Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş : Ekonomi biliminin bizim duygusal sözlerimizle yönetilemeyeceğini gördük. Bu yöntemle ekonomi yönetmeye kalkmak bizim için felaket olur. Neden olur? Ülkeyi koca bir survivor oyunu gibi yönetiyorlar. Ayakta kalanlar devam etsin, bu turu kaybettik yeni tura bakacağız gibi bir mantık var…
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş RS (Radio Sputnik) FM’de ekonomi gündemine ilişkin değerlendirmeler yaptı. Seyir Hali programında Ali Çağatay’ın sorularını cevaplandıran BTP lideri enflasyon konusunda açıklamalarda bulundu.“Türkiye’nin hiper enflasyona doğru ilerlediğini görüyoruz. 90’larda yaşanan hiper enflasyon ortamında ülkenin üretimde ne kadar zorlandığını, vatandaşın tüketim kabiliyetlerini ortaya koymakta ne kadar zorlandığını biliyoruz. Bugün de buna yakın vahim bir tabloyu yaşıyoruz.” diyen Hüseyin Baş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz sebep enflasyon sonuç tezini değerlendirdi.“Faizlerin düşürüldüğü ortamda enflasyonun rekor düzeyde yükseldiğini gözlemliyoruz.” diyen Hüseyin Baş, “Faizi düşürerek dövizi yükselttik, ihracata dayalı ekonomi yapacağız dendi, önce bir Çin modeli dendi, sonra Türkiye ekonomi modeli dendi vs. ama biz günün sonunda Ocak ayında cari açığın da zirve yaptığını gördük. Tarihin en büyük aylık cari açıklarından biri verdik.”
Ekonomi duygusal sözlerle yönetilemez”
Programda, “Ekonomi biliminin bizim duygusal sözlerimizle yönetilemeyeceğini gördük.” İfadelerini kullanan Hüseyin Baş, “Bu yöntemle ekonomi yönetmeye kalkmak bizim için felaket olur. Neden olur? Ülkeyi koca bir survivor oyunu gibi yönetiyorlar. Ayakta kalanlar devam etsin, bu turu kaybettik yeni tura bakacağız gibi bir mantık var ama işin esası şu, sizin yüklediğiniz her yeni enflasyon, borç, döviz yükselişi aslında daha sonraki nesillerin, daha sonraki yöneticilerin yeni bir sorunla karşılaşması demek. Resmi rakamların doğru olduğunu baz alsak bile yüzde 48’lik enflasyon gelecek ay yüzde 1 olup biz rahatlamıyoruz. Bir de burada şöyle bir aldatmaca var, ÜFE yüzde 90’nın üzerinde. Dünyada hiçbir ekonomi yoktur ki üretici fiyat endeksi tüketici fiyat endeksinin üzerinde olsun. Bu zaten mantıksal olarak mümkün değil. Benim ürettiğim malı zararına satmam gerekiyor ki TÜFE ÜFE’nin altında olsun. Hangi üretici zararına iş yapar. Dolayısıyla ÜFE dediğimiz enflasyonun üzerinde bir enflasyon olduğundan eminiz. Yüzde 48 diye açıklanan rakamın da doğru olmadığı aşikar bir durum.”
“Türkiye bize pahalı Bulgar’a ucuz”
Türkiye’de problemin insanların çalıştıklarının, ürettiklerinin karşılığını alamaması olduğunu ifade eden BTP lideri şunları söyledi, “Temel problem tüketicinin tüketim kabiliyetinin düşmesidir. Enflasyonla mücadelenin en temel yöntemlerinden biri, biz ürünlerin fiyatlarını aşağıya çekemiyorsak bireyin alım gücünü yükseltebiliriz. Böylece bireyin fiyat artışları karşısında cebinin yanmasının önüne geçebiliriz. Enflasyonla mücadele tek bir yöntemle olacak diye bir durum da söz konusu değil. Biz burada bütün çalışan kesimimizin gelir düzeyini arttırarak aslında bir mücadele yapmamız lazım. Almanya’dan bir gurbetçi geliyor, Bulgar Edirne’ye geliyor , ‘Ne kadar ucuz’ diyor. Neden? Çünkü parası var. O’na pahalılık diye bir şey yok ama bize sıra gelince pahalı çünkü bizim paramız yok. Öncelikle bizim para sahibi olmamız lazım. Enflasyonla birileri kaybediyor ama birileri de kazanıyor. Haksız bir şekilde gelir transferi yapılıyor. Bu geliri adil bir biçimde paylaştırmak zorundayız. Bu da hükümetlerin işi. Öyle marketlere baskın yaparak enflasyonla mücadele edilmez. Marketlere 2,5 milyar lira fahiş fiyat cezası kestiniz. Bu marketler bu parayı vatandaştan aldı dolayısıyla zarar eden vatandaş. O zaman bu parayı neden vatandaşa dağıtmıyorsunuz da kendiniz alıyorsunuz! Bu bir paradoks. Bu paradoksun daha ötesi de şu, sen bu 2,5 milyar lirayı bu marketlerden tahsil ettin, markette bu parayı çıkarmaya çalışacak ve kimden çıkaracak? Yine fiyatlara yansıtacak. Dolayısıyla bugün devlet kendiliğinden bir enflasyon üretiyor.”
