Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Özgür Özel: “Hırsızlar Korksun, Yolsuzlar Korksun. Hiçbir Suçu Olmayan Anadolu İnsanı Korkmasın”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Kartal’da gerçekleştirilen

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Kartal’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı.

Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Hepinizi çok seviyorum. Çok sevdiklerinizin yanından geliyorum. Silivri’den Ekrem Başkan’ın selamlarını getiriyorum. Baki kardeşimin selamlarını getiriyorum. Üsküplü Yahya Kemal Beyatlı’nın sırtlarından bakıp da ‘Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul’ dediği Kartal’ın yamaçlarına selam olsun. Aydos’un rüzgârı gibi serin, Yakacık’ın manzarası gibi derin Kartal’ın cesur yüreklerine selam olsun” dedi.

Özel, şunları söyledi:

“BİZ ÇAĞIRDIK ONLAR YASAKLADI”

“19 Mart’ta bir darbeye giriştiler. Buna karşı o gün biz Saraçhane’ye, darbenin hedefinde olan mekana, İstanbul’un iradesine sahip çıkmak için çağrı yaptık. Biz sizi çağırdık, onlar ise yasakladılar. Vapurları bağladılar, köprüleri kaldırdılar, trenleri, metroları durdurdular. Otobüsleri 7 kilometreden fazla yaklaştırmadılar. Dediler ki ‘İstanbul’da iki kişi bir araya gelmeyecek, 10 gün boyunca yasak’ dediler. İlk gece Saraçhane’ye 100 binler, sonra 250 bin, sonra 550 bin…. Bana bağırıyorlar ‘Ceketi çıkar, kolları sıva’ diye. Sıcak olunca ceketi çıkarıyoruz da kolları sıvamak benim işim değil. Kolları sıvayanı dışarı çıkarmak benim işim. Öncelikle her mitingimize gelen, koşturan, çalışan, pandemide hayatlarını feda edip canımızı koruyan bütün sağlık emekçilerine bir yürekten alkış alayım. Bir de onlara bizim polis arkadaşlar hep yardımcı oluyorlar. Geçende de söyledim bir daha söyleyeceğim. Hep söyleyeceğim. Maç olur polis çalışır. Konser olur polis çalışır. Afet olur çalışır. Pandemide çalışır. Bayramda çalışır. Eylemde çalışır. Mitingde çalışır. Kaskını yastık yapar yatar. Kuru kumanya ile uğraşır durur. 12 saat çalış, 12 saat dinlen. Canı çıkar bir kuruş tazminat almaz, bir kuruş mesai almaz. Ama kimse de dönüp ‘Bir derdin var mı?’ diye bakmaz. Her şeyde de toplumun karşısına, işçinin karşısına polisi koyarlar. Ben buradan İçişleri Bakanı’na geçmişte verdikleri sözleri bir kez daha hatırlatıyorum. Polisimize, bekçimize, jandarmaya, sahil güvenliğe tez elden düzenleme bekliyoruz. Buradan Saraçhane’de gençlerle karşı karşıya getirmeye çalıştıkları polislerin gözünün içine bakınca biz çok şey gördük. Buradan tüm Polis Teşkilatı’na yürekten bir alkış yapalım.”

“EMEKÇİLERE SAHİP ÇIKIN, SONUNA KADAR YANLARINDAYIZ”

