DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ “İnsan onuruna yaraşır bir yaşam talep ediyoruz”dedi. Konfederasyonlar, asgari ücretin acilen artırılması, en düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyinde olmasını istedi
DİSK, Türk-İş ve Hak-İş, çalışma koşulları ve işçilerin aldığı ücretlerin yetersizliğine yönelik Türk-İş Genel Merkezi’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantı sonunda DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, üç işçi konfederasyonunun üzerinde uzlaştığı 10 maddelik listeyi kamuoyuyla paylaştı ve iktidara seslendi.
İlk sözü Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay aldı. Mevcut asgari ücret ile 1 hafta geçinmenin bile neredeyse imkansız olduğunu vurgulayan Atalay, şunları söyledi:
“TÜİK’İN RAKAMLARINI GERÇEKÇİ BULMUYORUZ”
“10 bin ile 17 bin ile 1 ayı bırakın 1 hafta geçinme şansınız yok. Tablo ortada. Marketlerdeki fiyatlar ortada. Biz işçiler, emekliler, işsizler olarak dayanma gücümüz kalmadı. TÜİK’in açıkladığı rakamları hiçbirimiz gerçekçi bulmuyoruz, piyasalarla örtüşmüyor. Yüzde 20’lik bir kesim refah içinde yaşıyor, bedeli yüzde 80’lik kesim ödüyor. Enflasyonun ne zaman kontrol altına alınacağını beklerken belediyelerde ve özel sektörde sendikalı olduğu için işten atmalar, iş kazaları devam ediyor.
Önceden özel sektör öncüydü. patronların kazandığı kârlar ortada, 10 yıllık işçilerine 30 bin tl maaşı çok görüyor. Bunlar bizi köle zannediyor. Biz yan yana sık sık gelmiyoruz ama üçümüzün de emekçi meselesinde sık sık bir araya gelme mecburiyetyimiz var. Anayasaya işçinin, çalışma şartlarının ihtiyacı var.”
Daha sonra sözü Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan aldı ve şöyle konuştu:
“Biz rekabet ediyoruz ama temel sorunlarda bir araya gelme mecburiyetimiz var. Belli konularda birleşmiş olmamız çok kıymetli. Makro ekonomi göstergelerine bakarsak olumlu bir seyir var. Üretim çarkları devam ediyor. Özel sektörde pek çok şirket üç vardiya çalışıyor. İşsizlik azalıyor. Peki emek hareketinin tablosu ne? Büyümeye rağmen emekçilerin milli gelirden aldığı pay azalıyor. Türkiye bu gidişi hak etmiyor. Ücretlilerin aldığı pay azalıyor, burada bir yanlışlık var.”
Konuşmasının büyük kısmında CHP’li ve Dem Partili belediyeleri eleştiren Arslan, “Maalesef en kolay iş, işten çıkarmalar. Muhalefet partilerindeki belediyelerden işten çıkarmalara son vermelerini istiyoruz. Refahın adil dağılımını gerçekleştirmek için yapılacak ilk iş sendikal örgütlenme önündeki engellerin kaldırılmasıdır” dedi.
“MEVCUT TABLONUN SORUMLUSU İKTDAR”
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise mevcut tablonun, ülkeyi yöneten siyasi iktidarın siyasal ve sınıfsal tercihlerinin sonucu olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
“Hepimizin yarattığı değer bu ülkede yaşayan 85 milyon rahatça yaşamasına yeter. Yeter ki kaynaklar adil dağıtılsın, gelir ve vergi dağılımı adaletli olsun. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakkı olmaz. İşçi sınıfı başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerin seçimden seçime değil hayatın her alanında söz hakkına sahip olduğu bir ülkede bu sorunu çözebiliriz.
‘İNSAN ONURUNA YAKIŞIR ZAM İSTİYORUZ’
Emekten yana bütün siyasi partileri omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz ve insan onuruna yakışan bir zam istiyoruz. Mevcut ortamda emeklilerin alım gücü her gün azalmakta. İnsan onuruna yaraşan bir yaşam için hükümetten taleplerimizi tekrarlıyoruz.”
