Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Beyaz Toros Olayı Nedir? Beyaz Toros Neyi Simgeliyor?

Beyaz Toros Olayı Nedir? Beyaz Toros Neyi Simgeliyor? Beyaz Toros,

Beyaz Toros Olayı Nedir? Beyaz Toros Neyi Simgeliyor?

Beyaz Toros, Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihinde, özellikle 1990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni saran faili meçhul siyasal cinayetlerin ve zorla kaybetme vakalarının en acı ve en güçlü simgesidir. Bu araç, sadece bir otomobil değil, on binlerce insanın hayatına mal olan hukuksuzluk, cezasızlık ve devlet içindeki yasadışı yapılanmaların korku iklimini temsil eder.

Beyaz Toros’un Anlamı: Bir Korku Mekanizması

Beyaz renkli Renault Toros marka otomobiller, o dönemde bölgede faaliyet gösterdiği iddia edilen JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) ve benzeri kontrgerilla unsurları tarafından yaygın olarak kullanıldı.

Bu araçların kullanılmasının temel nedenleri;

  1. Halkın Tanıması: Renault Toros, o yıllarda devlet kurumları (polis ve jandarma) tarafından da sıkça kullanılan bir modeldi. Bu, yasadışı eylemleri gerçekleştirenlerin polis aracı süsü vererek hareket etmelerini kolaylaştırdı.
  2. Korku Salma: Bölge halkı için Beyaz Toros, bir ölüm habercisiydi. Bir kişinin bu araca bindirilmesi, onun bir daha geri dönmeme ihtimali anlamına geliyordu. Bu durum, bölgede “ben devletim, kaybederim!” sloganıyla özetlenen bir korku iklimi yarattı.
  3. Cezasızlık: Cinayetlerin çoğu aydınlatılmadı ve yıllar süren davalar, genellikle zaman aşımı ya da delil yetersizliği nedeniyle beraatle sonuçlandı. Bu da Beyaz Toros’un simgelediği hukuksuzluğun bir diğer yüzüydü.

Olaylardan Örnekler: Beyaz Toros’un Gölgesinde Yaşananlar

Beyaz Toros’un adının geçtiği ya da benzer yöntemlerle işlenen kayıp ve cinayet vakaları, Türkiye’nin yakın tarihinin en karanlık sayfalarını oluşturur.

 

1. Behçet Cantürk Cinayeti

Beyaz Toros olaylarıyla ilişkilendirilen en bilinen isimlerden biri, Liceli iş adamı Behçet Cantürk‘tür. 14 Ocak 1994 tarihinde kaçırılan Cantürk ve şoförü, bir gün sonra Sakarya Sapanca’da ölü bulunmuştur. Cinayetlerin, Susurluk Kazası sonrasında açılan soruşturmalarda adı geçen, devlet içindeki illegal yapılar tarafından işlendiği öne sürülmüştür. Bu olay, dönemin yüksek profilli cinayetler zincirinin sadece bir halkasıydı.

2. Avukat Faik Candan’ın Kaybı

Ankara Barosu avukatlarından Faik Candan, 2 Aralık 1994 tarihinde avukatlık bürosundan ayrıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamamıştır. Soruşturmalar sırasında, Candan’ın da diğer faili meçhul cinayetlerde olduğu gibi, polis otosu görüntüsü verilmiş bir Renault Toros marka araca bindirilerek kaçırıldığı iddia edilmiştir. Bu tür kayıplar, Kürt siyasetçileri, iş insanları, aydınlar ve gazeteciler başta olmak üzere geniş bir hedef kitlesini kapsıyordu.

3. Kayıpları Arayan Anneler: Cumartesi İnsanları

1995 yılından bu yana her hafta Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri/İnsanları, Beyaz Toros’un simgelediği dönemin en canlı tanığı ve mağduru olmuştur. Onlar, bu araçlarla alınıp götürülen ve mezarı dahi bilinmeyen binlerce evladın, eşin ve akrabanın akıbetini sormakta, adalet talebinde ısrar etmektedirler.

Yargı Masasındaki Beyaz Toros

Yıllar sonra, ülkenin en karanlık döneminin bu sembolü, önemli soruşturmalarda görevli bir Cumhuriyet Savcısının makam masasında bir maketi bulundurmasıyla yeniden siyasetin ve kamuoyunun gündemine oturdu.

Ana muhalefet liderinin bu duruma sert tepki göstererek, eylemi “tehdit” ve “korku salma” olarak yorumlaması büyük bir siyasi gerginliğe yol açtı. Adalet dağıtması gereken bir kurumun temsilcisinin, cezasızlığı ve hukuk dışı uygulamaları çağrıştıran bir sembolü sergilemesi, hem yargıya olan güveni sarsmış hem de Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşme zorunluluğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Beyaz Toros, bu tartışmalarla birlikte, sadece tarihin bir parçası değil, aynı zamanda ülkenin demokrasi, hukuk ve insan hakları mücadelesinin en kritik sınavlarından birinin de simgesi olmaya devam ediyor.