“Burada pankartları var. ‘Savunma işçisi geçinemiyor’ diyorlar. Sorun şu 600 bin kamu emekçisi var. Bunların sözleşmeleri 350 bininin yedi aydır, 250 bininin de dört aydır sözleşme sorunu var. Sefalet ücreti dayatıyorlar. Bakın ‘Bıçak kemikte’ yazmış. Harp İş Sendikası. Ne yapıyorlar biliyor musun? Bu Tayyip Erdoğan gerine geri neyle övünüyorsa, Savunma Sanayi, MİGEM, top, tüfek hepsini yapıyorlar. Alın teri, göz nuru dirsek çürüterek, avuçları patlayarak çalışıyor. 39 bin lira veriyorlar bu işçilere. Şimdi bütün kamu çalışanları bu sözleşme için, bu çerçeve sözleşme için meydanlarda, biz de arkalardayız. Grev kararı aldılar 26 Ağustos’ta. Sözümün gittiği her yere, sözüme değer veren herkese sesleniyorum: 26 Ağustos’ta kamu emekçilerine sahip çıkın. Meydanlarda onları yalnız bırakmayın. Sonuna kadar yanlarındayız. Arkalarındayız. Mutlaka başaracaklar ve mutlaka haklarını alacaklar. Buradan emeklilerin 16 bin liraya mahkum edilmesine asgari ücretin açlık sınırının altında kalmasına, kamu işçisinin yaşadıklarına hep birlikte sahip çıkıyoruz. Hem bütün zamlar için ve asgari ücrete ara zam için hepinize emanet ediyorum. Ara zam hakkımız, söke söke alırız. İşte miting yapsan bu olmaz. Mitinge gelsen Sivaslılar Sivas’ta, Malatyalılar Malatya’da, İstanbul boşalmış, tatile giden var. Öğrenciler memlekette. Hava 40 derece sıcak. Kartal’da İstanbul’un en büyük semt meydanı, ilçe meydanı tıklım tıklım dolu. Nasıl oluyor bu? Miting yapsan onda biri gelmez. Ama miting yapmıyoruz ki, eylem yapıyoruz. Darbeye direniyoruz. 19 Mart darbecilerini geri püskürtüyoruz. 23 yıldır ‘Ben kazandım, ben kazandım’ diyeni, dört seferdir yenen Ekrem’in arkasında duruyoruz. Bir taraf ‘Hükümet istifa’ diye bağırıyordu. Öbür taraf düzeltti. Hükümet mi var memlekette? Bir kişi var. Bütün açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten, sefaletten, adaletsizliklerden, zulümden sorumlu bir kişi var. ‘Benim, ben’ diyor ya. Sensin, sen. Sorumlusu sensin Erdoğan. Bir taraf hükümet istifa diye bağırıyordu. Öbür taraf düzeltti. Hükümet mi var memlekette? Bir kişi var. Bütün açlıktan yoksulluktan işsizlikten, sefaletten, adaletsizliklerden, zulümden sorumlu bir kişi var. ‘Benim, ben’ diyor ya. Sensin sen. Sorumlusu sensin Erdoğan.”

“150 MİLYAR DOLARI SIRTIMIZA YÜKLEDİLER”

“Bu 19 Mart darbesi, kıymetli Kartallılar o kadar zarar verdi ki. Milletin derdiyle dertlenmeyen, kendi menfaatini milletin menfaatinin önüne koymuş birileri kendinden sonra gelecek Cumhurbaşkanına, milletimizin takdiriyle görevi ondan alacak olana, yüzleri güldürecek olana, işsizliği bitirecek olana, maaşa zammı yapacak olana, vergide adaleti getirecek olana, hırsızdan, yolsuzdan hesap soracak olana darbeye kalktılar. İşte o darbe, Türkiye’ye çok ağır bir bedel ödetti. O günden bugüne zaten kötü olan ekonomi iyice dibe battı. Maliyeti 150 milyar dolar, 6 trilyon lira maliyetle hepsini birden yükünü sırtımıza, sırtınıza, özellikle düşük gelirlinin sırtına vurdular. Maalesef Türkiye yoksulluktan Avrupa’da birinci. Gıda enflasyonunda dünyada birinci. Dışarıdan et ithalatında dünyada birinci. Ama adalet sıralamasında dünyada 117’nci. İşte adalet olmayınca, adalete güven olmayınca, adalet asla ve asla doğru bir terazi gibi tartmayınca, memleketin hiçbir tarafı düzelmiyor. Kimsenin iki yakası bir araya gelmiyor. Ne gençler mutlu, ne belli bir yaşta olanlar. Ne emekliler, ne asgari ücretliler. Bakın, asgari ücreti 30 bin lira yapalım diyoruz ya. Esnafa da yük gelmesin onlara da sosyal güvenlik destekleme primi verelim diyoruz. ‘Çok para’ diyorlar, o paranın 120 katını darbede harcadılar. Emekliye verdikleri zammın 150 katını darbede harcadılar. Bir kez daha başımız sağ olsun, başınız sağ olsun. 6 Şubat depreminde dedi ya ‘Asrın felaketi’ diye, asrın felaketi 100 milyar dolara mal oldu bize. Bu yaptıkları darbe 150 milyar dolar. 1,5 tane asrın felaketini yaşattılar. Eğer Ekrem İmamoğlu’na darbe yapmak için yaktıkları dövizi, düşürdükleri borsayı, yükselen faiz maliyetlerini hesaplayıp toplam 6 trilyonu hepimize bölersek; bu meydandaki herkesin, hemen öbür taraftan izleyen herkesin, evinde oturan herkesin, dün gece doğmuş bebeğin ya da ölüm döşeğinde bekleyen birinin cebinden ayrı ayrı 70’er bin lira para çıktı 86 milyon kişiden. Bakın bir tane çeyrek altın alsan çantana koysan, ablam benim ya da ağabeyim cebine koysan. Eve gidince baksan, çeyrek altın yok. Deli çıkar insan. Koşar gelir gezdiği yerlere bakar, ‘Nerede düşürdüm?’ der. Her birinizin cebinden 19 Mart günü 10’ar çeyrek altın çaldılar. Ama bu altın kayıpları bir kerelik değil. Mehmet Şimşek diyor ya ‘Emeklilerin yüzde 14’ü kirada.’ Emeklilerden kirada olanlar elini kaldırsın. Mehmet Şimşek gelsin de saysın. Şimdi emekliler Ak Parti gelmeden en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi en düşük emekli maaşı 2 çeyrek altın alıyor. Her ay her emeklinin cebinden 6 çeyrek altın çaldı bunlar. Asgari ücretli bunlar gelmeden önce 7 çeyrek altın alıyordu. Şimdi 3 çeyrek altın alıyor. O günden bugüne her ay 4 çeyrek altın cepten gitti. 19 Mart’ta herkesin cebinden 10’ar çeyrek de gitti. Bir şey kaybedilince gidilip aranır ya. Küçücük bir kız çocuğu küpesini düşürse gider nerede arar? ‘Nerede kaybettim?’ diye dolaştığı yerde arar. Emekliler, asgari ücretliler, 19 Mart darbesinin mağduru herkes kaybettiğinizi arayacak mısınız? Nerede bulacaksınız biliyor musunuz? Nerede kaybettiysen orada. 3 Kasım 2002’de sandıkta kaybettin. İlk sandıkta bulacaksın o altınları.”

