Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Bülent Eryılmaz

İtibardan Tasarruf Olmazın Çıkış Noktası…

Dünya tarihinin bugüne kadarki en görkemli davetini İran Şahı Rıza Pehlevi verdi.

“Şahların 2.500’nci yıldönümü” nedeniyle 12 Ekim 1971’de başladı ve 3 gün 3 gece masal gibi yaşandı.

Ören yeri olarak turistlerin ziyaret ettiği antik kent Persepolis yeniden inşa edildi.

Bölgeye dev çadırlar, otağlar kuruldu, golf sahası yapıldı, su kanalları açıldı.

Davetlilerin sabah kahvaltıları ile öğlen ve akşam yemekleri için dev bir çadır kuruldu.

Ziyafet işini dönemin dünyanın en ünlü lokantası Maxim’s de Paris üstlendi.

Ağırlanma konsepti olarak Fransa Kralı 1. François’in 1520 yılında İngiltere Kralı 8. Henry’i ağırlamasından ilham alındı, o düzenin devasa olanı gerçekleştirildi.

Maxim’s patronu yanında en ünlü 40 aşçısı, hepsi yabancı dil bilen 120 şef garsonu ve 250 garson ile komiden oluşan ufak bir ordu gibi sadece önemli konuklara hizmet için İran’a geldi.

Ziyafetlerde 3 ton sığır, kuzu ve domuz eti, 1,5 ton kuş eti ile 20 ton erzak kullanıldı.

Farklı ekmekler, kruvasanlar, bagetler ve çeşitli hamurlu mamülleri taze sunmak için 2 tane dev fırın inşa edildi.

Yıllanmış ve hepsi marka olan 20 bin şişe viski ile 50 bin şişe şarap ve şampanya tüketildi.

Asırlık konyaklar, vodkalar, cinler, likörler su gibi içildi.

Bütün yemek takımları Fransız Limoges porselenleri ile kadehler Bacarrat kristalleriydi.

Fransa’dan satın alınarak iki kargo uçağıyla getirildi.

Peyzaj düzenlemesi çerçevesinde Fransa’dan 15 bin tane serpilmiş 20 bin ağaç fidanı getirilip dikildi.

Masal bölgesi yaratmak için dünyanın farklı ülkelerinden hepsi ötücü 50 bin civarında kuş getirilip salındı..

Şiraz Havalimanı ile Persepolis arasına yeni otoban yapıldı.

Alman Mercedes ağırlıklı olarak 600 yeni makam limuzin oto satın alındı. İngiliz, Fransız, Amerikan firmalarından 2 bin civarında lüks son model otolar alındı.

Korumalar ve tüm görevliler için 10 bin civarında araç kiralandı.

Şah Pehlevi 6-7 yıl süren bütün bu hazırlıkların yöneticisi olarak çok sevdiği ve yakınında tuttuğu bir arkadaşını görevlendirdi.

Bir aksilik çıkması halinde sorumlusunun başına kendi tabancasıyla mermiyi sıkacağını da açıkça söyledi.

*****************

İran Şahı Pehlevi dünyanın tanık olmadığı, masalların bile yetersiz kalabileceği görülmemiş bir şölen yaşatıyordu.

Bütün çadır ve otağların pencerelerini saf ipek kumaşlar örtüyordu. Tam 37 kilometre uzunluğunda saf ipek kumaş kullanıldı.

Resmi geçitler için 1700 kişilik özel eğitimli asker birliği kuruldu. Her biri Pers İmparatorluğu üniformalarıyla meydana çıktı.

Tören ve resmi geçit için 2.000 at ve deve seçilerek eğitildi.

Dünyanın gördüğü en muhteşem ve akıllara durgunluk veren törene Şah Rıza Pehlevi başında 5 kiloluk som altın olan tacıyla çıktı.

Gala gecesinde konukların tümüne ağzı açık mücevher kutusu tutularak gecenin anısı olarak kutudan beğendikleri birer mücevher almaları istendi.

Kutu içinde safir, yakut, zümrüt, pırlanta, elmas taşlı yüzükler vardı.

Yeryüzünde böyle bir davet o güne kadar hiç yaşanmamıştı ve çok iddialı yazıyorum bundan sonra yaşanması da olası değildir.

Bu davete mollalar “Şeytan Şenliği” adını taktılar.

Rüyalarda bile görülemeyecek 3 gün ve 3 gecenin maliyeti acaba neydi?

Şah Pehlevi davet için kesenin ağzını açtıklarını ve itibardan tasarruf etmeyeceklerini söylemişti.

Bu konuda net bilgi ve masraf listesi yok, zaten olması da imkansız.

600 milyon Dolar’dan başlayan tahminler 1 milyar Dolar’ı aşıyor.

Şah Pehlevi bu davet ve törende kendisini Şehinşah (Yeryüzündeki kralların kralı) eşi Farah Diba’yı ise Şahbanu (En büyük kraliçe) ilan etti.

Gala gecesinde duygusal ağırlıklı konuşarak bütün önemli konuklarına özetle “..İran ile olan iyi ilişkilerinizi daha da geliştiriniz” derken mevcut küresel ilişkilerinin bozulmaması temennisiyle yoğun alkışlar altında kadehini kaldırdı.

Muhteşem bir final sahnesi görüntüsüydü.

O sırada şef garsonlar Hazar denizden toplanmış havyarların doldurduğu bıldırcın yumurtalarını altın kaplama maşalarla servis ediyorlardı.

*****************

Dünyanın yaşadığı bu en görkemli davette kimler vardı?

