CHP’li Aysu Bankoğlu: Kadın Emeği Kayıt Dışı, Görünmez Ve Güvencesiz!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçe görüşmelerinde konuşan CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, kadın yoksulluğunu, kayıt dışı çalışmayı ve Aile Yılı’nda yaşanan kadın cinayetlerini anlattı.

FAİLLER CEZASIZ, KADINLAR MEZARDA…
Erzurum’da ve Kocaeli Dilovası’nda hayatını kaybeden kadınları hatırlatan CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu şu açıklamalarda bulundu:
Bakanlığın adından kaldırdığınız gibi bütçeden de kadının adını yavaş yavaş silmek istediğinizi görüyoruz. Aile Yılı ise, kadını “anne-eş-bakıcı” rolleriyle olarak evin duvarları arasına hapseden, onu erkeğe bağımlı kılan, cinsiyet eşitsizliğini perdeleyen bir politik söyleme dönüşmüş durumda. Sayın Bakan, biz birilerinin eşi, annesi, kardeşi olmaktan yorulduk. Eylem planlarına doyduk. Sıfır tolerans deyip sözleşmelerin paçavra gibi atılmasından usandık. Geleceğimizi sizin vicdanınıza bırakacak halimiz kalmadı. O yüzden de siz ne derseniz deyin biz İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz. Öncelikle bunu böyle bilin. Daha birkaç gün önce Erzurum’da kadına şiddetten hapse giren kişi çıktıktan sonra Nermin Tirit’i sokak ortasında öldürdü. Failler cezasız, kadınlar mezarda… Algı değişti deyip sözleşmeden çıkacağınıza uygulasaydınız korunabilirdi. Bu ülkede her şey sizin algınıza emanet öyle mi? Demek ki kadınların yaşaması için de sizin algınızı değiştirmemiz gerekiyor.
ERDOĞAN’IN 5 ÇOCUK İSTEDİĞİ GÜN, ÇOCUKLAR İŞ CİNAYETİNDE ÖLDÜ!
Bir kere kadın cinayetlerinin politik olduğunu anlamanız gerekiyor. Kadın aileden ibaret değil. Aile diye diye kadınların can güvenliğini tehlikeye attığınızı anlamanız gerekiyor. Sizin göreviniz şiddeti kınamak ya da ayıplamak değil, şiddeti önlemek. Bir yılda en az 394 kadın cinayeti ve 259 şüpheli kadın ölümü tespit edildi. Bu yıl ise yılın başından Kasım ayına kadar 317, sadece Ekim ayında 27 kadın katledildi. Aile Yılı özelinde altını çizerek soruyorum. Daha geçtiğimiz Cumartesi günü Kocaeli Dilovası’nda 2’si çocuk, 4’ü kadın günlüğü 650 lira kazanabilmek için öldüler. Öyle bir ülkedeyiz ki: Saray’ın başının “Niye en az 4 çocuk olmasın, 5 olmasın” diye buyurduğu gün, Dilovası’nda 4 kadın ve 2 çocuk iş cinayetinde ölüyor. Sayın Bakan, bir parça özeleştiri, biraz utanma duygusu, hiçbir sorumluluğunuz yok mu? Bunlar rakam değil, bunlar insan hayatı, kadınların, çocukların hayatı! İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınların güvenlik zeminini ortadan kaldırdınız. Kadınları korumak yerine, kadını savunmasız bırakan bir hukuk düzeni kurdunuz.
KADINLAR AİLE BİREYİ TARAFINDAN ÖLDÜRÜYORSA AİLE YILI NE İŞE YARIYOR?
Kadınların yüzde 71’i aile bireyleri tarafından öldürülüyor, yüzde 57’si kendi evinde.
Kadınların en çok öldürüldüğü yerin “ev”, en çok yoksullaştığı yerin “aile” olması herhalde tesadüf olmamalı!.. Hal böyleyken, sizin “aileyi koruma” programınız ne işe yarıyor? Kadın evinde öldürülüyor, kayıt dışı çalışıyor, sosyal güvencesi yok; gelip burada “Aile Yılı”nı savunuyorsunuz… Bu tam olarak neyin savunmasıdır, neyin korumasıdır?
KADINLAR ARTIK BAĞIMLI HALE GETİRİLEN HEDEF KİTLE!
Bakın, TÜİK’in son verisine göre, Türkiye’de kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı çalışıyor; 3 milyon 248 bin kadın sosyal güvenceden tamamen yoksun. Bu ülkede her üç kadından biri ya hiç gelir elde etmiyor ya da yoksulluk sınırının altında, erkeklere kıyasla çok daha fazla yoksul, emeği kayıt dışı, çok daha güvencesiz, çok daha görünmez. Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na bakıyoruz; orada da durum aynı. 2012’de 2 milyon 171 bin hane düzenli sosyal yardım alırken 2024’te bu oran yüzde 63 artmış! Bugün her 7 kişiden biri yardıma muhtaç. Sosyal yardımları yüzde 63 artırdı diye övünen bir Bakan olabilir mi? Bu yardımların önemli kısmı kadınlara yöneliyor. Çünkü kadınlar artık sosyal politikanın öznesi değil, bağımlı hale getirilen hedef kitlesi. Kadın kendi emeğiyle ayakta duramasın, devlete ya da eşine muhtaç kalsın diye kurulan bir düzenin içindeyiz. Lafı eğip bükmeye gerek yok. “Aile Yılı” diyerek üstünü kapattığınız şey, kadınların ölümünü, ezilmesini, dışlanmasını meşrulaştıran düzenin adıdır. Kadına kasteden bu ataerkil, cinsiyetçi anlayışı kabul etmiyoruz.