“SELAM VERENİ İÇERİ ALIYORLAR”

“Şimdi Kartal’ın evladı, Parti Meclisi üyemiz, benim de kardeşim Baki Aydöner, 38 yaşında. Baki Aydöner kardeşimi bu iftira çetesi Aziz İhsan Aktaş iftira ile suçluyor. Diyor ki Baki ‘Ömrümde Aziz İhsan Aktaş’ı görmedim, değmedim, konuşmadım, tanımam.’ Zorluyorlar. Diyor ki ‘Gürkan Dölekli var, benim ortağım. Onla ilişki kurdu’ diyor. Bu Gürkan Dölekli kim biliyor musunuz? Mehmet Şimşek ile İngiltere’de fotoğraf çektiren var ya? Bunun bir tane oteli var lüks, güzel. Öyle bırak emekliyi 10 emekli birleşse gidip bir gece kalamayacağı lüks oteli var. Nerede bu otel? Kızılcahamam’da. Bilinçli kitleye konuşmak da güzel. Bu hafta sonu Tayyip Erdoğan, bütün milletvekilleri, parti yöneticileri ile Kızılcahamam’a gitti, kamp yaptı. O kamp yaptığı otelin sahibi o adam, sahibi. Kamp yaptığı adama, bizim arkadaşlara iftira attırıyorlar. Selam vereni içeri alıyorlar. Seçim zamanı seçim otobüsü giydirmiş diye içeri alıyorlar. Kendileri kampa gidip, o iftiracıların otelinde yapıyorlar. Bakın samimi bir şey söyleyeyim. Geçen hafta Antalya Manavgat’ta baklava kutusu görüntüsü çıktı. Kaynar sular başımdan aşağı döküldü. Dedim ki ‘Bu kadar iftira varken, bu kadar masum insan içerdeyken böyle bir şey olduysa yazık oldu bütün arkadaşları karalayacak bu iş.’ Önce bela okudum. İki tane muhakkik yolladım. ‘İnceleyin tetkik edin, ne gerekiyorsa cezasını biz verelim, ardından da devlet versin’ dedim. Çünkü biz şu anlayışın insanı değiliz: Benim hırsızım iyi, senin hırsızın kötü. Yok öyle bir şey. Bütün hırsızlar kötüdür, hepsinin Allah belasını versin. Sonra ne çıktı biliyor musunuz? Hani baklava kutusunun üstüne CHP’nin Altı Ok’unu yapıştırıyorlardı ya. Yakışmadığı gibi o baklava kutusuna Altı Ok yapışmadı da. Çünkü kumpas kurdukları o namussuzu… Ha bizim suçumuz yok mu? Var, belediye meclis üyesi yapmışız. Ama kaçak içki ticareti, yok koko ticareti, bilmem ne ticareti… Bunu kuyruğundan tutmuşlar, baklava kutusunu da eline tutuşturmuşlar. Videoyu çekmişler, profesyonel. 32 saat görüntü izledik, nasıl bir kumpas kurduklarını gördük. O günden beri meydan meydan anlatıyorum. Bak şimdi baklava diyebiliyorlar mı? Baklavanın üstünden ampul çıktı, ampul. Utanmaz, utanmaz bozuk tohum. Ne oldu baklava kutusu? Ne oldu? Bozuk tohumu biliyor musunuz?”

