Ancak beslenme ve davranış bilimleri alanında çalışan uzmanlar, bu alışkanlığın sanıldığından çok daha önemli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, televizyon izlerken farkında olmadan daha fazla yemek yendiğini ve bunun uzun vadede kilo kontrolünü zorlaştıran bir faktör hâline geldiğini ortaya koyuyor.

Ekran Açıkken Doymak Zor: Televizyon Karşısında Yemeğin Görünmeyen Bedeli
Bilim insanlarına göre televizyon karşısında yemek yeme davranışı, “dikkati bölünmüş beslenme” olarak adlandırılan bir durumun en yaygın örneklerinden biri. Bu tür beslenme sırasında kişi, yediği yemeğin miktarına, hızına ve doyma sinyallerine yeterince odaklanamıyor. Bunun temel nedeni ise zihnin büyük ölçüde ekranda olup bitene yönelmesi. Dizi sahneleri, reklamlar, haberler veya filmler, beynin dikkat merkezini meşgul ederek yeme eylemini adeta otomatik bir alışkanlığa dönüştürüyor.

Bir Dizi, Bir Avuç Daha: Televizyonun İştah Üzerindeki Gizli Etkisi
Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan kapsamlı bir araştırma da bu durumu sayısal verilerle destekliyor. Çalışmada, televizyon izlerken atıştıran bireylerin, herhangi bir ekran ya da dikkat dağıtıcı unsur olmadan yemek yiyen kişilere kıyasla ortalama yüzde 25 oranında daha fazla kalori aldığı tespit edildi.

Göz Ekranda, El Pakette: Fazla Kalorinin Sessiz Kaynağı
Bu fark, tek bir öğünde küçük gibi görünse de günler, haftalar ve aylar boyunca tekrarlandığında ciddi bir enerji fazlasına dönüşebiliyor. Uzmanlar, bu durumun özellikle kilo almak istemeyen ya da kilosunu korumaya çalışan bireyler için önemli bir risk oluşturduğunu vurguluyor.

Fark Etmeden Fazlası: Televizyon Karşısında Artan Kalori Tuzağı
Araştırmanın dikkat çekici bir diğer sonucu ise farklı dikkat dağıtıcıların etkilerinin aynı düzeyde olmaması. Örneğin telefonla vakit geçirirken yemek yemenin de dikkati böldüğü bilinse de, yapılan ölçümler televizyonun bu konuda çok daha güçlü bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor.

Ekran Başında Kaybolan Doyma Hissi
Bunun nedenlerinden biri, televizyonun hem görsel hem de işitsel uyaranları aynı anda sunması. Uzun süreli ve pasif izleme, kişinin yeme davranışı üzerindeki kontrolünü daha fazla azaltıyor. Telefon kullanımı ise genellikle daha kısa süreli ve parçalı olduğu için, televizyon kadar belirgin bir kalori artışına yol açmıyor.
Beslenme uzmanları, televizyon karşısında yemek yemenin sadece miktarı değil, yeme hızını da etkilediğini belirtiyor. Dikkati ekrana odaklanan bireyler, lokmaları daha hızlı tüketme eğiliminde oluyor. Oysa beynin tokluk sinyallerini algılaması belirli bir zaman alıyor. Yemek çok hızlı yenildiğinde, kişi aslında yeterince doyduğu hâlde bunu fark edemeden yemeye devam edebiliyor. Bu da gereğinden fazla kalori alınmasına zemin hazırlıyor.
Araştırmalar, bu alışkanlığın çocuklar ve gençler üzerinde de önemli etkileri olabileceğini gösteriyor. Özellikle televizyon izlerken sık sık atıştırmaya alışan çocuklar, ilerleyen yaşlarda bu davranışı sürdürme eğiliminde oluyor. Bu durum, sağlıksız besin tercihlerinin yerleşmesine ve obezite riskinin artmasına katkıda bulunabiliyor. Uzmanlar, ailelerin bu konuda bilinçli davranmasının ve çocuklara ekransız yemek yeme alışkanlığı kazandırmasının büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Televizyon karşısında yapılan atıştırmaların çoğunlukla yüksek kalorili, yağ ve şeker oranı yüksek gıdalardan oluşması da sorunu daha karmaşık hâle getiriyor. Cips, bisküvi, çikolata ve şekerli içecekler gibi ürünler, hem kolay tüketiliyor hem de porsiyon kontrolünü zorlaştırıyor. Ekrana odaklanan kişi, paketin ne kadarını tükettiğini fark etmeden tamamını bitirebiliyor. Bu da günlük kalori alımının beklenenden çok daha üzerine çıkmasına neden olabiliyor.
Uzmanlar, televizyon izlerken yemek yeme alışkanlığının tamamen yasaklanması gerektiğini savunmuyor. Bunun yerine, farkındalık temelli yaklaşımlar öneriliyor. Örneğin, yemek saatlerini mümkün olduğunca ekransız geçirmek, atıştırmalık tüketilecekse porsiyonları önceden belirlemek ve yavaş yemeye özen göstermek bu alışkanlığın olumsuz etkilerini azaltabiliyor. Ayrıca, televizyon izlerken gerçekten aç olunup olunmadığını sorgulamak da önemli bir adım olarak görülüyor.
Araştırmacılar, bu tür çalışmaların günlük hayatta küçük görünen davranışların uzun vadede sağlık üzerinde ne kadar büyük etkiler yaratabileceğini göstermesi açısından değerli olduğunu ifade ediyor. Televizyon karşısında alınan fazladan birkaç yüz kalori, zamanla kilo artışına, metabolik sorunlara ve yaşam kalitesinde düşüşe yol açabiliyor. Bu nedenle, beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek ve daha bilinçli tercihler yapmak, sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor.
Televizyon karşısında atıştırmalıklarla geçirilen sakin akşamlar her ne kadar keyifli görünse de, bilimsel veriler bu alışkanlığın fark edilmeden daha fazla kalori tüketimine neden olabileceğini açıkça ortaya koyuyor. Özellikle televizyonun güçlü dikkat dağıtıcı etkisi, yeme miktarı üzerindeki kontrolü azaltıyor. Uzmanlar, küçük ama etkili değişikliklerle bu riskin azaltılabileceğini ve daha sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmanın mümkün olduğunu hatırlatıyor.

