Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Bülent Eryılmaz

Seçim Bitti, Kartlar Dağılıyor, işi bilen işe gitmiyor !!!

Ebette gazeteciler, belirsizliklere işaret edip “Kimin eli kimin cebinde belli değil” derken bunları kasıtlı söylemiyorlar. Çünkü siyaset alanındaki gelişmeler birçok yönüyle son derece karmaşık. Siyasetin aktörü olan siyasetçiler, gerçekte hedefe koydukları rakipleriyle doğrudan karşı karşıya gelmek için kendilerini henüz yeterince güçlü görmediklerinden “Karından konuşarak” asıl hedefi değil yancıları ve yandaşları hedefe koyarak, işine öyle geldiğinde “Ben onu kastetmedim”, “Söylediklerim bağlamından koparılıyor”… diyecek biçimde düzenleyerek asıl amaçlarını gizlemeyi tercih etmektedirler.

Bilinenlerin başında; AKP başta olmak üzere Cumhur İttifakının ağır hezimet denecek düzeyde ağır bir yenilgiye uğraması ve CHP’nin yarım asra yakın bir zamandan sonra siyasi yelpazede birinci parti düzeyine yükseltirken Erdoğan’ın tek adam yönetimini de “topal ördek” durumuna düşürmüş olması vardır. Tek adam rejiminin ekonomi, iç ve dış politika, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, yerel yönetim hizmetleri gibi başlıca alanlarda çözümsüzlüğünün de ifadesi olarak oluşan bu tablo siyasette kartların yeniden dağılması gerekliliği gerçeğini de siyasi gündemin üst sıralarına yükseltmiştir.

31 Mart seçimindeki halk tokadından en büyük payı alan Erdoğan ve AKP’si, seçimden hemen sonra başlattığı “Bu hezimetin sorumlusu kim?” sorusunun yanıtı etrafında parti ve sarayda “hasar” tespiti yapıp “enkazı” kaldırmaya girişmiştir. Erdoğan’a dokunmadan ama MHP’den kurtulmanın da bir yolunu bulup partiyi yeniden toparlamanın öyle kolay olmayacağı bir mecraya girmiş bulunmaktadır. AKP içindeki kliklerden Saray’daki danışmanlara kadar her kafadan bir ses çıkmasına izin verilmiş görünmektedir. Tabii eleştirileri, suçlamaları Erdoğan’a kadar uzatmamak şartıyla!

Bu yüzden de ihtiyacı olan zamanı kazanmak için Erdoğan, CHP’nin “Siyasetin normalleştirilmesi” çağrılarına “yumuşama” diyerek sarılmıştır!

Bahçeli, ise daha seçim sürecinin sonlarına doğru Erdoğan’a “Bizi bırakma. Sen bizim kurtarıcı liderimizsin” mealindeki çağrısıyla başlayan siyaseti dizayn etme girişimine seçimden sonra Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ı savunma adına AKP, CHP, İYİP, DEM Parti… ve benzeri üzerinden gelen her girişime müdahale ederek hem CHP’nin “normalleşme” girişimlerine cepheden karşı durarak “yumuşama”yı “yumuşaklık”, “normalleşme”yi de “sözde yumuşaklaşma” olarak ilan ederek siyasi ortamı dizayn etmeyi esas alan bir pozisyon edinmiştir.

Seçimden birinci parti olarak çıkan CHP ise bu başarısından aldığı öz güvenle siyasi ortamı “normalleştirme”nin aktif tarafı olarak girimlerini yoğunlaştırdı. Genel Başkan Özgür Özel Erdoğan ve Bahçeli’yle görüşüp gündeme müdahalede öne geçti.

Bütün bu gelişmeler içinde Erdoğan ihtiyaç duyduğu zamana oynarken Özel ile Bahçeli ve MHP’si beklenenden de çabuk bir biçimde karşı karşıya geldi. Geçtiğimiz salı günü Bahçeli partisinin Meclis grubunda Özgür Özel’i Kobanê davası üstünden “terör iş birlikçisi” ilan eden “4 soru” sordu. Bahçeli’den birkaç saat sonra da Özgür Özel CHP grup toplantısında doğrudan MHP ve Bahçeli’ye değilse de onun iki yardımcısına Sinan Ateş cinayetinin azmettiricileri oldukları anlamına gelecek “4 soru” sordu. Böylece Özel, bu 4 soru ile Bahçeli’nin “4 soru”suna yanıt verdi. Böylece Özel, MHP ile “normalleşme” köprüsünü atma anlamında bir adım atmış oldu! 25.05.2024/11.45

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER