Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

C 130 Faciası: Yankı Bağcıoğlu: “Hava Lojistik Kapasitesi Yeniden Ele Alınmalı”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen C-130 uçağı ve 20 şehidimizle ilgili açıklama yaptı. Bağcıoğlu, kazanın ardından şeffaf inceleme, ulusal yas ilan edilmemesi ve kamuoyunun tek elden bilgilendirilmesi konularını eleştirirken, hava lojistik filosunun yenilenmesi ve askeri personelin özlük haklarının iyileştirilmesi için acil tedbirler alınması gerektiğini vurguladı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen C-130

C 130 Faciası: Yankı Bağcıoğlu: “Hava Lojistik Kapasitesi Yeniden Ele Alınmalı”

CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türk Hava Kuvvetlerimize ait C-130 nakliye uçağının Azerbaycan–Gürcistan sınırında düşmesi ile ilgili yaptığı yazılı basın açıklamasında; “Türk Hava Kuvvetlerimize ait C-130 nakliye uçağının Azerbaycan–Gürcistan sınırında düşmesi sonucu 20 kahraman evladımızı şehit verdiğimiz bu elim kaza, milletçe derin bir yasa boğulmamıza neden olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerimize başsağlığı diliyorum. Bu trajik olay yalnızca büyük bir acı değildir; aynı zamanda askeri havacılık alanındaki yapısal sorunların tespiti, şeffaf bir inceleme sürecinin işletilmesi ve Türkiye’nin hava lojistik kapasitesinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini acilen ortaya koyan stratejik bir uyarıdır. Kamuoyuna doğru, tek elden ve güvenilir bilgilendirme yapılması, kurumlar arası koordinasyonun güçlendirilmesi ve böylesi acıların bir daha yaşanmaması için gereken bütün tedbirlerin kararlılıkla hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir zorunluluktur.” İfadelerine yer verdi.

Yankı Bağcıoğlu konuya dair yaptığı yazılı açıklama şöyle:

“HAVACILIK TARİHİMİZİN KARA GÜNÜ – 11 KASIM

Türk Hava Kuvvetlerine ait C-130 nakliye uçağının Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşmesi sonucu 20 kahraman askerimizin şehit olması toplumun her kesiminde büyük üzüntüye neden olmuş, askeri havacılığımızın en kara günlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

Toplumu etkileyen bu tarz üzücü olaylar sonrasında dünyada örneklerini sıkça gördüğümüz şekilde, ulusal yas ilan edilmemesi üzüntümüzü daha da arttırmıştır. Geçmiş dönemde yas ilan edilen değişik gelişmeler hatırlanınca, bu olayda ilan edilmemesi kabul edilemez bir durumdur.

Ancak, yas kararı askerlerimizin şehit olduğu önceki olaylarda olduğu gibi bu olayda da resmi olarak ilan edilmese de Türk milleti bu kara günü yüreklerinde yaşamış ve kederli ailelerin acılarını paylaşmıştır.
Bu vesile ile Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz.

Aziz şehitlerimizin kutsal vatan toprağına defin işlemlerinin tamamlanmasını müteakip, acımız çok taze olmasına rağmen bazı hususları ve önerileri gündeme getirmekte fayda olduğunu değerlendiriyoruz.
Millî Savunma Bakanlığının koordinesinde yürütülmesi gereken arama kurtarma çalışmalarına yönelik açıklamaların devletin farklı birimleri tarafından yapılması devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan bir görüntü verilmesine neden olmuştur.

Bu nedenle özellikle TSK’yı doğrudan ilgilendiren olaylarda açıklamaların Millî Savunma Bakanlığı tarafından yapılmasının gerek devlet ciddiyetinin gösterilmesi ve gerekse kamuoyunun tek resmi kanaldan bilgilendirilmesi açısından gerekli olduğu değerlendirilmektedir.

Kamuoyunun bilgilendirilmesinde yaşanan gecikmeler ne yazık ki konu ile ilgisiz kurum ve kişilerin yetersiz ve eksik bilgi ile yorumlarda bulunmasına ve halkımızın yanlış şekilde bilgilendirilmesine de yol açmıştır. Maalesef bu süreç halen devam etmekte özellikle sosyal medyada kazaya ve bıçağın durumuna ilişkin birçok değişik yorum yapılmaktadır.

Ayrıca, şehitlerimizin isimlerinin resmî makamlar tarafından açıklanmadan önce paylaşılması, daha resmî açıklamalar yapılmadan kazanın oluş nedenine ilişkin spekülasyonlar yapılmasının da etkin bir iletişim politikasının uygulanmamasının sonucu olduğu kıymetlendirilmektedir.

Türk Hava Kuvvetleri; uçuş, bakım ve kaza kırım ekipleri ile dünya standartlarında bilgi ve tecrübeye sahiptir. Kaza sonrası Türk Hava Kuvvetleri Kaza Kırım Ekibi, olay yerinde kapsamlı incelemelerine başlamıştır.

