Orhan Sarıbal: 2026 Bütçesi Üretimi Değil Yoksulluğu Büyütüyor
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Tarım ve Orman Bakanlığı ile bağlı kuruluşların 2026 yılı bütçelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tarım bütçesine ilişkin değerlendirmesinde “Bu bütçe üretimi büyütmüyor, çöküşü derinleştiriyor. Çiftçiyi de tarımı da göz göre göre kör kuyunun dibine itiyor” diyen Sarıbal, “Bütçede tarımsal destekleme için ayrılan ödenek 167,6 milyar TL, faiz ödemeleri için ayrılması beklenen pay ise 2 trilyon 741,7 milyar TL. Hükümetin önceliği bütçe kalemlerinden açıkça okunuyor. 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nde toplam bütçe giderleri 18 trilyon 928,8 milyar TL olarak belirlendi. 2006 yılında bütçenin yüzde 2,7’sini oluşturan tarımsal destekleme ödemeleri, zamanla sürekli bir düşüş göstererek 2026 bütçe teklifinde yüzde 0,9’a gerilemesi beklenmekte. Faiz ödemeleri ise bütçenin yüzde 14,5’ini oluşturmakta. Bu durumda tarıma yapılan desteğin yaklaşık 16,4 katının finans kapitalinin kasasına aktarılacak. Bu bütçe kabul edilemez. Bu bütçe krize hizmet ediyor, ülkeyi topyekun çöküşe sürüklüyor. Bu bütçe ithalat baronlarının bütçesi, çöküşe devam kararnamesidir. Tarımın payı erirken, çiftçi topraktan koparken, üretici ve halk borç altında ezilirken hala büyüme masalları anlatan bir iktidarın ülkeye vaat edebileceği tek şey daha fazla yoksulluk olur” diye konuştu.
ARTIŞ ORANI YÜZDE 5,7’DE KALDI
Tarım destekleme bütçesinin kağıt üzerinde artırılmış görünse de, gerçekleşme tahminleriyle kıyaslandığında artışın sınırlı kaldığını söyleyen Sarıbal, üstelik yıllardır uygulanan alan bazlı desteklerin ve pek çok ürünü kapsayan fark ödemelerinin bütçeden tamamen çıkarıldığını vurguladı. 2026 yılı tarımsal destekleme bütçesinin, 2025 yılının başlangıç ödeneğine göre yüzde 24,2 artışla 167,6 milyar TL olarak belirlendiğini belirten Sarıbal, “Ancak 2025 yılı için gerçekleşmesi öngörülen 158 milyar 550 TL’lik destek miktarıyla karşılaştırıldığında, artış oranı yalnızca yüzde 5,7 düzeyinde kalıyor. Bu bütçenin yaklaşık yüzde 54,2’si bitkisel üretim desteklerine, yüzde 21,8’i ise hayvancılık desteklerine yönlendirilecek. 2025 yılında gerçekleşme tahmini 32,2 milyar TL olan Alan Bazlı Destek Ödemeleri için 2026 yılı bütçesine ödenek öngörülmedi. Böylelikle fiyatları fahiş düzeyde artan mazot ve gübre destekleri tarihe karıştı. Buna göre fındıkta 16 yıllık alan bazlı destek sona erdi, mazot ve gübre desteği tarihe karıştı. Böylece fındık tamamen ihracatçı şirketlerin insafına bırakıldı. Önceki yıllarda 17 farklı ürün için uygulanan fark ödemesi (prim) desteği, destekleme kararnamesinde yer almasına rağmen 2026 Yılı Programı’nda bu kalem için herhangi bir ödenek öngörülmedi” dedi.
