Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ÖZGÜR ÖZEL “BU ÜLKE; MAZLUMUN YANINDA, ZALİMİN KARŞISINDA CESARETLE DURANLARLA KURTULACAK”

“BİR ÇÖZÜM GELECEKSE BİR SİYASİ PARTİNİN LÜTFUYLA DEĞİL; BU MİLLETİN BARIŞA OLAN, KARDEŞLİĞE OLAN İNANCIYLA GELECEKTİR”

“BİR ÇÖZÜM GELECEKSE BİR SİYASİ PARTİNİN LÜTFUYLA DEĞİL; BU MİLLETİN

“TOPLUMSAL BARIŞI VE KARDEŞLİĞİ PERÇİNLEMEK İÇİN CEMEVLERİNE İBADETHANE STATÜSÜ VERİLMELİDİR”

“CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN GENEL BAŞKANI OLARAK DERGÂHIN ÖNÜNDEKİ KARADUTUN GÖLGESİNDE DURMAYA SÖZ VERİYORUM”

 

“İYİ Kİ ZÜLFÜ LİVANELİ VAR. İYİ Kİ DOSTLUĞUN, BARIŞIN VE KARDEŞLİĞİN BÖYLE BİR TEMSİLCİSİ VAR”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Nevşehir’de 62’nci Ulusal ve 36’ncı Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Töreni’ne katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, törende yaptığı konuşmada, “DEM Parti’nin Sayın Eş Genel Başkanı, değerli önceki dönem Genel Başkanım, Alevi Bektaşi inanç örgütlerinin çok kıymetli başkanları, yöneticileri, temsilcileri, tüm siyasi partilerin değerli temsilcileri, değerli canlar. Hepinizi sevgiyle, saygıyla, aşk ile selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:

“İYİLİK VİCDANIN TERAZİSİNDEDİR”

“Bugün Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin manevi huzurundayız. Bugün Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişi’ni, Veliyettin Efendi’yi ziyaret ettim. Kendisine duyduğumuz sevgiyi, saygıyı, hürmeti bir kez daha huzurlarınızda tekrar ederek sözlerime başlamak isterim. 754 sene önce hakka yürüyen ama hala bugünümüze ışık tutan Hünkâr’ın huzurundayız, mekânındayız. Bir yıl sonra yeniden Alevi Bektaşi yolunun muhipleri, siz dostlarla birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Cümle canları saygıyla selamlıyorum. Bugün elbette bir anma töreni gerçekleştiriyoruz. Ancak bugün aslında Hacı Bektaş Veli’nin yaptıkları, söylediklerini hatırlayarak, barışın, adaleti, kardeşliğin bu topraklarda yeniden nefes almasına duyduğumuz özlemi, inancı ve kendi adımıza kararlılığı vurguluyoruz. Bugün kimse hatayı kendinde görmez, suçu hep karşısında bulurken, asırlar önce ‘Her ne ararsan kendinde ara’ diyor Hünkâr. Bugün farklı düşünceler ötekileştirilirken, toplum bunun üzerinden kutuplaştırılırken ‘Hiçbir milleti ve insanı ayıplama’ diyor Hünkâr. Bugün toplum parçalara ayrılırken, kutuplaştırılırken, bölünürken ‘72 millete bir nazar ile bak’ diyor Hünkâr. Daha dünyada kadının adı yokken, ‘Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok’ diyor Hünkâr. Bugün iyilik ve kötülük menfaat terazisinde tartılırken, ‘Dini, dili, rengi ne olursa olsun, iyiler iyidir’ diyor Hünkâr. Biz biliriz ki iyilik; makamın, siyasetin değil vicdanın terazisindedir. Eğer bu ülke kurtulacaksa, bu ülke kötülüklerden arınacaksa, kalp gözüyle bakanlarla, nefis karanlığını marifet ışığıyla aydınlatanlarla, kendine ağır geleni ‘Başkasına yapma’ diyenlere kulak verenlerle kurtulacak. Bu ülke; ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ sözünü bir retorik, bolca tekrarlanan bir laf, neredeyse bir siyasi slogana indirgeyenlerle değil; buna yürekten inanlarla kurtulacak. ‘Kibrin kaynağı şeytan, tevazunun kaynağı Rahman’ diyenlerle, mazlumun yanında, zalimin karşısında cesaretle duranlarla kurtulacak.”

