Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

DEVA Partili Şahin: “Üç beş şirketin sözcülüğüne soyunmayacağız, biz milletin temsilcileri olarak buradayız”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin,

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, TBMM Genel Kurulunda zeytinlik alanların madencilik faaliyetine açılmasını içeren torba kanun teklifi görüşmelerinde söz aldı. Şahin, Maden Kanunu’nun 1985’ten bu yana 30 kez değiştirildiğini, her düzenlemenin doğa ve yaşam üzerindeki tahribat riskini artırdığını belirterek “Üç beş şirketin sözcülüğüne soyunmayacağız. Biz milletin temsilcileri olarak buradayız” dedi.

Şahin, konuşmasında şunları söyledi:

“Çevreyi, doğayı, çiftçiyi düşünerek hazırlanmış bir yasa teklifi değil”
“Öncelikle, 8’inci maddedeki düzenlemenin geçmişe oranla makul bir düzenleme olduğunu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Ancak tabii ki 8’inci maddedeki düzenlemenin makul olması bu yasa teklifinin de makul olduğu anlamına gelmez. Bu yasa teklifi, gerçekten çevreyi, doğayı, vatandaşı, köylüyü, çiftçiyi, özellikle zeytin üreticisini düşünerek hazırlanmış bir yasa teklifi değil. Bu, tamamen maden şirketlerinin ve maden şirketlerine karşı taahhüt altında bulunan iktidarın bir kısım düzenlemelerini ve sorumluluklarını ortadan kaldırmaya yönelik bir kanun teklifi.”

“Üç beş şirketin sözcülüğüne soyunmayacağız, biz milletin temsilcileri olarak buradayız”
“2001’den bu yana tam 24 yılda iktidara gelen hükümetler ve onların parlamentodaki temsilcileri, 1985 yılında çıkmış olan Maden Kanunu’nu 30 kez değiştirme ihtiyacı hissettiler. 30 kez değiştirilme ihtiyacı hissedilen bir Maden Kanunu’yla ilgili olarak, her geçen gün de çevresel ve doğal denetim mekanizmalarının ortadan kaldırıldığı bir düzenlemeyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu düzenleme, bir kez daha ifade etmek isteriz ki çevreye duyarlı bir düzenleme değil, aksine çevreye ve doğaya ihanet eden bir düzenlemedir. Anayasa’nın 56’ncı maddesi, ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.’ demektedir. Yine aynı zamanda Anayasa’nın 17’nci maddesi ‘yaşam hakkı’nı, 44’üncü maddesi ‘toprak mülkiyetini’, 45’inci maddesi ‘tarım topraklarının korunmasını’, 46’ncı maddesi ise ‘kamulaştırma’yı açık bir şekilde ifade etmektedir. Eğer biz bütün bunları, bu yasa teklifini hazırlarken göz önünde bulundurmuş olsaydık, çevrenin ve doğanın katledildiği, vatandaşların mağdur edildiği bir düzenlemeyle karşı karşıya kalmazdık. Kanun teklifinin 10’uncu maddesiyle Maden Kanunu’na yeni bir ek madde ekleniyor. Bu ek maddeyle birlikte ÇED süreçleri tamamen ortadan kaldırılıyor. Çevresel Etki Değerlendirme süreci, bugüne kadar özellikle çevrecilerin, ekoloji dostlarının, doğa savunucularının daima önem atfettiği bir kanun maddesiydi. Bu yasa teklifiyle birlikte bu düzenleme tamamen ortadan kaldırılıyor ve çevreye ve doğaya büyük bir tahribat oluşturulacak.”

“Zeytinlikler tehlike altında”
“Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikle tarım alanları, ormanlar ve zeytinliklerin madencilik faaliyetine açılmasının önü açılmaktadır. 25 yıldır zeytinlik alanların madencilik faaliyetine açılmasını içeren hükümle ilgili kamuoyunda çok büyük bir tepki vardı ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihadında da bu açık bir şekilde ifade edilmişti. Ancak bu Kanun teklifiyle birlikte, özellikle 10’uncu maddeyle birlikte Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un değiştirilmesinin yolu açılıyor ve ülkedeki tüm zeytinlikler tehlike altına giriyor.”

“Vicdanı olan herkesi göreve davet ediyorum”
“İşte, alanda köylü vatandaşların bugün Ankara’da, özellikle Muğla’dan gelen vatandaşların Ankara’nın değişik yerlerindeki yapmış olduğu eylemlere bir bakın. Diyorlar ki ‘Zeytinimize dokunmayın, doğamıza dokunmayın.’ Meraların enerji şirketlerine tahsis ediliyor olmuş olmasına çok büyük tepki gösteriyorlar. Bugün eğer Muğla ayaktaysa, Ankara ayaktaysa Genel Kurulun sabaha kadar bu kanun teklifini çok iyi düşünmesi lazım. Buradan bu eylem yapan kardeşlerimizin daima yanında olduklarımızı ifade etmek istiyoruz çünkü biz milletin temsilcileri olarak Parlamentodayız, üç beş tane şirketin sözcülüğüne soyunmayacağız, bundan sonraki süreç içerisinde de daima zeytinliklerini korumak isteyen Muğlalı köylülerin yanında olmaya, onların haklarını savunmaya devam edeceğiz ve bu kanun teklifinin geri çekilmesi yönünde Genel Kurulda vicdanı olan herkesi göreve davet ettiğimi ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.”