Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etti. DSP Genel Başkanı Aksakal’a; Genel Sekreter Müzeyyen Okur, Parlamento ve Hükümetle İlişkilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Hasan Erçelebi ve Örgüt Kurulu Başkan Yardımcısı Ejder Onursal eşlik etti. Gelecek Partisi’nden Genel Başkan Yardımcıları Doğan Demir, Ayhan Sefer Üstün ve Nedim Yamalı, Parti Yönetim Kurulu Üyesi Burçak Başbuğ Erkan görüşmeye katıldı.
Toplantı sonrası, Aksakal ve Davutoğlu basın açıklaması gerçekleştirdi.
Aksakal açıklamasında;
“Bugün Türk siyasi hayatında yeni yer almış olan ve seçimlere katılma yeterliliğini de elde etmiş olan Gelecek Partisi’ni ziyaret ettik. Bu ziyaretlerimizi öteden beri sürdürüyoruz, yaklaşık iki yıldır diğer siyasi partilere de gerek çalışmalarımız konusunda gerekse güncel olaylar karşısındaki tavır ve davranışlarımızın neler olacağı konusunda fikir alışverişi yapıyoruz. Tabi ki siyasi partilerin birbiriyle diyaloğu demokrasilerin en önemli etkinliklerinin başında gelmektedir.
Dün çalışan gazeteciler günüydü. Tüm gazeteci arkadaşlarımızın o gününü kutladık. Burada sizin evinizde ve rahmetli Bülent Ecevit’ten bahsetmenizden dolayı bir hususu da paylaşarak yeniden kutlamak isterim. Bildiğiniz gibi, 10 Ocak çalışan gazeteciler günü Bülent Ecevit’in 1961 yılında Çalışma Bakanıyken gazeteciler için çıkarmış olduğu 212 sayılı yasanın sonrasında ve onun yıldönümü olarak kutlanmaktadır. Bülent Ecevit de bir gazeteciydi ve siyasi hayatı boyunca hiçbir gazeteciyle de mahkemelik olmamış, dava açmamış bir devlet adamıydı. Biz de onun geleneklerini sürdüren siyasetçiler olarak, onun koltuğunda oturma şerefine nail olmuş bir genel başkan olarak aynı duygularla gazeteci arkadaşlarımızın gününü tekrar kutluyorum.
Ülkemiz hakikaten, buna belki de Osmanlı dönemini de katabiliriz. Hiç tarihinde yaşamadığı bir bunalım dönemini yaşamaktadır. Özellikle ekonomi alanında büyük bir buhran yaşıyoruz. Geçtiğimiz yılın son aylarında özellikle kur dalgalanmalarında, bunu bilmeden ya da bilinçsiz şeklinde gelişmiş olaylar olarak değerlendirirsek hadisenin önemini çok küçültmüş oluruz diye düşünüyorum. Dünyadaki gerek ekonomik sıkıntıların varoluşu nedenleri ve gerekse hepimizin yaşadığı pandemi sürecinin yarattığı olumsuzlukları belki de ekonomik boyutuyla iyi yönetememeden kaynaklanan bir sıkıntıyı maalesef yaşadık. Türkiye çok uzun süredir üretimden uzaklaşmıştı. Özellikle tarımsal üretimden Avrupa Birliği’nin baskıları sebebiyle tarımsal üretimden uzaklaştırılmıştı. Bugün artık onların yarattığı olumsuz sonuçları birebir hissederek yaşamak durumunda kaldık. Bundan acilen dönülmesi konusunda da telkin ve tavsiyelerimizi, önerilerimizi değişik araçlarla, hükümete, kamuoyuna aktarıyoruz. Faiz, üretemeyen toplumların mutlak suretle karşı karşıya kalacağı en önemli argümanların başında geliyor ve bundan kaçış yok. Bunu inançlarımızın bazı değerleriyle tarif etmek ya da tanımlamaya kalkmak ve onlarla önlem almaya kalkmak olayın ciddiyetini biraz daha hafifletir. Ve bu gerçeği görmüş olmalıdır ki hükümet, bildiğiniz gibi kur garantili mevduat açıklamasıyla ve bunun yanında üretim ekonomisi adını verdikleri ve tabi o konuda ne olduğunu da çok net görebilmiş değiliz ama kur garantili TL mevduatı sistemini ortaya koyarak örtülü bir faiz artış uygulaması getirmiştir. Bizi kaygılandıran tarafı da şudur; ekonominin gerçeklerinden uzaklaşarak bir çözüm bulunamayacağı gibi ekonomiyle ilgisi olmayan bazı din adamlarını ortaya atıp bunu dini argümanlarla anlatmaya çalışmak, bu faiz artışını “bu faiz değildir, bu bir tazminattır” gibi saçma sapan görüşlerle insanların dikkatini başka yerlere çekmeye çalışmak sorunu çözme iradesindeki zafiyet olarak gördüğümü belirtmek isterim. Dolayısıyla ekonominin, üretim ekonomisi anlamında gerçekleşeceği yönünde Demokratik Sol Parti’nin zaten programında var olan hükümler bunlardır. Üretim köyden ve köylüden başlar. Öncelikli olarak tarımsal üretimi ve tarımsal sanayiyi geliştirmek durumundayız ki, diğer sanayi sektörlerine katkımız, katma değer artışını sağlayacak ortamları yaratma imkanımız olsun. Hükümetin mutlak suretle karma ekonomi sistemine geçiş yapacak yasal düzenlemeleri vakit geçirmeden yapmasının önemli olduğunu vurgulamak isterim. Tabi parlamentonun da burada ağırlığını oluşturacak yapısı maalesef 2017 Anayasa Referandumuyla birlikte ortadan kalkmış durumda. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında bir yönetimle yeri geldiğinde meclisin dahi bertaraf edilip dar bir kadroyla ya da Sayın Cumhurbaşkanı’nın tek başına aldığı kararlarla bazı konular yürütülmeye çalışılıyor. Bu da bir yere geliyor tıkanıyor tabi ki. Önümüzdeki süreçte mutlak suretle bunu aşacak düzenlemelerinde yapılması gerektiğini de belirtmek isterim. Bugün burada Gelecek Partisi’ni ziyaretimizde Sayın Davutoğlu’nun bize güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmaları konusundaki sunumları, bilgi aktarmaları oldukça faydalı olmuştur. Mutlaka parlamentonun güçlendirilmesi, o duvarda yazan “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir.” gerçeğini yaşayarak devletin yönetilmesi gerektiğine inanıyoruz. Burada çok güzel ağırlandık, bizi karşılayan ve ziyaretimizde eşlik eden değerli yöneticilere de çok teşekkür ediyorum. Çalışmalarında üstün başarılar diliyorum. Umarım kalkınan güçlü bir Türkiye’nin önümüzdeki süreçte elbirliğiyle yaratılması konusunda Demokratik Sol Parti olarak da elimizden gelen her türlü katkıyı vereceğimizi burada sizlerin huzurunda belirtmek isterim.” ifadelerini kullandı.