“KIZILCAHAMAM KAMPINDA ZAM TALEBİNİ DİKKATE ALMAMIŞ”

“Şimdi bu Kızılcahamam Kampı’nda bir şey olmuş. Milletvekilinin biri söz almış. Erdoğan’ın verdiği sözü hatırlatmış. Demiş ki ‘Sokağa çıkamıyoruz, karşıdan gelen asgari ücretlerin yüzüne bakamıyoruz. Yılda dört kere bile yapabiliriz demiştiniz ama hiç olmazsa asgari ücrete temmuzda zam yapılsa’ demiş, Tayyip Bey hiç oralı olmamış, vekilini dinlememiş. Ben buradan millete verdiği sözü tutamayıp da utanan Ak Partili milletvekillerine sesleniyorum. Bu yolun sonu yol değil. Bu milletin yüzüne bakamıyorsunuz, arasına karışmıyorsunuz, sözü tutmuyorlar. Bırakın o partiyi, istifa edin. Onurunuzla istifa edin. Geçen bu Ak Partili arkadaşlara gerçekten utanıyor, sıkılıyorlarsa o partide 1 dakika durmamalarını öneririm. Çünkü geçenlerde anlattım. Eskiden bir taksiye biniyordum. Benim çok bindiğim bir taksi var. Meclisten misafirhaneye gider gelirken o taksici bizden bir arkadaşı yakalamış demiş ki ‘Ya başkan gelmiyor artık’ biraz sitem de etmiş. ‘Arabalar, korumalar geçiyor, bir gün uğrasın çayımızı içsin’ demiş. Dedim ‘Uğrarım.’ Bir de ‘Başkana selam söyle’ demiş bir haber yollamış. Şikayet ediyor, mazot fiyatından, yüksek kiradan, artan fiyatlardan, enflasyondan. Diyordum ki ‘Kime oy veriyorsun peki?’ ‘Ağabey Ak Partiliyiz biz’ diyordu. ‘Ya kardeşim, bu kadar şikayetçisin, verme.’ ‘Ağabey ne yapalım ya alışmışız’ diyor ‘Kötü bir alışkanlık’ diyor. Hatta bir gün çıkardı ‘Bizim parti bunun gibi’ dedi. Sigarayı gösterdi. ‘Zararlı bir alışkanlık. Hem zarar görüyorum hem yine oy veriyorum bunu içtiğim gibi’ dedi. Geçen gün haber yollamış. Demiş ki ‘Başkana selam söyleyin, sigaradan da Ak Parti’den de kurtuldum.’ Milletimiz bu zararlı alışkanlıktan ve emeğini söndürenlerden, kanını emenlerden kurtulacak. Bu ayıba ortak olmamak isteyen bütün Ak Partililere bilhassa zorla üye yaptıklarına, habersiz üye yaptıklarına, söz verip de tutmadıklarına, Ak Parti’den istifa etmeye, baba ocağına gelmeye davet ediyorum. Baba ocağına gelmeye… Son altı ayda Ak Parti’den ayrılanların sayısı 300 bine yakın. Cumhuriyet Halk Partisi’ne katılanların sayısı 500 bine yakın. Büyüyoruz, güçleniyoruz. Çünkü başaracaksan önce ahlaki üstünlük olacak. O ahlaki üstünlük meydanlarda, sokaklarda psikolojik üstünlüğe dönüşecek. O psikolojik üstünlük, çoğunluk enerjisiyle desteklenecek. Bu meydana bakınca, ahlaki üstünlük bizde, psikolojik üstünlük bizde, çoğunluk enerjisi bizde. Biz kazanıyoruz, biz kazanıyoruz.”