ÜRETİCİYE EN KRİTİK KALEMLERDE DARBE
Arz açığı olan ürünlerde zorunlu olduğu belirtilen fark ödemesi desteğinin bütçeden çıkarılıp telafi edici ödemelerin kaldırıldığını kaydeden Sarıbal, “Hayvancılığın kriz yılı 2025’te destek payı düşerken, bitkisel desteklerde yeni modele geçildi. Tarımsal desteklerin yüzde 30’unu oluşturan fark ödemesi kaldırıldı. Yıllara göre değişmekle birlikte toplam desteklerin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan fark ödemesi (prim) kaleminin bütçeden çıkarılması, özellikle maliyet baskısı altındaki üretici için büyük kayıp. 2026 yılı tarımsal destekleme bütçesinde Çay Budama Tazminatı hariç telafi edici ödemeler için ödenek ayrılmadı. Bu durum, doğal afetler ve piyasa dalgalanmaları karşısında üreticinin korunması için kullanılan en temel araçlardan birinin devre dışı bırakılması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Milletvekili Sarıbal, yeni destekleme modelinde bitkisel üretim desteklerinin Temel, Planlı Üretim ve Üretimi Geliştirme Desteği olmak üzere üç ana başlıkta toplandığını, 2026 yılı tarımsal destek bütçesinde, bitkisel üretime yönelik ödemelerin 90 milyar 889 milyon liraya ulaşacağı ve bunun da toplam desteğin yüzde 54,2’si olacağını söyledi. 2024 yılında 21,3 milyar TL olarak gerçekleşen hayvancılık desteklerinin 2025’te yüzde 31’lik artışla 28 milyar TL olduğunu ifade eden Sarıbal, sözlerini şöyle sürdürdü: “2026 yılı için yine yüzde 31 artış öngörülüyor ve bütçenin 36,6 milyar TL’ye liraya ulaşması bekleniyor. Hayvancılık desteklerinin toplam tarımsal destekler içindeki payı 2024’te yüzde 23,3 düzeyindeyken, 2025’te yeni destekleme modelinin devreye girmesiyle yüzde 17,6’ya geriledi. 2026 yılı için bu oranın yüzde 21,8 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülüyor. 2025 yılında 244 TL olan dekar başına temel destek 2026 yılı için yüzde 27 artırılarak 310 TL olarak belirlenmiştir. Bu rakam yıllık yüzde 34 olan Tarımsal girdi fiyat endeksinden ve yıllık yüzde 33,3 olan Tüketici fiyat endeksinden oldukça düşük kalmaktadır. Zirai don olaylarından etkilenen ve ürünlerinde yüzde 20’nin üzerinde hasar tespit edilen çiftçilere destekleme ödemesi yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce yaptığı açıklamada, bu kapsama giren 420 bin üretici olduğunu ve bu üreticilere yaklaşık 23,5 milyar lira destek ödemesi yapılacağını ifade etmişti.”
İKTİDARIN ÇİFTÇİYE 1 TRİLYON 372 MİLYAR TL BORCU VAR
AKP’nin 23 yıllık tarım bilançosunu “ağır bir çöküş tablosu” olarak niteleyen Sarıbal, “2002’de tarımın ekonomideki payı yüzde 10,2’ydi, bugün yüzde 5,8’e düştü. Tarımda çalışan nüfus yüzde 35’ten yüzde 14,8’e geriledi. 2026 Yılı Programı’na göre tarım istihdamı bir yılda yüzde 15’ten yüzde 14,1’e düştü. Tarım geçim kapısı olmaktan çıktı. 