Zafer Partisi Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aslan Yaman açıklanan asgari ücrete dair basın açıklamasında bulundu. Yaman, “Ücretli olarak çalışanların % 60’ından fazlasını oluşturan asgari ücretlilerin 2022 yılında alacağı ücretle ilgili olarak yapılan % 50 artışı ve asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını olumlu ancak yetersiz buluyoruz. Yapılan düzenlemeye göre çalışanın eline 4.253 TL geçecek olmakla birlikte DEİK’in tüm çabalarına rağmen, mutfaktaki enflasyonun % 60’ları bulduğu şartlarda çalışanlar 2021 yılı başındaki refah seviyesinden çok uzakta kalmıştır. Ayrıca, bu ücretin 45 gün sonra çalışanın eline geçeceğini dikkate alırsak ülkemizdeki enflasyonun temel nedeni olan kurlardaki sürekli ve yüksek düzeyli artışın ücretlerin ödeneceği zamana kadar artmaya devam edeceği ve belirlenen ücreti ciddi oranda aşındıracağı da açıktır.” dedi.
Saray Köşeye Sıkıştı
Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını değerlendiren Yaman, “Diğer yandan çalışanlardan alınmamasına karar verilen gelir vergisi zayiatının 90 milyar Türk Lirasını bulacağı ve 2022 yılı bütçesi hazırlanırken vergi olarak bütçeye konulan miktarın tek kişinin anlık kararıyla ortadan kaldırılmasının yaratacağı etkinin de dikkate alınması gerektiği ortadadır. Bu nedenle asgari ücretin vergi dışı kalacağının önceden öngörülmesi ve saray rejiminin köşeye sıkıştığı anda topluma şirin görünmek için değil vatandaşlarımızın her bir ferdinin iktisadi refahtan alacağı payı artırmayı hedefleyerek bir plan dahilinde yapılması gerekirdi. “ diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“ Hayat pahalılığının gerçek nedeni olan kur büyümeleri esas alınmak suretiyle 1 Ocak 2021 tarihinde 365 Dolara denk gelen ücrete eşit hatta bir miktar refah sağlayacak bir ücret belirlenmesi gerekirdi. Mevcut duruma göre bırakın refah sağlayacak artışı asgari ücretli 1 Ocak 2021 tarihinde aldığı ücretten 91 Dolar daha az ücret almaya mahkûm edilmiş olacaktır. Bu durumda asgari ücretin 1 Ocak 2022 itibarıyla 400 Amerikan Dolarına denk gelecek bir miktar olması doğru ve yerinde bir düzenleme olurdu.
Hükümetin, her zaman olduğu gibi, basiret ve beceriksizliğini toplumun bir kesimini mahkum ederek sorumluluktan kurtulma çabası içine girdiği açıktır. Her türlü kararı alırken kimseye danışma ihtiyacı duymayan tek adama dayalı saray rejiminin ülkeyi getirdiği, savaş dönemlerinde görülebilecek, açlık ve kıtlık seviyesi tek adamın eseridir.”