Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Özgür Özel: “İmamoğlu hakkındaki iddianame tamamlanırsa AK toroslar çetesinden kurtulacağız”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı adayı tutuklu Ekrem

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı adayı tutuklu Ekrem İmamoğlu hakkındaki iddianamenin ekim ayında tamamlanması halinde, “AK toroslar çetesinden kurtulmuş olacaklarını” belirterek, “Çünkü onlar iddianameyi yazacak, artık hakim olacak ve mahkemenin savcısı olacak. O konuyla ilgili de çeşitli hazırlıklardan, özel atamalardan, özel olarak düşebileceği bir mahkemeden bahsediyorlar. Ben de onunla ilgili bir hazırlık yapıyorum, o mahkemeye düşerse bu hakim, bu hakim, bu hakim, noterden bir tespit yaptırıp, o gün bu kağıdı açabilirim. ‘O kadar mahkeme, imkan varken hangi mahkemeye ve kime düşürdüler’ diye bir noter zarfı kapatabilirim, günü gelince açabilirim. Buna niyetliyim. Bu şüphelerimiz gitgide kuvvetleniyor” dedi.

Özgür Özel, tv100 televizyonu canlı yayınında soruları yanıtladı.

CHP’nin 47 yıl sonra birinci parti olduğunu, millete, “Bu seçimi biz kazandık ama kaybedeni yok. Kimse CHP’ye oy verdiği için pişman olmayacak, vermeyenleri pişman edeceğiz keşke ben de oy verseydim diye” dediğini belirten Özel, o günden sonra belediye başkanlarına da “Lütfen milleti kucaklayın, kimseyi ayırmayın” dediğini aktardı.

CHP Genel Başkanı Özel, şöyle konuştu:

“Ben iki şeyden çok gurur duyuyorum 31 Mart ile ilgili. Bir tanesi, o gece yaptığımız konuşmada dedik ki; ‘herkes bu konuşmadan sonra korna çalmadan, gürültü yapmadan, hele de silah ve havai fişek atmadan gitsin sessizce yatsın. Yarın sabah yereldeki iktidarımızın ilk günü. Lütfen Süleyman Seba gibi olun’. Biz çok seçim kaybettik. Bizim köydeki camımızın önünde sabaha kadar davul çaldı kazananlar. ‘Siz çalmayın’ dedim. Sabaha kadar konvoy yaptılar, ‘yapmayın, uyuyan çocukları, hastaları düşünün’ dedik. İkincisi ise örgüte dahil bir şey. Biz yıllarca sandık görevliliği yaptık. Maalesef bizim partiden hep seçim akşamları sandık görevlilerine şöyle bir mesaj gider; ‘kötü haberler alıyorsunuz, bilerek yapıyorlar, moralinizi bozmayın, sandıkları terk etmeyin, son ıslak izmalı tutanakları teslim edene kadar yerinizden ayrılmayın’. Bu standart bir mesaj bizde. 31 Mart seçimleri öncesinde biz değişimleri yaptık. Öyle bir noktaya gelmişiz ki, hızla gidiyor ve gittiğim her yerde özellikle son 10 günde oy vermeyeceğim diyenler de vermeye başladı. Büyük bir moral var. Bir SMS hazırlattım ve ben deyince atsınlar dedim. Sandıkların açılmasına 10 dakika kala mesajı atmalarını söyledim. Mesaj şu; ‘birazdan Türkiye’nin dört bir yanından çok güzel haberler alacaksınız. Sakın erken sevinerek kutlamalara gitmek için sandıkları terk etmeyin. Son ıslak imzalı tutanakları teslim edene kadar görevinizin başında durun’.  Psikolojik üstünlük, özgüven, kazanmak böyle bir şey. Sandıklar açılırken, sandık görevlisine ‘birazdan güzel haberler alacaksın’ diyorsan o güzel haber gelir zaten.

“‘Siz, adil davranırsanız, doğru davranırsanız biz de ona göre davranacağız’ diye söyledik”

Böyle bir atmosferde biz bütün partilere el uzattık. Erdoğan’a da el uzattık. Erdoğan’a gittiğimde ‘Hasta tutuklu ve hükümlüler var. Cumhurbaşkanı yetkisinde olanlar var’ dedim onu yaptı. Gezi davasındaki arkadaşlarımızı söyledim. Bunun üstüne, emeklilerin yaşadıkları büyük zorlukları, asgari ücretteki sıkıntıları, çiftçilerin yaşadıkları sıkıntıları söyleyip, ‘bunlar için birlikte çalışalım’ dedim. Bu konularda siyaset üstü davranabiliriz. ‘Biz ana muhalefet partisiyiz, geleceğin iktidar partisiyiz ama Türkiye’nin partisiyiz’ dedim. Bu sınırlar içinde bir konuşmamız oldu. Sonra o bize geldi. Geldiğinde de bir Cumhurbaşkanı nasıl karşılanırsa öyle karşıladık, nasıl uğurlanırsa öyle uğurladık. Bir tek şartım vardı; ‘Siz tarafsız olmanız gereken bir makamdasınız. Siz, adil davranırsanız, doğru davranırsanız biz de ona göre davranacağız’ diye söyledik.

Akın Gürlek, 9 Ekim’de göreve başladı, 30 Ekim’de Ahmet Özer’i görevden alıp kayyum atadı. Ardından Beşiktaş ve adım adım 19 Mart darbesine gittik. Şu anda 18 elediye başkanımız, yüzlerce bürokratımız, gencecik çocuklar, babası itirafçı olmuyor diye 26 yaşında Mustafa’m tutuklu. Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar ilk gittiklerinde 28 kişilik koğuşa 40’ıncı olarak yollandılar, nöbetleşe yerde yattılar. Böyle bir zulüm var. Bana bunu İstanbul İl Başkanlığı önünde sordular. İnşallah o sorunun sorulduğu yeri saklayacağız. Dediler ki; ‘normalleşme bitti mi’. ‘Bitti çünkü savaş ilan ettiler’ dedim. Savaş ilan edilen biri nasıl savunacaksa kendisini, ülkesini, partimi öyle savunacağım’ dedim.

“Ben Meclis Başkanı’nı üç kez aradım. Bir adım yaptıklarından geri durmadılar”

Meclis Başkanı’nın makamına saygım çok, kendisiyle iyi bir diyaloğumuz var. Bu süreçte defalarca Meclis Başkanı’nı aradım. İstanbul İl Başkanlığı’mıza 5 bin polisle girdiler. Halen daha İstanbul İl Başkanlığı’mızın adresinin adres değişikliklerini yapmayıp, polis zoruyla oraya kayyum meraklıları gelip gidiyorlar. Benim milletvekillerime 1 karış mesafeden gaz sıkıldı. Ben Meclis Başkanı’nı üç kez aradım. Bir adım yaptıklarından geri durmadılar. Bu kadar kötülüğün olduğu yerde bize bunları yaşatan yürütmenin, açılış konuşmasını yaptığı yerde CHP olmaz. Milletvekilleri ertesi gün meclis çalışmaları başladığında en net şekilde çalışacak. Sonraki bütün faaliyetler devam edecek.

“15,5 milyon insanın seçtiği cumhurbaşkanı adayını Silivri’de 12 metrrekarelik hücrede tutuyor”

Biz, Cumhurbaşkanı’nın konuştuğu yerde, onun bize anlattığı hikayeyi dinlemeyeceğiz. Çünkü 47 yıl muhalefette kalan bir partiye yapmadığını bırakmamışsın, o parti birinci parti olmuş, gelmiş senin elini sıkmış, yeni bir kredi açmış demokrasiye, ‘Türkiye’nin menfaatinde birlikte olalım, kavgayı bırakalım’ demiş, sen ona bunu yapıyorsun. 15,5 milyon insanın seçtiği cumhurbaşkanı adayını Silivri’de 12 metrrekarelik hücrede tutuyor. Erdoğan da zamanında suçlandı ve yargılandı. Bizde daha iddianame yok ama onda onlarca dava vardı ve yargılanıyordu. Bir gün kapısına polis gitti mi Erdoğan’ın? Gitmedi. Emine Hanım kapıyı açıp da ‘Tayyip Bey seni almaya geldiler’ dedi mi? Kalacağı cezaevi özel hazırlandı, yanında yatacak kişi bile özel hazırlandı. Gitti ve kendisi övünerek ‘30 bin kişi benim ziyaretime geldi’ diyor. Orada bir şiir albümü çıkarttı. Ekrem İmmaoğlu için daha iddiananme yok, yargılanma yok, olsa bile ceza yok, istinaf yok, yargı yok, kesinleşme yok yani hukuken suçlu değil, ama İBB’deki foroğraflarını indiriyorlar. Metro’da sesi varmış, sesini durduruyorlar. Şu anda kendisine yapılmayan zulmü, arkadaşımıza, bir sonraki cumhurbaşkanına yapıyor. Bunları yapan kişinin konuşma yaptığı yerde bulunmayacağız. 6 ay oldu. Milletin vicdanında bu mesele siyasi bir mesele olarak algılandı.”

