Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mülkiye Al

CEHALETTE GELDİĞİMİZ SON  NOKTA  COCUK CİNAYETLERİ

Türkiye, üç haftadır 8 yaşında bir kız çocuğunu konuşuyor… Uzun araştırmalar sonucunda Narin’in tek kusurunun, yanlış zamanda yanlış yerde olması ve görmemesi gereken bi ayıbı görmesi olduğu anlaşıldı. Belk$5 onun katledilmesi kadar sarsıcı olan diğer bir tablo ise, bütün bir köyün

ayıbın ve ölümün detaylarını bildiği halde susması oldu. Suçun ve suçlunun en büyük güvencesi olan o suskun dil, hala çözülmedi. Narin’in ölü bedeniyle birlikte, bölgede kökü asırlara dayanan onlarca sorun da yeniden gün yüzüne çıktı: Feodal toplum yapısından, kadınınin kinci sınıf konumuna, siyaset-tarikat İlişkisinden Kuran kurslarına, idam tartışmasından “kutsal aile”ye kadar…

 Hangi birini söylemeli: Köyde iktidar partisinin egemenliğini mi? Bunun, olayın örtbas edilmesindeki kullanışlılığını mı? Ailenin en çok kutsandığı yerde ensest ilişkinin yaygınlığını mı? Muhafazakâr partilerin, Hizbullah’ın, Kuran kurslarının, camilerin, Kürt siyasi hareketini engellemek için kullanılmasını mı? Narin’i gömen kişinin, önce namaz kılıp sonra yalandan Narin’i arama çalışmalarına katılmasını mı?

Diğer suç ortaklarını ele verebilecek gizli tanık ifadesinin, tanığın fotoğrafıyla birlikte yandaş medyaya servis edilmesini mi? 8 yaşında bir kız çocuğunun, sözüm ona hayalini kurduğu duvakla birlikte gömülmesini mi?  Belki hepsinden çok, toplumu esir alan taşra feodalizmini, kadını köleleştiren maço kültürü, siyasete hükmeden din bezirganlığını, bütün köyü susturan o hiyerarşik düzeni sorgulamak gerekiyor. Narin’in cesediyle birlikte bulunan heybesinden, terlikleri ve elif Ba’sı çıkmış. Medya bunu özellikle belirtti  Çünkü 22 yıllık iktidarda kızçıcuklarının  terbiye edilmesi ancak dinle olur zihniyeti var, ElifBa  önemli.

1930’larda dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Savaştepe Köy Enstitüsü’nü ziyarete gittiğinde, bir kız öğrencinin heybesini açtırmıştı. Heybeden köfte ekmek ve Sofokles’in Antigone kitabı çıkmıştı. Köy enstitülerinde her öğrenci yılda en az 25 klasik roman okumak zorundaydı.Köylünün uyanmasından korkan toprak ağalarının baskısıyla kapatıldı enstitüler…

 Bugün köylere hakim olan o feodal çoraklık, biraz da o fidanın gelişmeden budanmasının eseridir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER