Özellikle sonbahar ve kış aylarında bağışıklık sisteminin zayıflaması, insanların kapalı ve kalabalık ortamlarda daha fazla vakit geçirmesi bu tür hastalıkların yayılmasını kolaylaştırıyor. Sağlık kuruluşlarının verileri de bu dönemde üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı başvuruların ciddi oranda yükseldiğini ortaya koyuyor.

Bu artışla birlikte toplumda alternatif çözüm arayışlarının da hız kazandığı görülüyor. Pek çok kişi, doktora başvurmak yerine geleneksel yöntemlere yönelerek hastalığını evde atlatmayı tercih ediyor. Tavuk suyu, kelle paça, kemik iliği çorbaları; zencefil, limon, bal, tarçın ve çeşitli baharatlarla hazırlanan bitki çayları, özellikle sosyal medyada sıkça önerilen doğal reçeteler arasında yer alıyor. “Doğal olan zararsızdır” düşüncesiyle bu tarifleri bilinçsizce tüketenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Şifa Niyetine Tüketilenler, Risk Kapısına Dönüşebilir
Ancak uzmanlar, bu eğilimin ciddi sağlık risklerini de beraberinde getirebileceği konusunda uyarıyor. Her ne kadar bazı geleneksel besinlerin bağışıklık sistemi üzerinde destekleyici etkileri bulunsa da, bunların tedavi edici yöntemler olarak görülmesinin yanlış olduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle grip ve zatürre gibi hastalıkların bazı vakalarda ağır seyredebildiği, geciken tıbbi müdahalenin hayati sonuçlar doğurabileceği vurgulanıyor.

Doktora Gitmek Yerine Çorba ve Çay: Masum Alışkanlık mı, Gizli Tehlike mi?
Uzmanlara göre üst solunum yolu enfeksiyonları çoğu zaman basit bir soğuk algınlığı gibi başlasa da, doğru şekilde takip edilmediğinde daha ciddi tablolara dönüşebiliyor. Yüksek ateşin uzun sürmesi, nefes darlığı, şiddetli halsizlik, göğüs ağrısı gibi belirtilerin görülmesi halinde mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Buna rağmen birçok kişi, bu belirtileri göz ardı ederek yalnızca evde hazırlanan çorba ve bitki çaylarıyla iyileşmeyi bekliyor.

Doğal Diye Her Tarif Güvenli Değil
Beslenme uzmanları, özellikle kelle paça ve kemik iliği çorbalarının yüksek yağ ve kolesterol içeriğine sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bu tür çorbaların bağışıklık sistemini desteklediğine dair yaygın bir inanış olsa da, kalp-damar hastalığı, hipertansiyon, gut veya yüksek kolesterol problemi olan kişiler için risk oluşturabileceği ifade ediliyor. Aynı şekilde mide ve safra kesesi sorunları olan bireylerde de bu besinlerin tüketimi rahatsızlıkları artırabiliyor.

Sosyal Medyada Yayılıyor, Her Bünyede Aynı Etkiyi Göstermiyor
Bitki çayları konusunda da benzer bir tablo söz konusu. Zencefil, adaçayı, ıhlamur, rezene gibi bitkilerin doğru miktarda ve uygun şekilde tüketildiğinde faydalı olabileceği belirtilirken, aşırı ve bilinçsiz kullanımın zararlı etkiler doğurabileceği ifade ediliyor.

Grip ve Zatürrede Geciken Tedavi Hayati Sonuçlar Doğurabilir
Özellikle hamileler, emziren anneler, kronik hastalığı olanlar ve düzenli ilaç kullanan bireylerin bitki çaylarını mutlaka doktora danışarak tüketmesi gerektiği vurgulanıyor. Bazı bitkilerin kullanılan ilaçlarla etkileşime girebileceği ve beklenmedik yan etkilere yol açabileceği hatırlatılıyor.

Bağışıklığı Güçlendireyim Derken Sağlıktan Olmayın
Sosyal medyada hızla yayılan “doğal tarif” paylaşımları ise uzmanların en çok endişe duyduğu konular arasında yer alıyor. Herhangi bir bilimsel dayanağı olmayan, kişisel deneyimlere dayalı önerilerin, milyonlarca kişiye kısa sürede ulaşabildiğine dikkat çekiliyor. “Birine iyi gelen, herkese iyi gelir” anlayışının son derece yanlış olduğu, her bireyin metabolizmasının ve sağlık durumunun farklı olduğu özellikle vurgulanıyor.
Uzmanlardan Uyarı: Geleneksel Yöntemler Tedavinin Yerini Tutmaz
Enfeksiyon hastalıkları uzmanları, grip ve zatürre gibi hastalıkların mutlaka ciddiye alınması gerektiğini belirtiyor. Grip virüsünün bazı kişilerde hafif seyredebildiği ancak yaşlılar, çocuklar, hamileler ve kronik hastalığı olan bireylerde ağır komplikasyonlara yol açabileceği ifade ediliyor. Zatürrenin ise zamanında tedavi edilmediğinde hastaneye yatış ve hatta yoğun bakım gerektirebilecek ciddi bir enfeksiyon olduğu hatırlatılıyor.
Uzmanlar, geleneksel besinlerin ve sıcak içeceklerin destekleyici olarak tüketilebileceğini ancak bunların asla tedavinin yerine geçmemesi gerektiğini dile getiriyor. Dengeli beslenme, yeterli sıvı alımı, düzenli uyku ve hijyen kurallarına dikkat edilmesinin bağışıklık sistemini güçlendirmede temel unsurlar olduğu belirtiliyor. Bunun yanı sıra grip aşısının özellikle risk grubundaki bireyler için önemli bir koruyucu yöntem olduğu da vurgulanıyor.
Havaların soğumasıyla artan üst solunum yolu hastalıklarına karşı bilinçli hareket edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Doğal yöntemlere yönelirken ölçülü ve temkinli olunması, hastalık belirtileri şiddetlendiğinde veya uzadığında mutlaka bir uzmana başvurulması hayati önem taşıyor. Uzmanlar, kulaktan dolma bilgilerle hareket etmenin yerine bilimsel ve tıbbi yaklaşımların esas alınmasının hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından büyük önem taşıdığını belirterek vatandaşları uyarıyor.