“HÜNKÂR’IN İZİNDEN GİDEN MAZLUMLAR, ASLA ZALİM OLMADI”

“Bu topraklar çok kara kışlar, çok acı dönemler gördü. Kerbela’da akan kan Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta aktı. Canlarımız Madımak’ta yandı. Yüreğimiz hala yanmaya, Madımak’taki acı hala tütmeye devam ediyor. Sokak ortasında sendikacıları, öğrencileri, gazetecileri katlettiler. Ama Hünkâr’ın yolundan gidenler eline bir gün silah almadan, şiddete başvurmadan mücadele ettiler. Hünkâr’ın izinden giden mazlumlar, asla zalim olmadı. Ama bugünlerde geçmişin mazlumlarının, bugünün zalimleri olduğunu, geçmişte kendine yapılanların bin fazlasını siyasi rakiplerine yapanları, kendine yapılmayanları dahi rakiplerine, onlardan kurtulmak, onları ekarte etmek için reva görenlerin yönettiği bir ülkede, yeniden kardeşliği, birliği, beraberliği tesis etmek için inançla, sabırla, azimle, cesaretle ve kararlılıkla mücadele ediyoruz.”

“BU BEKLEYİŞ; ALEVİ BEKTAŞİ TOPLUMUNUN ADALET, EŞİTLİK, BARIŞ İÇİN SABIRLA BEKLEYİŞİDİR”

“Sevgili canlar; Balım Sultan Türbesi’nin yanı başında kökleri asırlara uzanan bir dergâh var. Bu dergâhın önünde bir karadut ağacı var. Rivayet odur ki Hünkar Hacı Bektaş Veli Horasan’dan yola çıkarken mürşidi ona bir asa verir. Der ki ‘Bu asayı fırlat, nereye düşüp kök salarsa dergâhını oraya kur.’ Günlerce süren yolculuktan sonra Hünkâr, Suluca Karacaören’e yani Hacı Bektaş’a varır. Horasan’dan savrulan asanın toprağa saplandığını, filiz verdiğini, zamanla karadut ağacına dönüştüğünü görür. O gün Hünkâr der ki ‘Kök saldığımız bu topraklarda gönüller de kök salsın. Kardeşlik de kök salsın.’ Yüzyıllar boyunca bu ağacın olgun dutları vardır. Olgun dutlar verir bu ağaç. Dervişlere, taliplere, yolculara, muhiplere, canlara nasip olur. Bugün de o ağacın meyvesini halen daha kimse dalından koparmaz. Canlar dutun olgunlaşıp kendi rızasıyla düşmesini beklerler. Çünkü bilirler ki; hak edilmiş lokma ancak sabırla gelir. Bu bekleyiş aynı zamanda Alevi Bektaşi toplumunun yüzyıllardır adalet, eşitlik, barış için sabırla bekleyişidir. Bu toprakların insanları kardeşçe bir yaşamın meyvesini görebilmek, tıpkı o dutun altında bekleyenler gibi sabırla bekledikleri günlerin meyvelerinden nasiplenebilmek için hala buradalar. Artık o bekleyişin meyveleri alınmalıdır.”

“O KOMİSYONA EN YAPICI KATKILARI SUNMAK İÇİN İÇİNDEYİZ”

“Bugün Alevilerin çözüm bekleyen, birikmiş, ertelenmiş, bazen söz verip unutulmuş, bazen siyasete alet edilmiş sorunları halen gündemdedir. Bugün biraz önce pek çok konuşmada, çok isabetle de ifade edildiği gibi Türkiye’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan bir komisyonla yürütülecek bir sürecin içindeyiz. Elbette son birkaç yılda bizim yaşadıklarımıza, son bu iktidar döneminin ikinci yarısında siyasette DEM Parti’nin ve ondan önceki isimleriyle siyasi partilerin yaşadıklarına bakıldığında insanlar ‘Bugünkü iktidarla aynı komisyonda ne işiniz var?’ yaklaşımında bulunuyorlar. Ama şunu açıklıkla ikrar etmek lazım. Meclis bir siyasi partinin değil, milletindir. Bir çözüm gelecekse bir siyasi partinin lütfuyla değil; bu milletin barışa olan, kardeşliğe olan inancıyla gelecektir. Onun için milletin Meclis’ini kurmuş bir siyasi partinin ve millet iradesine inanan, demokrasi fikrine sahip olanların bir mensubu olarak o komisyonda yer aldık. O komisyona en yapıcı katkıları sağlamak üzere komisyonun içindeyiz. Geçtiğimiz hafta yapılan değerlendirmelerde o komisyona 29 ana başlıkta, 29 maddelik bir demokratikleşme paketi sunduk. O demokratikleşme paketi ki hem Kürt sorununun çözümüne katkı sağlaması, hem Alevi canların birikmiş sorunlarını çözmesi açısından önemli maddelerin, önemli içerikleri bünyesinde bulunduruyor. Hiç şüphe yok. ‘Sorunu tümüyle, tamamen çözecek her şeyi biz önerdik’ demiyoruz. Bu bizim önerimiz. Ama bunun dışında da komisyonun; derneklerin, vakıfların, sivil toplum örgütlerinin, toplumun tüm kesimlerinin sesine kulak vermesi, onların katkılarını alması ve partilerin kendi çıkarlarıyla değil ülkenin ortak çıkarlarıyla, barışı, eşitliği, kardeşliği esas alan bir süreci yürütmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.”