“ELLERİ KIRILSIN ELLERİ”

“Özellikle Kartal’da olunca, bu ülke maalesef adaleti mumla arayanların ülkesi haline geldi. Geçen Ocak ayında Mattia Ahmet Minguzzi, Kartal’dan gelip de pazarı gezerken katledildi. Kadıköy’de katledildi Kartallı evladımız. Davası görülüyor. Yarın tabii cinayeti işleyenlerin yaşı yüzünden kapalı bir duruşma ama sizlerin yürekten verdikleri destek, dayanışma çok kıymetli. Acılı annesine, babasına bir kez daha sabır diliyoruz. Ahmet Minguzzi’ye Allah’tan rahmet diliyoruz. Adaletin geleceği günler için söz veriyoruz. İddianame hazırlandı, yargılamadan emsal bir karar bekliyoruz. Yüreğimiz onlarla, gözümüz kulağımız orada. 11 yaşında Rabia Naz’ı katletmişlerdi. Babası Şaban Vatan, yedi yıldır kızının şüpheli ölümünün peşinde koşuyor. Bir belediye başkanının oğlunun, kızını katlettiğini ve Ak Partili dönemin Milli Savunma Bakanlığının olayı örtbas ettiğini söylüyor, mücadele veriyordu. Bu mücadele sırasında aldılar, gözaltı yaptılar, yargıladılar, Şaban Vatan’ı, acılı babayı hapse koydular. Elleri kırılsın inşallah elleri kırılsın. Şaban Vatan’ı da her bayramda ararım, ya ben ararım ya Şaban ağabey beni arar. Giresun Eynesilli. Şimdi büyük ihtimalle cezaevinden o da bizi iziyor. Şaban ağabeye de söz olsun. Nasıl Somalı ailelere söz verdiysek, nasıl bütün mağdur ailelere söz verdiysek, bu düzen değişecek, bu devir kapanacak, halkın iktidarı gelecek ve Rabia Naz’a da Soma’ya da adalet gelecek. Söz veriyorum. ‘Bugün sevdiklerinizin yanından geldim’ dedim. ‘Selam getirdim’ dedim. Onlara buradan bir büyük selamı gönderelim. Biz buraya miting yapmaya geldik ama meydanın dışı da miting meydanı kadar kalabalık. Ne kadar yansır bilmiyorum ama Ekrem Başkan, gördüğünüzün bir o kadarı daha ağaçların altında dışarlarda. Silivri’de ve Türkiye’nin dört bir yanında haksızca tutulan tutsaklara selam olsun. Ne bir lokma haram yiyenlere, ne cana kıyanlara selam olsun. Yiğidimize, aslanımıza, aslanlarımıza Kartal’dan selam olsun. Ağzınıza sağlık, yüreğinize sağlık.

“İŞLEDİĞİN TÜM SUÇLARIN HESABINI VERECEKSİN”

“Yiğidim aslanımı bir Maçkalı’dan dinledik. Rahmetli Volkan Konak’tan. Bir Maçkalı istiyor diye dinledik. Mehmet Murat Çalık. Hastalığına rağmen gördüğü, görmesi gereken tedaviye rağmen, iyi bakılması, iyi beslenmesi, stresten uzak durması gerektiğine ilişkin hastane raporuna rağmen halen uğraştırıyorlar. Bugün İstanbul Adli Tıp’a geldi, maalesef şimdi şu dakikalarda İzmir’e doğru yine nakil aracında yolda. Mehmet Murat Çalık’ın bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını, tahliye edilmesini, sağlığına kavuşmasını temenni ediyoruz. Mehmet Murat Çalık’a, Maçka’nın yiğit evladına yürekten bir alkış yolluyoruz. Memlekette halinden memnun olan pek az. Ak Parti’nin üst yönetim kadroları onların akrabaları, yandaş müteahhitleri falan. Bir dokun bin ah işit. Millette en büyük şikayet Ak Partili kadın seçmende. Evladının aldığı eğitimden memnuniyet inmiş yüzde 21’e. Türkiye ortalaması yüzde 18. Eğitim ve adalet yüzde 20’nin altında bütün anketlerde. Ve bu hafta sonu 1 milyon aileyi tedirgin eden LGS sınavının sonuçlarında 719 tane birinci çıktı. Geçen yılın tam iki katı. Ailelerin içine kurt düştü, soruları var, yanıt bekliyorlar. Buna efendice yanıt vermek, yüreklere su serpmek, tahkikat başlatmak, sonucunu şeffafça paylaşmak yerine Milli Eğitim Bakanı olacak zat, önce ‘Gerizekalıya anlatır gibi anlattım’ dedi. Sonra ‘LGS’den pis kokular gelmiyor, CHP’li belediyelerden geliyor’ dedi utanmaz. Şimdi çıktı sınav bitmeden soruların WhatsApp gruplarına dağıldığını kabul ediyor. Sınav bitmeden soruların PDF’lerinin havada uçuştuğunu biliyor. Ama halen daha bir burnu büyüklükle, hadsizlikle, hem millete, hem Türkiye’nin birinci partisine hakaretler yağdırıyor. Hiç yuhalamayın, aha da bu da Kartal sözü olsun canlı yayında. Bütün Türkiye’nin önünde. Yusuf Tekin, o Yüce Divan kurulacak, Yüce Divan’da yargılanacaksın. Yargılanacaksın. Çocukların babasının alın terini çaldınız ama çocuklarımızın geleceğini çalıyorsunuz, hesabını Yüce Divan’da vereceksiniz, söz veriyorum. Gümbür gümbür iktidara geliyoruz, tükeniyorlar. Yüzde 30’un altına düştüler. ‘Yalnız kaldık, zayıfladık’ dememek için ittifakta olmadıkları partilere ‘İttifak ortağıyız’ diyorlar, onlar da yalanlıyor. Ey Tayyip Erdoğan, bundan sonra bu yolu tek başına gideceksin, arkanda kimseyi bulamayacaksın, işlediğin ve işlettiğin tüm suçların hesabını vereceksin. Tüm suçların.”

