Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP’li Şeref Arpacı’dan Enflasyon ve Faiz Politikalarına Sert Eleştiri

CHP’li Şeref Arpacı’dan Enflasyon ve Faiz Politikalarına Sert Eleştiri CHP

CHP’li Şeref Arpacı’dan Enflasyon ve Faiz Politikalarına Sert Eleştiri

CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın sunumunda enflasyon ve faiz politikalarını sert bir dille eleştirerek, iktidarın ekonomi yönetiminde “tam bir kafa karışıklığı” yaşandığını söyledi. Arpacı, kredi faizi-enflasyon farkının Türkiye ekonomisini çıkmaza sürüklediğini, yanlış politikaların sanayiciyi bitme noktasına getirdiğini belirtti.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili ve Komisyon Başkanı Mehmet Muş başkanlığında toplandı. Toplantıda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, bankanın faaliyetlerine ilişkin bir sunum yaptı. Sunumun ardından söz alan CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, enflasyon ve faiz politikalarına ilişkin sert eleştirilerde bulundu.

Arpacı, enflasyon konusunda iktidar ve ekonomi yönetiminin birbiriyle çelişen açıklamalar yaptığını belirterek, “Enflasyonla alakalı bu hafta birçok şey var, sizin açıklamalarınız var, Mehmet Şimşek’in açıklamaları var, Nihat Zeybekçi’nin açıklamaları var; tam bir kafa karışıklığı. Mehmet Şimşek diyor ki: ‘Gıda fiyatları, don ve okulların açılması…’ Siz diyorsunuz: ‘Talep devam ediyor. Sıkı para politikasına devam etmemiz lazım’ Nihat Zeybekçi yani AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı, AK PARTİ Ekonomi İşleri Başkanlığı olarak bir açıklamada bulunuyor; enflasyonun sebebini talep yüksekliği değil, arz eksikliği olarak gördüklerini söylüyor. Yani tam bir kafa karışıklığı var” ifadelerini kullandı.

“Yatırım alışkanlıkları tarihsel, talebi faiz dengeler”

Arpacı, Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın “talebin devam ettiği” yönündeki açıklamasını hatırlatarak, Türkiye’deki yatırım ve tasarruf alışkanlıklarının tarihsel bir zemine dayandığını belirtti. CHP’li Arpacı, “Bu talep nasıl oluştu, ilk önce buna bakalım. Yani, şimdi, Türklerin yatırım alışkanlıkları, bugünün trendi değil bu; bahsettiğiniz, altına hücum yani bizim babamızın da dedemizin de yatırım ve tasarruf alışkanlıkları bu şekildeydi. En düşük gelir grubuna sahip olan birine sorun, birazcık parasını arttırsın, ilk altın alır, dolar alır, değil mi? Şimdi, bir İtalyan’ı düşünebiliyor musunuz ‘Dolar yükselecekmiş’ deyip dolar alsın? Bir Alman kuyumcuya gider, altın alır mı? Almaz. Biraz daha fazla para biriktiren, gider, hemen ikinci bir araba alır ‘Araba fiyatları artıyor, değerleniyor; satarım, para kazanırım’ diye. Daha fazla geliri olan, 2’nci, 3’üncü evini almaya gider, daha fazla parası olan da arsa alır. Şimdi, bakın, bu yatırım alışkanlıklarının hiçbiri Avrupa’da yoktur ya da dünyanın başka bir yerinde. İşte bu yatırım alışkanlıklarında dengeleyeceğiniz tek şey de faizdir. Aslında bu talebin patlamasının sebebi, işte nas politikalarıdır, aslında bu kadar basit. Siz bulunduğunuz konum itibarıyla tabii ki bunu dillendiremezsiniz ama biz söyleyelim” dedi.

“Temel problemimiz kredi faizi ile enflasyon arasındaki fark”

Merkez Bankası’nın faiz politikasındaki çelişkilere dikkat çeken Arpacı sözlerine şöyle devam etti:

“Faiz ile enflasyon arasındaki pozisyona bakalım. Politika faizi daha düne kadar 43’tü, 40,5’a düşürdük. Enflasyonda hedefler tutmuyor. İki sene önceki OVP’de 20 hedefimiz vardı, 27’ye çıktı, 30’a geldi; şimdi, yıl sonu beklentimiz 33. Politika faizi 40,5; arada 7,5 puanlık bir fark var. Piyasadaki mevduat 44’lerde, 48 arasında. Peki, kredi faizi ne kadar? Yüzde 50’lerde, yüzde 60’larda. Bugün bir bankaya gidin, kredi başvurusu yapın, 50’den kapıyı açıyorlar, 60’a kadar geliyorlar yani enflasyonun 33 olduğu yerde politika faiziyle 7,5; piyasa faiziyle 15-20 fark var. Şimdi, bu fark neden kaynaklanıyor olabilir? Bence temel problemimiz bu.