“MADIMAK’IN UTANCIYLA DEVLET HALA YÜZLEŞMEMİŞTİR”

 

“Hiç şüphesiz, cemevleri ibadethaneleridir. Yıllara sari bu sorun bir an önce ve öncelikle çözülmelidir. Toplumsal barışı ve kardeşliği perçinlemek için cemevlerine ibadethane statüsü verilmeli ve bu konuda Meclis’e verilmiş sayısız kanun teklifi diğer siyasi partilerden de gelen olumlu söylemler ve önümüzdeki döneme yönelik olumlu beklentiler de göz önüne alındığında Meclis açıldığında yapılacak ilk işlerimiz arasında yer almalıdır. İşte bugün bu tavrı göstermek için hep birlikte burada sizlerin huzuruna benzer cümleleri kurduk ve kurmaya da devam edeceğiz. Herkesten yapıcı bir tavır, destekleyici bir tavır bekliyoruz. Cemevlerinin ibadethane yapılmasıyla ilgili yaklaşımın yanı sıra, ÇEDES programı adı altında, eşit eğitimin, tarafsız eğitimin örselendiği, Kültür Bakanlığı’na bağlı Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı adıyla Alevilerin kabul etmediği ve maalesef Kültür Bakanlığı’na bağlanarak, meselenin zihinde nasıl konumlandırıldığının itiraf edildiği bir yapıyla karşı karşıyayız. Buna karşı sizlerin ortaya koyduğu reddiyeyi son derece kıymetli buluyor ve bizler de sahipleniyoruz. Madımak’ın utancıyla devlet hala yüzleşmemiştir. Bu anlayışı değiştirmek için Madımak utanç müzesi olana kadar aynı kararlılığı sürdürüyoruz.”

“SUÇSUZ YERE BİR ZİNDANDA TUTULUYOR”

“Sevgili canlar; geçen yıl burada Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu ile beraberdik. Ama 19 Mart’ta onu aramızdan aldılar. Bugün tam 150 gün oldu, suçsuz yere bir zindanda tutuluyor. Ben geçen sene birlikte açtığımız, KİPTAŞ’ımızın yaptığı mihmandar evinde kendisiyle ortak dairemizi bugün ziyaret ettim. Geçen sene dairenin bir anahtarını bana verirken, ‘Burası benim aileme de sizin ailenize de boş kaldığında pek çok aileye de yeter’ demişti. O küçücük daireden daha küçük bir hücreden burayı izlediğini, buradaki canlara duyduğu özlemi bir kez de ben ifade etmek isterim. Sadece Ekrem İmamoğlu ya da partimizin belediye başkanları, belediye meclis üyeleri değil; tüm siyasi tutsakların bir an önce özgürlüklerine kavuşacağı, kimsenin düşüncesini ifade ettiği için, siyasetini dillendirdiği için, kimse özgürce konuştuğu, söylediği için zindanlarda yer almadığı bir Türkiye’yi hep birlikte hayata geçirmenin umudunu ve kararlılığını bir kez daha ifade etmek isterim.”

“HIZIR PAŞALAR GİDER, PİR SULTANLAR KALIR”