“HIRSIZLAR KORKSUN, YOLSUZLAR KORKSUN”

“Bir tek şeyi söyleyeyim. Kartal’dan Türkiye’ye seslenelim. Ak Partili olmak, üyesi olmak, delegesi olmak, oy vermek suç değildir. Biliriz ki torun mülakata girecek, üye yaparlar. Sosyal yardım alınacak, üye yaparlar. Nüfusunu ele geçirirler, bilmeden üye yaparlar. Meydanlar Ak Parti’ye tepki gösterince Tayyip Bey diyormuş ki ‘Aman aman iyi oluyor. Millet korkar yine açlığa, yoksulluğa rağmen döner bize oy verir.’ Buradan bütün Ak Partililere sesleniyorum. Hırsızlar korksun, yolsuzlar korksun. Hiçbir suçu olmayan Anadolu insanı korkmasın. Seçimden sonra Ak Parti’nin suça bulaşmamış, haram yememiş, sadece partiye üye olmuş, oy vermiş tertemiz insanlarına, tertemiz beyaz bir sayfa açacağız. Sadece CHP’lilerin değil, hepsinin yüzünü güldüreceğiz. Karnını doyuracağız. Emekli maaşını artıracağız. Sendikalı yapacağız. Kimse korkmasın.”

“YA CUMHURİYET’İ KORUYUN, YA O UNVANI BIRAKIN”

“İki önemli husus var. Onları söyleyeceğim. Biri, bize ‘Yolsuzluk yapıyor’ diyenlerin kendi kendilerine söyledikleri bir şey var, mutlaka duyulmalı. Sonra, hatırlatmayınca unutuluyor. Bir boykot listesi vardı, onu konuşalım mı? Ben NTV’nin yerinde olsam canlı yayına geçerim mesela şimdi, bir beş dakika içinde. Sonra da bugünkü bir gelişme üzerine birlikte çok tarihi bir şey konuşacağız. Bugün olan bir şey. Ama geçmiş, bugünü ve yarınıyla… Önce Hatay, Hassa. Muhalefete bu kadar baskı yapanlar Ak Partili belediyelerin önceki belediye başkanının sonrakine… Malatya’da şimdiki büyükşehir Ak Partili, öncekine söylüyordu. Hatay Hassa’da ise önceki, bugünküne diyor. Diyor ki Hatay’ın önceki Belediye Başkanı Mehmet Karataş, mevcut Ak Partili Belediye Başkanı Selahattin Çolak hakkında; ‘Mal almadan fatura kesiyor, akrabalarına para transfer etti. İlçeyi soydu.’ Erdoğan’a sesleniyor; ‘Hırsızlar, faturacılar kol kola geziyor. Bir adam yumurta, tavuk çalsın; aynı gün içeri atarsınız. Koca belediyeyi soydular, niye harekete geçmiyorsunuz?’ diyor. Ey Erdoğan, bak burada gizli tanık yok, iftiracı yok. İddiaları ben söylemiyorum, senin belediye başkanın söylüyor. Halen daha kimse parmağını kıpırdatıp da Hatay’ın Hassa Belediyesi’ne bir kenardan olsun bakmıyor. Malatya’ya bakmıyor. Dünya kadar yolsuzluk dosyasını… Önceki dönem için Ekrem Başkan 37 tane verdi, Süleyman Soylu el koydu. Kimse sayfasını bile açmıyor. Bozuk tohumun babası; 97 tane yolsuzluk dosyası… Savcılar açmıyor. Buradan bütün Cumhuriyet Savcılarına bir kez daha sesleniyorum. Bu kadar muhteşem bir unvan olmaz. Atatürk, bizlere Cumhuriyet unvanı vermedi. Ne milletvekilinde var, ne eczacıda, ne doktorda. Öğretmende dahi yok. Ama size Cumhuriyet’i koruyun diye, beytülmala el uzatanın elini kırın diye yetkiler vermiş. Ama Tayyip Erdoğan’ın korktuğu rakibine, bir tane delil olmadan gizli tanıkla, iftiracıyla saldıranlar ispatlı, şahitli, adamın kendi söylediği yolsuzluğun üstüne gitmiyorlar. Ya Cumhuriyet’i koruyun, ya o unvanı bırakın kardeşim.”