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun okuduğu metinde yer alan konfederasyonların ortak talepleri ve önerileri özetle şöyle:
1- Vergide adalet: Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut sistem ücretleri mağdur ediyor. Vergi sistemi yeniden yapılandırılmalı. Bu sistem adil değildir. Hayat pahalılığının dar ve sabit gelirli kesimleri daha da zorladığı bu şartlarda sürdürülebilir de değildir. Çalışanlar üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır.
2- Enflasyonla mücadele: İşçi, memur ve emekli maaşları TÜİK’in hesaplamalarına göre arttırılıyor. Açıklanan enflasyonla yaşanan enflasyon arasında büyük bir fark var. Ücretleri enflasyonunun temel nedeni olarak gören yaklaşım terk edilmeli, bilimin ışığında enflasyonla mücadele edilerek fiyat artışlarının önüne geçilmesi sağlanmalıdır. Çalışan kesimin yoksullaşması pahasına bir ekonomi politikası sürdürülmemelidir.
3- Asgari ücret: Acilen artırılmalıdır. Çalışanların neredeyse yarısı asgari ücret seviyesinde ücret almaktadır. Ülkedeki yüksek enflasyon sebebi sermayenin bitmek bilmeyen kâr hırsıdır, dar gelirli işçiler değildir. Enflasyonu düşürmek için işçilerden fedakârlık beklenemez. İşçiler enflasyonun sebebi değil mağdurudur. Açlık sınırı altında kalan asgari ücrete Temmuz ayından geçerli olmak üzere zam yapılması gerekmektedir.
4 – Kamuda ücret dengesizliğine son verilmelidir. Kamuda ücret farkı had safhada. Buradaki ücret dengesizliği sona erdirilmelidir.
5 – Emekiler: En düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesinde olmalı. Milyonlarca emekli, asgari ücretin çok altında aylık alıyor. En düşük emekli aylığının hazine desteği ile 10 bin lira olması bu durumun vahametini göstermektedir. Emekli aylıkları hesaplanırken büyüme tümüyle hesaba katılmalıdır.
6 – Sendikal örgütlenmenin önündeki hakların kaldırılması: Sendika üyesi olan işçilerin topluca işten çıkarılmasının önüne geçilmelidir. Toplu sözleşmeden faydalanma oranı giderek düşmekte ve özel sektörde bu oran yüzde 5’e kadar düşmektedir. Sendikal nedenler ve farklı gerekçelerle işten çıkarmalar ve baskılar son bulmalıdır.
7 – 696 KHK’nin kapsamı dışındaki taşeron işçiler derhal kadroya alınmalıdır. Bu işçilerin sürekli kadroya geçirilmesi ve kamuda taşeron işçi statüsüne son verilmelidir.
8 – Tasarruf tedbirleri gerekçesiyle çalışanların hakları aşındırılmasın. Tasarruf adı altında işçinin emeğinin karşılığı olarak hak ettiği ücretten kesintiye gidilmesi ve sosyal haklarının azaltılması kabul edilemez.
9 – İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları: İnsan onuruna yakışan bir çalışma için mesleki hastalıkları azaltan ve çalışma şartlarını iyileştiren bir sistem yaratılmalıdır. Bunun için kamusal bir işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı yaratmak için bütünlüklü bir sistem gerekmektedir.
10 – Çalışma hayatında ayrımcılık son bulmalıdır.
DİSK, TÜRK–İŞ ve HAK–İŞ’in imzaladığı ortak metin, “İşçi sınıfının önündeki bu engellere ve işçilerin yaşadığı bu sorunlara karşı üç işçi konfederasyonu olarak bizlerin ortak tutum alması ve geçmişte olduğu gibi birlikte hareket etmesi hem bir sorumluluk hem de üyelerimize karşı bir görevdir” denilerek bitirildi.