“Enflasyon en acımasız vergi biçimidir”
Programda, “Enflasyon vatandaşın sırtına yüklenmiş en acımasız vergi biçimidir.” diyen Baş, “Türkiye’deki enflasyonun sebebi maliyetlerdir, vergilerdir. Bu dolaylı vergiler bizim vatandaşımızın ve esnafımızın sırtında öyle bir yük ki bunlar devlete de bir fayda sağlamıyor, hükümetin de kârına değil. Bu vergiler enflasyon oluşturuyor, oluşan enflasyon dövize yansıyor, dövizdeki artış sizin bütçenizdeki 100 milyar lirayı 50 milyar liraya düşürüyor. Dolayısıyla bunun bir kârı da yok size. Başka bir bakış açısı koymak lazım. Vatandaşa para verelim, alım gücünü yükseltelim. Bugün siz nas var diyerek karşı çıkıyorsunuz ama uyguladığınız faiz de bugün birçok ülkede olmayan yükseklikte bir faiz. Devlet bankalarından vatandaşa faizsiz krediler verin o zaman. Niye vermiyorsunuz? Vatandaşı, üreticiyi desteklemek ve bunları faiz sarmalından kurtararak desteklemek lazım. Faiz konusunda nas var tamam ama ben oğluma kredi ile gemicik aldım diyen ben değilim. Faizsiz bir sistem kurarsınız tamam ama böyle bir sistemin içinde nas var deyip ondan sonra da yüzde 14’te faiz bırakıyorsanız bu da samimiyetten uzak bir tavırdır. Sonra faizde nas vardı da Türkiye’nin en büyük medya şirketini 750 milyon dolara devlet bankasından kredilendiren ben değilim ki. Faiz haram tamam da 750 milyon dolar vatandaşın parasını iç etmek helal mi? Bu para geri bile ödenmedi!” dedi.
Kur korumalı mevduat sistemi hakkında çarpıcı ifadeler
Kur korumalı mevduat sistemi konuna da değinen BTP lideri Baş, Diyanet’e sordukları bu sistemden kazanılan para haramı mı helal mi şeklindeki soruya, ‘soru istismara açık olduğu için cevap vermiyoruz’ şeklinde cevap geldiğini ifade eden Hüseyin Baş, “Siz vatandaşımızı din, diyanet şu bu adı altında kandırıyorsunuz. Ülkemizde dindar vatandaşlarımız rahatlıkla dinini yaşayabiliyor zaten. Senin helal dediğin kur korumalı mevduat sistemi benim cebimdeki parayı çalma sistemi. Bunu hukuki açıdan değerlendirirseniz, başkası yapsa suç dersiniz. Dini açıdan değerlendirirseniz o da yasaktır, Ekonomik bakımdan bugün yalancı bir bahar yarın hepimiz borç altındayız. İnsani olarak baksanız yine yasak. Dolayısıyla senin faize haram haram diyerek getirip ortaya koyduğun sistem benim kalbime hançer gibi bir sistem. Bize o veya bu manipülasyonla yönetilen ekonominin altında ezilmeyeceğiz. Türkiye’de gerçekliklerle örtüşen bir modele anlayışa ihtiyacımız var. Biz bu modele, Milli Ekonomi Modeli’ne sahibiz.” dedi.