“BU MEYDANI YAYINLAMAYAN YANDAŞLARI İZLEMİYORUZ”

“Bu meydanı yayınlayanlar var, bir de Kartal’a sırtını dönenler var. Kartal’a yüzünü dönenleri, bu muhteşem geceyi yayında verenleri, haberini yapanları bir yürekten alkışlayalım. Parayı bizden kazanıp, başkalarına hizmet edenler var. Öncelikle hepimizin vergileriyle çalışan ama bu meydanı görmeyen TRT var. TRT’yi boykot ediyoruz. Ama bir şartla, açıp hepimiz izleyeceğiz. Ekrem Başkan’ın, İstanbul Büyükşehir’in duruşmalarını canlı vermedikçe TRT’yi izlemiyoruz. Doğan Haber Ajansı, İhlas Haber Ajansı, Albayraklar, Demirören, Turkuvaz Medya’nın yani bu meydanı vermeyen yandaşların hiçbirisini izlemiyoruz. Hele hele var bir TGRT. Her türlü manipülasyon orada, yalan haber orada, iftiracı orada. Sürekli Atatürk’ün partisine kara çalmaya çalışan bu TGRT, çıkmış milli yayıncılık yapıyormuş. Kardeşim buranın sahibi Mücahit Ören değil mi? Amerikan vatandaşı değil mi? İncil’i koydular, elini üstüne bastı. Ant içtiler Amerika için. Bu Mücahit Ören mi milli? Hepinize emanet. Sakın ha merak edip de ‘Ne diyor bunlar?’ diye bile bakmayın. Ama bunların İhlas Holding’i var; İhlas Ev Aletleri var… İhlas’ın nesini bulursanız boykot edin, yere gömün. Bir de son olarak Sarıyer’e gitmeyeceğiz mi ya, bekliyorlar. Sarıyer’e gideceğiz yakında, NTV bekliyor. Beklesin, beklesin. Doğuş Grubu. Parayı bizden kazanıyor bunlar. NTV’yi bizim seçmen izliyor, yüzde 70. Reklamı bize, ürünler bize. Lokantaları var; Nusret, Günaydın, Mezzaluna. NTV, Star, Kral TV. Sakın şarkı var diye açma. Para aynı yere akıyor. Araba satıyor bunlar bize. 413 belediye durdurduk, vazgeçtik. Volkswagen, Audi, Skoda. Sakın bunların yanına yaklaşma. Seat da var. Bakın Ekrem Başkan’a üzülen, bu yaşananlara üzülen, tepki duyan sonra da araba almak için ‘Yahu Volkswagen iyidir, alalım’ diyen varsa aklınızı başınıza toplayın. Bunların ya defterini düreceğiz, ya da onlar bizim defterimizi dürecek. Bu hesap görülmeden durmak yok. D&R var, kapısından geçmeyin. Bu arada Sözcü’yü biliyoruz, açılacak inşallah. İki gün kaldı. Sözcü TV’ye bir dayanışma alkışı istiyorlar. Peki aslanım Halk TV’ye, Tele 1‘e? Bir de namuslu ve doğru haber yapan hangi gazeteci emekçisi varsa hepsine birden teşekkür ediyoruz.”