“Üç ihtimalin üçü de Türkiye için felaket”

Bununla alakalı ben yaklaşık on beş yirmi gündür insanlara soruyorum: Niçin bu kadar fark var? Birçok insan diyor ki ‘Enflasyon rakamı yanlış’ Çünkü diyor ki ‘33 enflasyon yok.’ Bunu Merkez Bankası da biliyor dolayısıyla faizi yukarıda tutuyor, bir şekilde dengeyi tutmaya çalışıyor. İkinci senaryoda, ikinci tahmin ‘carry trade.’ Diyorlar ki “‘Carry trade’lere verilen sözler var.” Kur bir yerde tutulacak. Faizi düşüremiyorlar, belli bir miktar faiz verilecek dolayısıyla verilen sözlerden dolayı bu kopukluk devam ediyor. Şimdi, bununla ilgili yine Nihat Zeybekçi’nin açıklaması var ‘100 bin dolara 125 bin dolar veriyoruz, buna can dayanmaz’ diyor. Dayanmaz. Dünyada dolara bu kadar faiz veren herhâlde başka bir ülke de yok. Üçüncü senaryo, siyasi operasyonlar yani siyasi operasyonların geleceği beklentisi var daha; işte, mart ayında yediğimiz golü tekrar yemeyelim diye herhâlde bir beklenti var. Dolayısıyla bu 15-20 puanlık fark buralardan kaynaklanıyor olabilir. Şimdi, bu üç senaryonun da ne yazık ki üçü de birbirinden felaket Türkiye için. Niçin söylüyorum? Eğer enflasyon yanlış hesaplanıyor ise, yanlış açıklanıyor ise Türk halkı kandırılıyor demektir. Ya, burada en önemli şey, asgari ücretli ve emeklinin kul hakkına giriliyor. ‘Carry trade’ meselesi… KKM’den çıktık diye seviniyoruz. KKM fakirden zengine servet transferiydi Türkiye’de. ‘Carry trade’ Türkiye’nin servetinin yurt dışına transferi yani biz dişimizden tırnağımızdan artırdığımız dövizimiz, rezervimiz, altınımız, neyimiz varsa yurt dışına servet transfer ediyoruz demek. Aslında bu da bir felaket. Üçüncüsü siyasi operasyonlar. Mahfi Bey’in kulağı çınlasın, o da dedi ki ‘Bizim ekonomi politikamız yok, demek ki politika ekonomimiz var. Yani biz ekonomi politikası yapmıyoruz, siyaset belirliyor bizim kararlarımızı, ekonomi kararlarımızı’ diyor.

“19 Mart darbesinin maliyeti 150 milyar dolar”

19 Mart darbesinin maliyeti 150 milyar dolar, özel sektöre maliyeti 2,1 trilyon, kamuya zararı 3,9 trilyon, Hazineye zararı kur ve faizden dolayı 1,6 trilyon, rezerv kaybı 60 milyar dolar. “Don” diyoruz. Don felaketinin maliyeti ne kadar? Yani 60 milyar dolar böyle harcayabildiğimiz yerde gerçekten ihtiyaçlar için belirlediğimiz, Türkiye’nin ihtiyaçları için sakladığımız rezervleri daha iyi kaynaklar için aktaramaz mıydık?

“Sanayi yol ayrımında, üretim kültürü eriyor”

Sanayici gerçekten bir yol ayrımında. Bir sanayici bugüne kadar biriktirdiği servetini, varlığını yirmi otuz senede buraya kadar getirdi yani bir arsadan ya da ranttan bir senede, iki senede yapmadı ve bakın, üç senedir baş aşağı gidiyor, artık bir yol ayrımında, kapanmak üzere. Sanayi bir kültürdür ve bu geri gelmez. Biz dolar bazında yüzde 50, yüzde 60 pahalıyız rakiplerimizden ve müşteriler gidiyor, bunlar da geri gelmeyecek. Lütfen, bu döviz dönüşüm desteğini… Artık kısa çalışma ödeneği bile istemeye başladı sanayiciler. Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunun farkına varmanızı ve bununla ilgili de önlemlerinizi almanızı rica ediyorum.”