Eksik bilgi ile yapılacak spekülasyona varan yorumlar yerine, Kaza Kırım Ekibi inceleme sonuçlarının beklenmesi gereklidir. Beklentimiz, Kaza Kırım İncelemesi Sonuçlarının kamuoyu ile bilgi kirliliğini önleyecek detay ve şeffaflıkta paylaşılmasıdır.

Aziz şehitlerimize ve fedakâr ailelerine şükran ve minnetimizin gösterilmesi, üzerimize düşen yükümlülüklerin yerine getirilmesi, ancak; bu kazanın nedenleri üzerine cesurca ve şeffaflıkla gidilmesi, tekrarlanmaması için ders çıkarılması ve tedbirler alınması şeklinde olabilecektir.

Bu elim hadise son tahlilde nakliye filosu ve hava lojistik kapasitemizin mevcut durumunun ve personele yönelik hususların da yeniden ele alınması gerekliliğini bir kez daha göstermiştir.

Uzun yıllardır envanterde bulunan C-130 uçaklarımız, “Erciyes” aviyonik sistemleri modernizasyonu kapsamında önemli güncellemeler geçirmiş olsa da yapısal yorgunluk ve artan görev yoğunluğu dikkate alındığında; filonun yenilenme sürecinin hızlandırılmasının bir zorunluluk olarak karşımızda durduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Özellikle deprem döneminde yoğun şekilde görev yapan nakliye uçaklarımız, birkaç yıllık uçuş yükünü fedakârca kısa sürede taşımış, yıllık standartlarını katbekat aşmıştır. Bu nedenle, doğal olarak sistemsel ve yapısal yıpranmalar yaşamıştır.

Alınan bu acı ama önemli ders çerçevesinde; savunma bütçesi, artan ihtiyaçlar gözönüne alınarak öncelikli, kritik ve acil olan, aynı zamanda askerlerimizin bekası açısından önemli projelere yönlendirilmeli, harekât ihtiyacı açısından öncelik derecesi düşük projelere – ör. Uçak gemisi – siyasi ve iç kamuoyu odaklı saiklerle kaynak aktarılması yaklaşımına derhal son verilmelidir.

Ayrıca, hiçbir maddi beklenti içinde olmadan fedakârca görevlerini yapan gerek uçuş gerekse bakım personelinin, içinde bulunulan çok ağır ekonomik şartlarda ezilmesini önleyecek, özel sektöre geçişleri azaltacak, nitelikli insan kaynağının idamesini sağlayacak tedbirler de alınmalıdır.

İnsan kaynağımızı koruyacak ve emekli maaşı sistemindeki adaletsizlikleri giderecek düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmelidir. Savunma sanayi gibi kritik alanlarda uzman personelin motivasyonunu artıracak adımlar atılmadığı takdirde, stratejik projelerimiz ve milli hedeflerimiz zarar görecektir.
Bu çerçevede önerilerimiz özetle müteakip maddelerde belirtilmiştir;

​1.​Kaza Kırım İnceleme Raporu; kamuoyu ile paylaşılmalı, TBMM’ne (Milli Savunma Komisyonu) detaylı bilgilendirme yapılmalı, elde edilen bulgular doğrultusunda gerekli kurumsal önlemler şeffaf biçimde alınmalıdır.
2.​Askeri hava aracı test ve sertifikasyonu faaliyetlerini yürütecek, Türkiye Askeri Havacılık Sertifikasyon Otoritesi’nin 25 yıldır bekletilen kurulma süreci tamamlanmalıdır.
​3.​Birçok kez gündeme getirdiğimiz şekilde, savunma proje önceliklendirilmeleri, harekât ihtiyaçları dikkate alınarak tekrar yapılmalı, gerekirse diğer bakanlık veya kurumların aciliyet arz etmeyen bütçe kalemlerinden; acil, kritik, hayati ve personelin bekasını ilgilendiren projelere kaynak aktarımı yapılmalıdır.
4.​Birleşik Krallık’tan tedarik edilecek C 130J uçakları zafiyeti kısmen giderecek olsa da hava lojistik filosunun yenilenmesi amacıyla daha önce gündeme getirdiğimiz gibi, Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapılacak analizler çerçevesinde, ilave A400M, C-390, C-27 tedariki gibi projelere de öncelik verilmelidir.
​5.​Millî Savunma Bakanlığı’na bağlı onarım teşkillerinde son yıllarda arttığına şahit olduğumuz, deneyimli personel kaybının yarattığı riskler gözönüne alınarak teknik kadrolarının güçlendirilmesine öncelik verilmelidir.
​6.​Uçuş ve bakım personelinin özlük hakları, artan görev yüküyle orantılı şekilde iyileştirilmeli, motivasyon ve insan kaynağı sürdürülebilirliği güvence altına alınmalıdır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın en geniş görev sahasına sahip ordularından biridir.
Artık Türkiye’nin güvenlik ve dış politika ölçeği, “mevcut nakliye kapasitesiyle yetinme” dönemini geride bırakmıştır.
Bu acı ve trajik olay, önümüzdeki dönemde hava lojistik gücümüzün tüm veçheleri ile yeniden yapılandırılması adına bir dönüm noktası olarak görülmelidir.