“HER GÜN ÖNÜNE İFTİRANAME SÜRÜYORLAR”

“Şimdi işin en heyecanlı yerine geldik. Çok şikayet aldık. Her gün Yeliz’le mi uğraşacağız? Allah’ından bulsun namussuz. Şimdi işin en önemli kısmına geldik. O kısmı şu: Bu davalarda büyük zulümler var. Mesela ne yapıyorlar biliyor musunuz? Önce çağırıyorlar, ifade alıyorlar, soruyorlar. Sonra diyorlar ki ‘Senin çocuk var mı?’ ‘Var’ diyor, ‘İki tane.’ ‘Eş durumu?’ ‘Bekarım.’ ‘Çocuklar kimde kalacak, yazık olacak?’ diyor. ‘Sen böyle ifade verme de benim dediğim ifadeyi ver. Silivri’ye gitme, çocuklarının yanına var.’ ‘Ben iftira atamam’ deyince ‘O zaman sana iyi yolculuklar’ diyor. Silivri’ye bir gidiyor ki naklini çıkarmış Düzce’ye, Afyon’a. Annesi ve babası ziyarete gelene ‘Anne ve baba yaşlı mı?’ ‘Yaşlı.’ ‘Yakın mı?’ ‘Yakın oturuyor.’ Ertesi gün 600 kilometre öteye evladını yolluyor. Babayı oğluyla… Fatih Keleş’in aslan gibi oğlu var; 25-26 yaşında Mustafa. Kapalı yerde duramıyor, darlanıyor diye oğlunu hatırlatıp ‘Ya şimdi oğlunu da alırız, malırız’ deyip oğlunu hapse koyuyorlar. Her gün önüne iftiraname sürüyorlar ve buna direnen kahramanlar var bu ülkede, buna direnen kahramanlar. Bunları yapan tabii bir yapı, ama içlerinde biri var. Uyardım geçen gün, ‘Yapma’ dedim. ‘Saçını topluyormuşsun, aklını başına topla’ dedim. Dinlemedi. Tehdide ve şantaja devam etti. Önceki görevi cezaevleriymiş, oradan bilirmiş. Canım insanları 40 kişi yerine 60 kişi yatılan, nöbetleşe yerde yatıran, Türkiye’nin öbür ucundaki yerlere yolluyor. Burada Silivri’de yarı kapasite boş durduğu halde, sırf zulmetmek için. 60 yıllık şirketlere; babadan, dededen kalan şirketlere gözünün yaşına bakmadan el koyuyor, mala çöküyor. Önceden lafını çıkarıp müzakere ediyordu diye çok konuşuluyor. Onu da kayda alıyorum tek tek. Bugün söyledim. Bir baktım. Uyarıyoruz, halen daha kendi bildiğini okuyor, zulme devam ediyor. Bir de böyle artistlik yapıyor. Bir baktım masasının üstüne beyaz Toros koymuş. Tayyip Erdoğan, hafta sonu diyor ki ‘Beyaz Toroslar Kürt meselesini büyüttü, PKK’yı büyüttü.’ Bu beyaz Toros’la aklınca tehdit yapıyor. Beyaz Toros’la aklınca göz korkutuyor, önündeki beyaz Toros’u da sosyal medyasından paylaşıyor hadsiz. Bunu söyledim, ‘Kimi tehdit ediyorsun?’ dedim. ‘Ey Erdoğan, bu adamın nasıl arkasında duruyorsun?’ dedim. ‘HSK, görmüyor musun? Ne demek beyaz Toros? Utanılacak bir şeyle nasıl övünüyor, bizi nasıl tehdit ediyor?’ dedim. Akşamüstü profil resmini değiştirmiş. Hani çok efeydin ya, çok delikanlısın ya, önüne geleni tehdit ediyorsun ya? Hadi tutsaydın, Tutsaydın. Ne koymuş? Ne koymuş? Fatih Sultan Mehmetimizin İstanbul’un Fatih’i, Fatih Sultan Mehmetimizin türbesinin resmini koymuş beyaz Toros yerine. Bre hadsiz, benim memleketimde yetişti Fatih. Bre hadsiz. Sen Fatih’i koyup da pisliğini mi örteceksin beyaz Torosların? Bak Fatih 19 yaşında Manisa’da bugünkü Fatih Parkı’nın ortasında babasının vefat haberini duyunca iki dizi üstüne çöktü, 3 Kulhuvallah 1 Elham okudu, beyaz atının üstüne atladı. Ve arkadaşlarına baktı ve şöyle dedi. Şimdi o sözü Ekrem Başkan söylüyor, ben söylüyorum. ‘Beni seven arkamdan gelsin. Beni seven arkamdan gelsin.’ Ekrem Başkan sesleniyor: ‘Beni seven arkamdan gelsin.’ Onunla yürümeye var mısınız? Bu haksızlığa, adaletsizliğe meydan okumaya, Ekrem Başkan’ın peşinden iktidara yürümeye var mısınız? Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini hep birlikte iktidara taşımaya var mısınız? Yürüyelim arkadaşlar, yürüyelim.”

 

HABER: BÜLENT ERYILMAZ