Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hüseyin Baş: Bu İşin Finali Anayasa Değişikliğine Kadar Gider

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, tutuklu gazeteci

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, tutuklu gazeteci Fatih Altaylı’nın Youtube kanalına konuk oldu.

Açılım sürecinde finalin anayasa değişikliği olacağını belirten Hüseyin Baş, değiştirilmek istenen 66. maddenin vatandaşı değil devleti ilgilendirdiğini söyledi.

İşte Hüseyin Baş’ın gündeme dair yaptığı konuşmalardan öne çıkan bölümler:

“Fatih Bey hangi delili karartabilir?”

“Fatih Bey hangi delili karartabilir? Bir konuşma yapmış ve konuşma milyonlarca kez izlenmiş. Herkes için her yerde açık kaynakla birlikte duruyor. Veya kaçma şüphesi. Kim kaçacak? Fatih Altaylı kaçacak. Kaçsa bugüne kadar burada durmazdı zaten. Sonra benim Fatih Bey’den gördüğüm özgüven şuydu. Yani ben kaçacak olsam sizden kaçmam zaten. “Beni kaçırabilecek insanlar sizler değilsiniz” gibi bir özgüven vardı. Bu, içeride tutuklu olan hemen hemen herkes için geçerli. Dolayısıyla delil karartma şüphesi, kaçma şüphesi gibi kavramların çarptırıldığı bir süreç. Ben böyle gözlemliyorum.”

“Uçuyoruz, kaçıyoruz ama insanlar kirasını ödeyemiyor”

“Bakın dünyada yeni gelişmeleri, trend olayları Amerika ortaya koyuyor. Bunun uygulanabilirliğini, standartlarını Avrupa belirliyor ve bunun taklidini de Çin yapıyor. Buna ne deniyor? ABD inovasyon, Avrupa regülasyon, Çin imitasyon yapar, Türkiye halüsinasyon. Türkiye’de böyle bir durum var. Biz de uçuyoruz, kaçıyoruz, atlıyoruz, zıplıyoruz ama ortada somut gerçeklik olarak baktığınızda insanlar kirasını ödeyemiyor. İnsanlar evlerini geçindiremiyor. İnsanlar mutfak masraflarını karşılayamıyor. Ve gençlerin sürekli baskılandığı bir ortamdayız.”

“Biz kavga etmek peşinde değiliz ki zaten”

“Sanki biz kardeş değiliz, kavga edeceğiz, düşmanız diyoruz da işte bugün bile Türk, Kürt, Arap kardeşliği. Yani biz bütün insanlarla kardeşiz. Yani biz Atatürk ciddi bir perspektif koydu.

Ne dedi? Yurtta sulh, cihanda sulh. Bütün dünyada barışı tesis etmek isteyen, bütün dünya insanlığının kardeş olmasını önceleyen ve hedefleyen bir Ata’nın mirası. Yani biz kavga etmek peşinde değiliz ki zaten. Tartışma başka bir şey, konu başka bir şey ama ortaya sunulan hikaye bambaşka bir şey gibi bir durumda ilerliyoruz.”

Madde 66 neden değiştirilmek isteniyor?

“Bu işin finali anayasa değişikliğine kadar gider. Anayasa değişikliğinde de en temel maddelerden biri ne olacaktır? Madde 66. Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes

Türk’tür. Şimdi bu madde ciddi bir kavga meselesi olarak servis edilip duruluyor. Şimdi devletin adı ne? Türkiye Cumhuriyeti. Ne demek bu? Türklerin ülkesi. Devlete diyor ki, “Bak sen Türklerin ülkesisin ama sana vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese, kendi ırktaşına yaptığın muameleyi yapmak zorundasın. Türk’e ne muamele yapıyorsan Laz’a o muameleyi yapacaksın. Türk’e ne muamele yapıyorsan Çerkez’e o muameleyi yapacaksın. Türk’e ne muamele yapıyorsan Kürt’e o muameleyi yapacaksın. Maddenin muhatabı devlet. Burada şu denmiyor; “Bir Laz, Laz olduğunu inkar etmek zorundadır.” Laz, Laz olduğunu muhafaza edebilir. Kürt, Kürt olduğunu muhafaza edebilir. Ama ben devletsem sorumluluklarım hepsine karşı aynıdır. Dolayısıyla o yüzden bu ülkede Kürt cumhurbaşkanı çıkmıştır. Kürt başbakan çıkmıştır, Kürt bakan olmuştur, Laz Başbakan olmuştur, Laz bakan olmuştur. Yani etnik kimlik olarak söylemiyorum. Bölgesel olarak söylüyorum. Bunların önünde hiçbir engel yoktur. Dolayısıyla madde devletin muhatap olduğu bir madde, vatandaşın muhatap olduğu bir madde değil. O yüzden anayasa değişikliği gündeme getirilip eğer bunlar tartışmaya açılırsa ki -bunların ön sinyallerini alıyoruz- bu samimi bir tartışma olmaz benim gözümde.”