Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Nermin Yıldırım Kara: “Tarihimizi Korumak, Yeni Binalar İnşa Etmek Kadar Önemlidir”

Nermin Yıldırım Kara: “Tarihimizi Korumak, Yeni Binalar İnşa Etmek Kadar

Nermin Yıldırım Kara: “Tarihimizi Korumak, Yeni Binalar İnşa Etmek Kadar Önemlidir”

CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’da depremde hasar
gören tarihi eserlerin restorasyon süreciyle ilgili yazılı bir basın
açıklamasında bulundu.

“Son günlerde, tarihi camilerimizin restorasyonuyla ilgili bir tartışma
sürüyor. Selimiye Cami’nde yapılması planlanan restorasyonun kubbedeki
özgün işlemeleri ve desenleri ortadan kaldıracağı, caminin tarihi
dokusuna telafi edilemez bir zarar vereceği ortaya çıkınca restorasyon
projesi iptal edildi. Fakat bu esnada, ülkemizin farklı bölgelerindeki pek
çok caminin bu ve benzeri bir restorasyon sürecine maruz bırakıldığı;
bunun sonucunda orijinal dokularını yitirdikleri ortaya çıktı. AKP
iktidarının kültürel varlıkları koruma konusundaki sicili, buna benzeyen
olaylarla, ihmallerle, yanlışlarla doludur.
Şimdi bu yanlışlara yenilerinin eklenmesinden endişe duyuyoruz. Deprem
sonucunda özellikle Antakya’daki tarihi yapıların da önemli bir bölümü ya
kısmen ya da tamamen kaybedildi. Hatay Valiliğinin geçtiğimiz ay
yayımlamış olduğu faaliyet raporuna göre, enkazı kaldırılan tescilli yapı
sayısı 269’dur. En önemli kültür varlıklarımızdan birisi olan Habibi
Neccar Cami’nin restorasyonu halen devam ediyor, bazı yapılar ise
onarılıp hizmete alındı. Ancak bu esnada tüm kültürel ve tarihi
varlıklarımızın korunabildiğini ne yazık ki söyleyemiyoruz. Özellikle eylül
ayı ortalarında başlatılmış bir yıkım süreci olduğu; bu süreçte
Antakya’daki tarihi Osmanlı evlerinin, Barudi Cafe ve Kavinn Otel gibi,
kentimizin belleğini oluşturan pek çok yapının tamamen yıkıldığı
anlaşılıyor.
Tarihi binalarımızı, mekanlarımızı korumaktan söz ettiğimiz zaman,
büyük olasılıkla birileri çıkıp ‘fuzuli işlerle uğraştığımızı’ söyleyecek,
insanların başlarını sokacak evleri yokken tarihi eserlerin peşine
düştüğümüzü iddia edecek. Oysa bu konuyu konuşmanın ve harekete
geçmenin tam zamanıdır; zira bir şehir, ancak tarihiyle, geçmişiyle,
mekanlarıyla birlikte bir şehirdir. Bunları ortadan kaldırdığınız zaman bir kent değil, bir bina yığını elde etmiş oluyorsunuz ve o bina yığını o şehirde yaşayanların ölçülerine değil, masa başında hesap yapanların ölçülerine göre şekilleniyor.
Çekül Vakfının bu konuda, Ağustos 2023 gibi çok erken bir tarihte bir
uyarıda bulunmuş olduğunu biliyoruz. Vakfın yaptığı açıklamaya göre
Antakya’da tarihi dokunun yüzde 35’lik bölümü yok olmuş, 584’ü tescilli
ve bin 500’ü potansiyel tescilli yapı, kepçelerle yıkılmış; arkeolojik
katmanlar hem depremin etkisiyle hem de hafriyat kamyonlarının ve
diğer iş makinelerinin faaliyetleri nedeniyle, kaçınılmaz olarak zarar
görmüştür. Yeniden inşa süreci kentin geçmişini, mimari mirasını
koruyarak, güçlendirerek gerçekleştirilmelidir; buna dikkat edilmezse
Antakya başta olmak üzere kentimizin kimliğini ve değerlerimizi telafi
edilemeyecek biçimde kaybedeceğiz.
Bu amaçla öncelikle tarihi yapıların yıkım operasyonlarının kültürel
dokuyu göz ardı etmeyen biçimde yapılması; daha incelikli, zaman ve
emek isteyen bir süreç olmakla birlikte bu yapıları koruyacak biçimde
özgün materyallerin kullanıldığı restorasyonun tercih edilmesi gerekiyor.
Enkaz ayrıştırma süreçleri kendi başına bir sorun kaynağıydı; tarihi
yapılar söz konusu olduğunda da restorasyonda kullanılabilecek
malzemenin ayrıştırılması gerekiyor ama buna da pek özen gösterilmediği
kanaatindeyiz. Bunların yanı sıra potansiyel kültürel miras değerini haiz
yapıların kamu tarafından tescillenmesi, bir yasal çerçeve sağlaması
açısından da Koruma Amaçlı İmar Planı onaylanmadan geleneksel
yapıların yıkımına başlanmaması önemlidir.
Bizler depremden önceki Antakya’yı belki de bir daha asla bulamayacak;
onu fotoğraflardan, video kayıtlarından, yazılı ve sözlü arşivlerden
hatırlayabileceğiz. Fakat büyük bir yıkım yaşandığı, yurttaşların konut
ihtiyacı olduğu gerçeğinin de kültürel mirasımızdan kalan son parçaların
adeta bir çöp gibi süpürülmesi için bahane olarak kullanılmasına da göz
yummayacağız. Şehrimizin geçmişinden, 7’den 70’e hepimizin hayatında
iz bırakmış varlıklarımızı korumak da en az yeni binalar inşa etmek kadar
önemlidir.”