Şeref Arpacı, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Konuştu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “vergi paketi” görüşmelerinde teklif üzerine söz aldı.

Paketle birlikte emlakçılardan, galericilerden, sarraflardan, diş hekimlerinden senelik harç alınacağını hatırlatan CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı şunları söyledi:
Esnafın hali perişan
“Galericilerden örnek vereyim: Şimdi, yaklaşık bir buçuk iki senedir Denizli’de ‘gönüllü uyum’ adı altında, galericilerden, sattıkları araç başına 10 bin lira vergi alınıyor. Bu yetmedi mi Sayın Başkanım? Araç başına 10 bin lira. Tehdit ediyorsunuz: ‘Ya gönüllü uyum yaparsınız ya da dört senelik defterlerini getir’ Bakın, bu insanlar zaten kayıtlı, zaten mükellef, zaten vergi levhası var. Anlatabildim mi? Peki, size bir veri vereyim. Şimdi, Türkiye’de, yetkili, kayıtlı araç satışı yapabilen kayıtlı satıcıların yaptığı araç satışının 6 katı kadar şahıslar satış yapıyor. Kafesteki kuşların tüylerini yola yola bitiremediniz. Bu kafesi ne zaman genişleteceğiz, dışardaki kargaları, kuşları ne zaman kafese sokacağız; onun cevabı yok, ne varsa kayıtlılara yükleniyorsunuz. ‘Kayıtlılardan daha da vergi alalım, harç alalım, ÖTV alalım, MTV alalım’ Esnafın hâli perişan. Esnaf, sanayici, üretici bizlerden sıkıntılara, sorunlara çare olmamızı beklerken sizler sırtına daha fazla yük yüklüyorsunuz Sayın Bakanım; gelin, bundan vazgeçin. Diş hekimlerinden, sarraflardan, galericilerden ve emlakçılardan alınacak harçları iptal edelim; bu kanundan çıkaralım.
BYD’ye dünyanın vergi avantajını verdik, daha Manisa’ya çivi çakmadı
Söylediğim sözü tekrarlayacağım: ‘Fakirin karnı doyar, zenginin gözü doymaz’ derler bizim orada. Yani bu sizin zamanınızda fakir de aç kaldı, zengin de doymak bilmiyor. Yine, her türlü avantajı, yurt dışından gelen şirketlere, büyük şirketlere veriyorsunuz ama dolaylı vergilerle ama harçlarla bütün yükünüzü halkın sırtına yüklüyorsunuz. Yani burada şöyle bir sıkıntı var: Yani ülkeye yatırım gelmiyor, ülkeye hizmet gelmiyor, siz bunu çekmek için kapitülasyon niteliğinde yine avantajlar sağlamaya çalışıyorsunuz. BYD’nin örneğini verdim. BYD’ye dünyanın vergi avantajını verdik, daha Manisa’ya çivi çakmadı, Manisa’ya daha kepçe vurmadı. Hani orada yatırım yapacaktı, daha çivi çakmadan 20 bin tane arabayı ülkeye vergi avantajıyla soktu ve şu anda satıyor, diğer firmalarla haksız rekabete sebep oldunuz. Bunun amacı neydi? Yatırım, istihdam. Ne yatırım var, ne istihdam var. Yani bunlar fayda sağlamıyor. Siz hâlâ vermeye devam ediyorsunuz fakat bunları artık yatırımcıya, esnafa, sanayiciye, üreticiye verin, onlara vergi muafiyeti sağlayın. Tek yaptığınız büyük şirketlere, ithalatçılara ve yandaşlara vergi muafiyeti vermek. Çiftçi tam hasadını yapıyor, ürünü para edecek, vergi muafiyeti, gümrük vergisinden muaf, Mersin’de, limanda onlarca gemi buğday sokuyor, mısır sokuyor, ceviz sokuyor. Çiftçiyi mağdur ediyorsunuz, üreticiyi mağdur ediyorsunuz. Bu vergi muafiyetlerini, bu avantajlarınızı neden Türk halkına kullandırmıyorsunuz?
Maç oynanırken kural değiştiriliyor
Bireysel emeklilikte katkı payının yüzde sıfıra düşmesi ya da yüzde 45’e çıkmasını konuşuyoruz fakat mevcut poliçeler için de geçerli olacak mı, olmayacak mı onu tam anlayamadım. Bir de bu geçişi kademeli yapamaz mıyız? Yani maç oynanırken kural değiştirmek yerine eğer böyle bir kural değişikliğine gidiyorsak ki ‘Siz yetki veriyoruz’ diyorsunuz ama zaten Cumhurbaşkanımıza en son yetki verdiğimizde etkiyi gördük yani ‘Verin yetkiyi görün etkiyi’ dedi ekonomide bu hâllere düşmemizin bir anlamda sebebi oldu. Dolayısıyla, 50 ile sıfır arasındaki hani artırma, azaltma noktasında verdiğiniz şey bir algı operasyonu. Bunun belli ki 45’e çıkmayacağı, 50’ye çıkmayacağı belli bu düşecek. Biz de burada en azından finansal sistemin zarar görmemesi açısından bunu birinci yıl şu kadar, ikinci yıl bu kadar, üçüncü yıl bu kadar gibi bir geçiş sağlasak daha kolay olmaz mı? Hem mevcut yatırımcıların zarar etmesini engelleriz hem de sisteme girecek insanlar mağdur olmaz ne yaşayacaklarını bilerek sisteme girerler diye düşünüyorum.
Asgari ücret düzenlemesi yapılması gerekiyor
Ben genel bir değerlendirme yapıp ‘Vergi sebep, enflasyon sonuçtur’ demiştim. Şimdi, ana konumuz enflasyonu düşürmek ve satın alma gücünü artırmak olmalı. Şu anda Türkiye ekonomisinin yaşadığı en büyük problem budur. Yüksek enflasyon, düşük satın alma gücü. Şu an elinizde aslında harika bir fırsat var. Genel Başkan Yardımcınız Nihat Zeybekçi’nin de açıklamaları vardı: ‘Marmara Bölgesi dışında tekstil sektörüne bir teşvik kapsamında çalışıyoruz’ diye. Şu an gerçekten güzel bir fırsat var. Yani hem satın alma gücünü artırıp hem de bunun enflasyona etkisini artırmayacağınız asgari ücret düzenlemesi yapılması gerekiyor. Bugün çalışanın eline geçen 22 bin lira fakat bir işverene ‘Asgari ücret ne kadar?’ diye sorarsanız ‘31 bin lira’ diye cevap verir. Arada 9 bin liralık bir makas var. 22 bin liranın neredeyse eline geçenin yüzde 40’ına denk geliyor ki 22 bin lirayı vatandaşın harcamalarının içindeki vergiye bakarsanız en az yüzde 40’ta vergi vardır. Aslında brüt ücret 31 bin liranın neredeyse 20 bin lirası devletin gelirli hanesinde vergiye gidiyor ve burada işveren için şu anda ciddi bir maliyet dövizlerini artmadığı noktada. Siz bu makası kapatırsanız, hatta bir sene, iki sene boyunca bu 9 bin lira işçinin eline geçer ve işverene yükü artmazsa bakın, memlekette yapacağınız en güzel hizmet bu olur. Şu anda bütün ekonomistler, herkes sizden maliye politikalarını devreye almanızı istiyor. Yani Hükûmetin, devletin tasarruf yapmasını istiyor. Alın size fırsat, halkın satın alma gücünü arttırın, enflasyon artmasın ve kamu maliyesiyle maliye politikalarıyla tasarruf yapın diyorum.”