O akşam yemeğinde dünya kralları, kraliçeler, devlet başkanları, sultanlar, prensler, veliahtlar, liderler, başbakanlar bulunuyordu.

Tam 70 dünya ülkesinden 600 seçkin konuk biraraya geldi.

ABD Başkanı Nixon, Vietnam savaşı nedeniyle gelemedi ama yardımcısını gönderdi.

İngiltere Kraliçesi Elizabeth katılacaktı ama Şah Rıza Pehlevi’nin karısını orada “En büyük kraliçe” ilan edeceğinin istihbaratını alınca son anda vazgeçti ve kendisin temsilen Edinburg Dükü ve eşini gönderdi.

Türkiye Cumhuriyeti’ni Cumhurbaşkanımız Cevdet Sunay temsil etti.

Japon imparatoru kardeşini gönderdi.

Monaco Prensi ailece oradaydı.

Arap ülkelerinin kralları, prensleri, veliahtları tam kadro oradaydı.

Filipinlerin ünlü diktatörü Marcos ve karısı oradaydı.

Yunanistan’ın eski kralı Konstantin bile oradaydı.

*******************

İran Şahı Pehlevi kendisini dünyanın en güçlü insanı ve ülkesini kendi malı olarak görüyordu.

Aradan bir süre geçti.

Tarih 16 Ocak 1979.

İran Şahı Pehlevi eşi, çocukları ve yakınlarının bulunduğu toplam 20 kişilik bir grup yanında birkaç parça valizle özel uçakla Tahran’dan havalandı.

İstikamet sığınacakları Amerika idi.

Ama olmadı. Birlikte çalıştıkları, sırdaşı, akıl hocası, en güvendiği insanlardan olan ABD’nin efsane Dışişleri Bakanı Kissinger ABD’ye alamayacaklarını bildirdi.

Pehlevi yüksek tahsilini tamamladığı İsviçre’ye sığınmayı umuyordu. Buradaki bankalarda milyar Dolar’ları vardı ama İsviçre’de kapıyı kapattı.

Başkent Paris, Farah Diba’nın ikinci kenti, Pehlevi’nin de çok sık gittiği şehirdi. Fransız bankalarında da hatırı sayılır servet yatıyordu ama Fransa’da kapıları kapattı.

İngiltere, Fransa ve bütün Avrupa ülkeleri üzgün olduklarını peşpeşe açıklamaya başladılar.

Türkiye tamamen sessiz kaldı, bu konuda tavrını resmen açıklamadı. Aslında iyi ilişkilerin sürdüğü bir komşumuzdu?

Türkiye’nin böyle duyarsız kalması yakışmadı. Belli ki ABD’nin tutumuna, tavrına bakılmıştı.

Şah ve ailesini kimse istemiyordu.

Adeta sokakta kalmışlardı.

Samimi görüştüğü ve İran’daki davetine ailesiyle birlikte katılan Monaco Prensi bile Şah ailesini kabul edemeyeceğini açıkladı.

Bahama Adaları ABD Başkanı’nın ricası üzerine 3 aylığına misafir edebileceğini açıkladı ancak süre dolmadan kapı dışarı ettiler.

Şah ve ailesi Meksika’ya sığındılar, orada da kalamadılar.

Sonunda Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın eşi prenses Cihan’a ağlayarak telefon açıp yalvaran Farah Diba’nın ricası üzerine Mısır’ın başkenti Kahire’de ufak bir saraya yerleştiler ve memleket hasretiyle soslanan hüzünlü günleri başladı.

****************

Ülkesini yıllarca soyan kralların kralı Şehinşah Rıza Pehlevi Mısır’da hayata gözlerini yumdu.

Fırtınalı hayatı 59 yaşında pankreas kanseri nedeniyle son buldu.

Kızı Leyla kokain kullanırdı. Bir gece fazla dozda aldı ve bir daha gözlerini açamadı.

Esmer güzeli Leyla 31 yaşında yaşama veda etti.

Oğlu Ali Rıza film artisti gibi yakışıklıydı.

Bunalıma girdi ve kafasına silahını dayayıp tetiğe bastı.

Yaşı sadece 45 idi.

Şah’ın dünyanın en güçlü şirketlerinden 207 tanesinde ortaklığı vardı.

Neredeyse dünyanın bütün ülkelerinde değişik isimler ve şifrelerle parası vardı ama tek kuruşu işe yaramadı. (Türkiye’de parası yoktu. Günümüzde olsaydı büyük olasılıkla kendi bankası, mahallesi, adası falan olabilirdi)

Fantastik filmler genelde hüzünle ve dramatik şekilde noktalanır.

Sanki fıtratı böyledir bu dünyanın.

Ben naçizane anımsatmak istedim.

Anlamlı bir tarih olan 27 Mayıs’ın yıldönümünde ve Türkiye için tarihin en önemli referandumu sayılabilecek 28 Mayıs 2023’ün arefesinde dostlarla bu yazımı paylaşmak istedim.

Hiç kimse şu fani dünyada böbürlenmesin.

Kim olursa olsun. Herkes yolcu kardeşim.

Özellikle zalimlerin, diktatörlerin, egosu şişik dangalakların sonu daha da trajik oluyor.

Hiç kimse gücüne, iktidarına, bilmem nesine güvenmesin.

Adamın kıçından donunu bile alırlar, bakakalırsın.

Bu satırlarımı da kim nasıl isterse, meşrebine göre okuyup yorumlasın.

Herkese aydınlık yarınlar.

09 Haziran 2024

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER