da hesap kitap yapılacaksa, Avrupa’yla da yapılacaksa, Türki Cumhuriyetlerle de yapılacaksa hep beraber ülke menfaatleri üzerinden yapacağız. Bir partinin menfaatleri üzerinden, tükenmiş bir siyasetçinin yeniden kendini güçlendirme hesapları üzerinden yokuz.”
“MİLLETİN İDDİANAMESİNİ BEN YAZIYORUM, BİLGİN OLSUN”
“Bizim olmadığımız yerde herkes şunu düşünsün. Erdoğan bizi bu komisyon da istiyor sanan varsa saftır arkadaşlar, saftır. Daha dün bizi komisyona davet ederken kullandığı dile bak. ‘Geçmişteki günahlarının kefareti…’ Bir kefaret olacaksa bu terörün yarısından fazlasında sen vardın. Geldiğin yıl yedi şehit vardı, yıl oldu 700 şehit verdik. Sen yönetiyordun. Ne kefareti ya? Cumhuriyet Halk Partisi’ne bu konuda soru sormaktan men ederim seni. Sen bir de bana kefaret hesabı çıkarıyorsun. Bir kefaret ödenecekse sen 15 Temmuz darbesini bu memleketin başına bela edene kadar nasıl Fetullahçılara sırf alnı secdeye değiyor diye veya sana yalakalık ediyorlar diye ne istedilerse verdin. Liyakat yerine sadakate baktın. Cumhuriyet tarihinin değil, dünya siyaset tarihinin en büyük hırsızlığını örtbas ettin. Dönemin Başbakanı’na sorsana. ‘Hırsız olan kardeşim olsa kolunu koparırım’ diyordu. ‘Bir tane il ve ilçe başkanı bulamayız’ dedin ya. Yarın öbür gün çıkacak seçim kampanyana ne paralar, ne dekontlar hangi şirketlerden yatmış ya. Hepsi dökülmeyecek mi ortaya? O zaman milletin iddianamesini ben yazıyorum, bilgin olsun. O yüzden Erdoğan’ın bizi komisyonda istemediği belli. O kuracak kendince. Bakın diğer aktörleri, asla MHP ve DEM’i bunun içinde tutmam. Çünkü kendi beyanları net ve samimi. Ne diyor ama? Karadelik tarif ediyor, bermuda şeytan üçgeni; Türk, Kürt, Arap. Arap deyip de diğerlerini saymıyorsan sende başka bir isim var. Başka bir hesap var. DEM’in Kürtlerin temsilcisi, Devlet Bey’in Türklerin temsilcisi, kendisinin Arapların temsilcisi olacağı bir yapı kuracak. Bu memleketin başına ne çorap örecek. Bunlara karşı CHP orada. Kimseyi orada üç başına bir yerde yalnız bırakma niyetinde değiliz. Kimseyi Erdoğan ile bir başına yalnız bırakma niyetinde değiliz. Bizim olduğumuz yerde yanlış olmaz. Olursa millet duyar, zaten CHP de durması gereken yerde durur. Özgüvenli siyaset kardeşim. Öyle ‘Erdoğan şunu kandıracak, bunu kandıracak.’ Erdoğan ne kandıracak? Topu, tüfeği, polisi, savcısı elinde bulundurduğu her yetkiyle 19’undan beri tepemizde. Bir santim eğdirebilmiş mi de… Meclis’te 20 tane komisyonda birlikte çalışıyor arkadaşlar, nerede kanmışız onlara? Özgüvenli siyaset. Erdoğan korksun. Cumhuriyet Halk Partisi’nin aklı başında, omuz omuza, kol kola, bütün muhalefetle dayanışan, iktidara oy verenleri düşman görmeyen, bu ülkenin gelecek iktidarını kuran anlayışına herkes güvenecek. Bizim korkaklarla, güvensizlerle, özgüvensizlerle işimiz yok. Hep birlikte başaracağız. Erdoğan’a karşı hep birlikte kazanacağız. Söz veriyoruz.”