“Büyük bir mücadelede bir yolda yürüyoruz. Bu yolda bazen ‘Dar gününde dost düşman belli oldu’ dediğimiz zamanlar oluyor. Yaşadıklarımızı bugün de Pir Sultan’dan bir örnekle aktarmak isterim: Alevi Bektaşi yolunda 100 yıllardır dilden dile taşınan bir hakikat vardır. Haksızlık karşısında boyun eğmeyen bir duruş vardır. Bu duruşun en büyük simalarından bir tanesi Pir Sultan Abdal’dır. Onun hikâyesinde yolun imtihanını öğreten ibretlik bir an vardır. Kendi köyünden, kendi toprağından yetişen Hızır Paşa zamanla sarayın düzenine karışır. Halkın dertlerini unutur. İkbalinin peşine düşer ve bir gün döner. Elinde celladın fermanıyla Pir Sultan’ın karşısına dikilir. Pir Sultan bu dönüşü daha önceden kendi kerametiyle bilmiş ve ona demiştir ki ‘Sen gider, o haram lokmayı yersin. Yedikten sonra da gelir bizi asarsın.’ Tarihte Hızır Paşaların adı hep lanetle anılmış. Zamanla silinip gitmiştir. Ama Pir Sultanların adı bir direnişin bayrağı gibi nesilden nesle taşınmış, elden ele verilmiştir. Bugün yine bugünün Hızır Paşaları var. Ama yine Pir Sultanlar var. Zalim de var, zalime boyun eğmeyenler de var. Yine ikbal uğrunda değerlerini satanlar var. Saraya yanaşanlar var. Onlardan tarafa geçenler var. Ama biliniz ki Hızır Paşalar geçer, Hızır Paşalar gider. Pir Sultanlar kalır, Pir Sultanlar kalacak. Yürü bre Hızır Paşa, senin de çarkın kırılır. Güvendiğin padişahın, o da bir gün devrilir. Yürüdüğümüz yolu Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin, Pir Sultan’ın, Abdal Musa’nın, Mevlana’nın, Yunus Emre’nin ve nice eren ve evliyaların öğretileriyle aydınlatmaya devam edeceğiz. Biz doğru olacağız, dost kapısını, dostluk kapısını açık tutacağız. Ama yolumuzdan asla dönmeyeceğiz. Zalimlere, kibrin esiri olanlara, adaleti değil menfaati baş tacı edenlere karşı duracağız. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak dergâhın önündeki karadutun gölgesinde durmaya söz veriyorum. Yeri geliyor inciniyoruz. Haksızlığa uğruyoruz. Ama incinsek de incitmemeye, dünün mağduru olanlar bugünün zalimi olsunlar varsın ama hiçbir gün zalim olmamaya söz veriyoruz. Hacı Bektaş Veli’nin hikmetiyle, Pir Sultan’ın direnciyle, Hz. Hüseyin’in Hüseyni kıyamıyla, o dik duruşuyla durmaya devam etmeye, insanlığa inanmaya, kardeşliğe inanmaya, kardeşlere güvenmeye ve barışı kurmaya ant olsun, ant olsun, ant olsun. Hepinizi aşk ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”

“ÖZGÜRLÜK İÇİN, ADALET İÇİN YAPTIĞIMIZ EYLEMLERDE HEP ZÜLFÜ LİVANELİ VAR”

CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL HACIBEKTAŞ’TA – 2

 

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, anma kapsamında düzenlenen ödül töreninde “Dostluk ve Barış Ödülü”nü Sanatçı Zülfü Livaneli’ye takdim etti. Özel, “Efendim biraz önce Nuri Aslan’ın duygularını paylaşmamak elde değil. 13-14 yaşlarında, Dikili Dostluk ve Barış Festivali’nde Zülfü Livaneli’yi dinleyebilmek için yatılı okul arkadaşlarımla birlikte kurduğumuz çadırdan tören alanına gittiğimiz o gündeki heyecanı şimdi bir kez daha kalbimde hissediyorum. Ayrıca 19 Mart’tan bugüne kadar Saraçhane’de önce 7 gün 7 gece, sonra bir Anadolu’da bir İstanbul’daki özgürlük için, adalet için yaptığımız eylemlerde hep Zülfü Livaneli var. Yiğidim Aslanım var. Ya kendi ağzından ya rahmetli Volkan Konak’ın ağzından ama o Yiğidim Aslanım hem Silivri’deki hem Türkiye’nin dört bir yanındaki haram yemeden, tek bir cana kıymadan hepimiz adına yatan dostlarımıza, yoldaşlarımıza umut oluyor. Güç veriyor. Direnç veriyor. Hem de bizim direnme azmimizi artırıyor. Harika bir sunumla buraya davet edildi. Benim için Merhaba, siyasi hayatımın en kritik şarkısı. Ey Özgürlük bizim ailenin şarkısı. Yiğidim Aslanım Ekrem Başkan’ın ve bütün dostlarımızın şarkısı. Bir gün Ada’yı okuyarak ben tanıdım Zülfü Livaneli’nin yazar yönünü. Abdülhamid’i ondan okudum. Halen daha ne kadar farklı bir bakış açısının, ne kadar duru bir bakış açısının önemli olduğunu, farklı bakabilmenin ne demek olduğunu gördük. İyi ki Zülfü Livaneli var. İyi ki dostluğun, barışın ve kardeşliğin böyle bir temsilcisi var. Ona ödül vermiş olmak haddimize değil. Ona ödül vermek benim için ödüllerin en büyüğü. Çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

 

Bülent ERYILMAZ & HACI BEKTAŞ-İ VELİ DERGAHI / NEVŞEHİR