Son yıllarda hem kayıp eserler hem de tartışmalı restorasyon uygulamaları gündeme gelmişti. Bunların tamamının incelenmesi, sorumlulukların belirlenmesi ve kültürel mirasın nasıl korunduğunun ortaya çıkarılması için Meclis’te bir araştırma önergesi verildi.
Fakat önerge, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Yıllardır “Bu eser nereye kayboldu?”,
“Bu kubbe nasıl böyle oldu?”,
“Bu mozaik niye orijinaline benzemiyor?”,
“Bu kimsenin dikkatini çekmedi mi?” diye sorup duruyoruz.
Zeugma Müzesi’ndeki kayıp eserler hala ortada duruyor mesela.
Binlerce yıl toprak altında beklemiş buluntular… Müzeye teslim edildikten sonra bir bakıyorsun kayıtlarla uyuşmuyor. “Kim kaybetti?”, “Nasıl kayboldu?” soruları havada kalmış. Üstüne üstlük, sorumluluğu genç bir arkeoloğun üzerine yıkmaya çalışanlar oldu. Kayıp parçaların hesabını değil, hesabı soranı hedef alan bir düzen…
O genç arkeolog kızımız, baskıların ve suçlamaların altında ezildi; iddialara göre dayanamadı ve intihar etti.
Ne acı…
Restorasyonlara gelince…
Edirne’de Selimiye’nin kubbesinden tutun, Anadolu’nun dört bir yanındaki tarihi yapılarla ilgili bitmeyen tartışmalar:
“Bu renk nereden çıktı?”,
“Bu doku aslına uygun değil”
“Bu işlem tarihe ihanettir” diyen uzmanlar…
Tam da bu yüzden bir araştırma önergesi verildi zaten.
“Ne oluyor, neden oluyor, kim yapıyor, nasıl yapıyor?”
Bu en temel soruların yanıtını bulmak için.
Ama Meclis’te ne oldu?
AKP ve MHP oylarıyla önerge reddedildi.
Yani denilmiş oldu ki:
“Görmemize gerek yok.”
“Hesap sorulmasına gerek yok.”
“Tartışma büyümesin.”
Sanata gelince…
Zaten yıllardır heykellere “ucube” diyen, sanat eserlerini “put” diye aşağılayan bir siyasi atmosferde nefes alıyoruz. Ülkenin en tepesindekinden ve onun küçük ortağından sanat ve kültür konusunda yukarıdan sallanan bir kılıç var adeta tepemizde.
Böyle bir ortamda “sanatı koruyalım, tarihi konuşalım” demek bile lüks sayılıyor.
Ama bir diğer önemli mesele de şu;
Sanatla, tarihle, mimariyle ilgilenmek için insanların önce karnının doyması gerekir.
Ülkede enflasyon yakayı bırakmamışken, geçim derdi her gün daha da ağırlaşmışken, vatandaşın kültüre, sanata, mimariye kafa yormasını beklemek mümkün mü a dostlar?!
Ve işte geldiğimiz nokta ortada.
Tarih yok oluyor, sanat değersizleştiriliyor, üzerine bir de araştırma yapılması bile istenmiyor.
Ama bizden hala “her şey normal” dememiz bekleniyor.
Oysa biliyoruz ki,
karnı doyan insan önce sanatla ilgilenmeye başlar.
Bu ülkede sanatın sesi kısılıyorsa, kültür tartışılmıyorsa, restorasyonlar ehil olmayan ellerde heba oluyorsa,demek ki sorun sadece uygulamada değil, bu bilim ve akıl dışı uygulamalara göz yuman yöneticilerde.
Ebru ÇANAK: 09.12.2025



YORUMLAR