“Suçumuz ne? Tayyip Erdoğan’ı yenme suçu”

CHP Genel Başkanı Özel, “Bahçeli’nin bu konuda bir hassasiyeti var. İddianamenin bir an önce yazılmasını istiyor. Oradaki durum ne sizce?” sorusu üzerine, şunları söyledi:

“Eylül ayında Aziz İhsan Aktaş iddianamesi, ekim ayında da İBB iddianamesi bitecek demişlerdi. Eylül bitti ama iddianame gelmedi. Bu da bir endişe yaratıyor. Ümit ediyorum, ekim ayı içinde iddianame çıkmalı. Sayın Bahçeli’nin iddianame konusundaki ifadeleri çok kıymetli. İstanbul İl Başkanlığı binası davalık, binada görev yapan il başkanı davalık, il kongremiz mahkemelik, kedimiz vardı o da veterinerlik. Biber gazını yiyince onu da götürmüşler. Çok korkmuş, hastalanmış. Bu kadar kötülük olur mu? Bir yandan cumhurbaşkanı adayımıza, belediye başkanlarımıza ve ailelerine saldırı, CHP’nin il binasına, il kongresine, il başkanına saldırı… Suçumuz ne? Tayyip Erdoğan’ı yenme suçu.”

Özgür Özel, belediyelerle ilgili geçen sene yaptırdıkları memnuniyet anketinde, Vahap Seçer, Zeydan Karalar, Ekrem İmamoğlu, Manisa, Denizli, Ankara belediyelerinde yüzde 60’a yakın memnuniyet oranlarınının çıktığını, Mansur Yavaş’ın en başarılı belediye başkanı olduğunu belirterek, “Herhalde şöyle bakıyorlar; Ekrem’den kurtulduk, risk kimde? Alalım Zeydan’ı içeri atalım. Ben vallahi Vahap Seçer için tedirgin oldum çünkü kim başarılıysa onu biçmeye çalışıyorlar” dedi.

Özel, “İddianame ekim ayında gelirse ne bekleyeceğiz?” sorusunu şöyle cevapladı:

“Biz bu ‘ak toroslar’ çetesinden kurtulmuş olacağız. Çünkü onlar iddianameyi yazacaklar ve artık hakim olacak ve mahkemenin savcısı olacak. O konuyla ilgili de çeşitli hazırlıklardan, özel atamalardan, özel olarak düşebileceği bir mahkemeden bahsediyorlar. Ben de onunla ilgili bir hazırlık yapıyorum, o mahkemeye düşerse bu hakim, bu hakim, bu hakim, noterden bir tespit yaptırıp, o gün bu kağıdı açabilirim. ‘O kadar mahkeme, imkan varken hangi mahkemeye ve kime düşürdüler’ diye bir noter zarfı kapatabilirim, günü gelince açabilirim. Buna niyetliyim. Bu şüphelerimiz gitgide kuvvetleniyor, bir mahkemeye denk getirme, kendi emanet bıraktığı birine denk getirme, orada gördürme…” diye konuştu.

“Bizim, Ekrem Başkan ile ortak bakış açımız şu; önce Allah’a, sonra millete emanetiz”

“Fatih Altaylı, başınıza bir şey gelebilir diye korkuyor. Hakkınızda fezlekeler de var. Sizin bir kaygınız var mı?” sorusuna Özel, şunları söyledi:

“Önünüzdeki kitapta ‘Millete Emanet’ yazıyor. Bizim, Ekrem Başkan ile ortak bakış açımız şu; önce Allah’a, sonra millete emanetiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, millet bir karar verdi mi, onun önünde hiçbir set durmaz. Bu milletin zihninde iktidarı değiştirme fikri olgunlaşmış. Ekrem Başkanı da diğer arkadaşları da içeri atsalar, bize ‘korumayı artırın’ diye tehditler yapsalar da başa gelen çekilir. Biz bu işlerden korksak, hiç bu işlere girmezdik. Bizim pozisyonumuz, 100 yıl sonra Atatürk’ün partisini iktidar yapma pozisyonu. Bunun için saldırı, tehdit altındayız.”