2002’de 266 milyon dekar olan ekili-dikili alan bugün 240 milyon dekara geriledi. ÇKS’ye kayıtlı çiftçi sayısı 2,8 milyondan 2,2 milyona düştü” dedi. Tarım Kanunu’na göre desteklerin GSYH’nin en az yüzde 1’i olması gerektiğini hatırlatan Sarıbal, hükümetin yıllardır yasayı uygulamadığını söyledi, “Desteklerin GSYH’ye oranı 2024’te yüzde 0,21’e kadar düştü. Tarımsal desteklerin tarımsal katma değere oranı yüzde 3,5; olması gereken en az yüzde 25. Verilmesi gereken destekleme ödemesi 772 bin 570 ve ayrılan ödenek 168 milyar TL olduğundan hükümet 2026 yılında 604 bin 570 milyar TL borçlu kalacak. Öte yandan bitkisel üretim desteklerinde 2025 yılı için belirlenen temel destek dekar başına 244 lirayken 2026 yılı için yüzde 27 artırılarak 310 TL olarak belirlendi. Oysa 2025 yılında 158,6 milyar TL olan toplam destekleme ödemesi 2026 yılı bütçesinde 167,6 milyar TL’ye yükseltilmiş olup, artış oranı sadece yüzde 5,7’dir. Bu nedenle iktidarın çiftçilere 2007–2024 dönemi için toplam 1 trilyon 372 milyar TL borcu olduğunu belirtti. 2026’da verilmesi gereken destek 772 milyar TL. Ayrılan sadece 168 milyar TL. Arada 604 milyar TL’lik bir açık var. Bu açık çiftçinin cebinden gidiyor. Çiftçinin bankalara olan borcu 1 trilyon 110 milyar TL’yi buldu. Tarım üretimi düştü, çiftçi borçlandı, milyonlarca hektar tarım alanı boş kaldı. Bu bütçe tarımı ayağa kaldırmaz; bu bütçe çöküşü finanse eder.”
SON 20 YILDA GIDA FİYATLARI 38 KAT ARTTI
Milletvekili Orhan Sarıbal, tarım sektörünün son 20 yılda Türkiye ekonomisinin gerisinde bırakıldığını, gıda fiyatlarındaki artışın ise yoksul halkı sağlıklı beslenme hakkından kopardığını söyledi. AKP’nin tarım politikaları üretimi değil dışa bağımlılığı büyüttüğünü belirtirken, “Türkiye tarım ülkesi olmaktan çıkarıldı; halk en temel gıdaya dahi erişemez hale getirildi. 2002–2024 arasında reel GSYH büyümesi yüzde 5,4, tarımın reel büyümesi ise sadece yüzde 3,0 oldu. TÜİK’in 2024 verilerine göre GSYH yüzde 3,2 artarken tarım sektörü yüzde 3,9 büyüdü; ancak 2025’in ilk yarısında tarımsal hasıla yüzde 3 küçüldü. Bu durum tarımın sistematik biçimde ihmal edildiğinin en net göstergesi. Türkiye gıda enflasyonunda Avrupa’nın zirvesinde. Ekim 2025’te ortalama enflasyon yüzde 32,9, gıda enflasyonu yüzde 34,9. TÜİK’e göre 2003’ten bu yana, genel fiyatlar 28,6 kat, gıda fiyatları 43,1 kat arttı. Aynı dönemde Avrupa Birliği’nde enflasyon yüzde 2,6, gıda enflasyonu ise yüzde 3,5 seviyesindeydi. Gıda fiyatlarını artıran dört temel neden tarım girdilerinin fahiş artması, dış ticaret dengesizlikleri ve yanlış ithalat–ihracat politikaları, bazı ürünlerin iç pazara sunulmadan doğrudan ihracata yönlendirilmesi, tedarik zincirindeki çoklu aracı yapısı. Bu koşullar altında dar gelirlinin sağlıklı besine erişimi lüks hale geldi. Kırmızı et ve süt fiyatları öyle arttı ki yurttaş Et ve Süt Kurumu önünde sabahın köründe kuyruklara giriyor. Üstelik, hükümetin 13,2 milyar doları canlı hayvan ve ithal et için harcamasına rağmen sorun çözülemedi. Kırmızı et üretimi 2022 seviyesinin altında. Süt ve et üretimi nüfus artış hızının çok gerisinde. Sonuç ortada: Tarım çöküyor, halk yoksullaşıyor” ifadelerini kullandı.

