1. ŞARTLAR ve TALEPLERİMİZ
Bizler devlet okullarında ek ders karşılığı ücretli öğretmenlik yapmış, eğitim fakültesi mezunu, formasyon sahibi ücretli öğretmenleriz.
Yıllarca meslektaşlarımızla aynı işi yapmamıza rağmen ” eşit işe eşit haklar ” ilkesinden faydalanmadık. Burada eşit işe bir parantez açmak istiyorum; aslında eşit iş değil ücretli öğretmenler genelde ya Doğu’da kimsenin gitmediği ya da Batı’da İstanbul gibi hayat pahalılığının yüksek olduğu yerlerde görev alıyorlar yani dezavantajlı bölgelerde…
Şimdi bizler hak talebinde bulunurken devlet okullarında çalıştık diye değil; haklarımızı alamadık diye bulunuyoruz. Ücretli öğretmenlik yapmak ya gerçekten mecburiyet ya da öğretmenlik aşkı bunun başka bir açıklaması olamaz. Kimse de bu işi yapıyoruz diye bizi suçlayamaz. Bize sadece teşekkür edilmesi ve iadeyi itibar tarzında haklarımızın teslim edilmesi gerekiyor. Bizler öğretmen adayı değil öğretmeniz, öğretmen adaylarıyla değil kadrolu öğretmenlerle karşılaştırmalıyız. Haklarımızın da onlarla eşitlenmesi gerekiyor.
Bize şart koşmaya çalışanlar öncelikle bir çalışma şartlarımıza baksınlar orada yeterince şart var :
1. Asgari ücret altında maaş
Aslında bir maaş değil kadrolu öğretmene ek ders olarak verilen ödül bir maaşmış gibi lanse ediliyor.
2. Yarım yatırılan sigortalar(emeklilik ömür yeterse)
Bu da ücretli öğretmen işsiz kalınca işsizlik maaşı almasın , emeklilik prim gün sayısını doldursa bile emekli olmasın anlamına gelmektedir.
3. Nöbet ücreti yok.
Bu işi yapacaksın ücretini almayacaksın 4.Kırtasiye yardımı yok
Öğretmenlerin öğrencilere harcaması için verilen para ücretli öğretmen almasın diye öğrencilerden
kısıtlanmış
5. Aile ve çocuk yardımı yok
Ücretli öğretmenlerin ailelerinin ve çocuklarının hakkı verilmemiş. 6. Mebbis kaydımız yok
Bakanımız her hafta öğretmenlere değer veriyorum diye öğretmenler toplantısı yapıyor mebbis adresiyle randevu oluşturulan bu toplantıya ücretli öğretmenler katılamıyor.
7. Öğretmen kimlik kartımız yok.
Yıllardır çalışan bir ücretli öğretmenin öğretmen kimlik kartı yok dolayısıyla kadrolu hocanın yararlandığı hiçbir haktan yararlanamıyor. Öğretmenevinde öğretmen olarak kalamıyor
8. Maaş promosyonu yok.
Bir kadrolu öğretmenin aldığı yıllık promosyon ücreti bir ücretli öğretmenin dönemlik gelirine denk gelmektedir!!
9. Mazeret izin hakkı yok
10. Hastalık ve refakat durumlarında sevk ve rapor alır ama ücret kesilir. Ücretli öğretmenlerin hastalanmaya hakkı yoktur.
11. Sınıf öğretmenliği ve sosyal kulüplerde görev alır ama herhangi bir ücret ödenmez ! Bu işi yapacaksın karşılığını almayacaksın.
12. Kadrolu öğretmen gelince ücretli öğretmenin işine son verilir .
13. Yasal olarak çalışma alanı ve özlük hakları kısıtlıdır, istenmeyen herhangi bir durumda birinci dereceden suçludur.
14. Deprem bölgesinde olan ücretli öğretmenlere deprem tazminatı ödenmez!! Evi başına yıkılmış çadırdaki ücretli öğretmene deprem tazminatı verilmedi
15. Uzman öğretmenlik adı altında 10 yıl kadrolu olarak devletin bütün nimetlerinden faydalanan kadrolu öğretmenlere uzmanlık ünvanı verilecekken 10 yıl ülkesine bedavaya hizmet etmiş olan ücretli öğretmene hiçbir hak verilmedi.
16. Özel eğitim sınıflarında görev alan ücretli öğretmenlerimizin şartları ve sorumlulukları daha ağır olmasına ve bu sınıflarda kadrolu olarak çalışan özel eğitim öğretmeni diğer kadrolu öğretmenlerden daha fazla maaş almasına rağmen özel eğitim sınıfında veya özel eğitim uygulama okullarında ücretli öğretmen olarak çalışan arkadaşlarımız aynı ek ders ücretine tabi tutularak çok daha ağır durumlara maruz
bırakılmaktadır.
Ayrıca özel eğitim sınıfındaki herhangi bir derse giren veya idareci olup da kendisine ek ders yazılan ve bu sınıflarda görevliymiş gibi ek ders ücreti alan bir kadrolu öğretmene ek ders ücreti % 25 fazla ödenirken neden bu sınıflarda veya okullarda görev yapan ücretli öğretmenler için bu ücret % 25 fazla ödenmeyip oraya (ücretli öğretmenler hariç) maddesi düşülmüştür?
17. DYK Kursları neden sadece sözleşmeli, kadrolu,yüksek lisans yapmış öğretmenlere ve özel okul öğretmenlerine açılıyor?
Biz ücretli öğretmenler sömürülen maaş, ssk, nöbet ücreti, banka promosyonları, aile ve çocuk yardımları vs. nin karşılığını istiyoruz.
Biz ücretli öğretmenler bu mücadeleyi verirken sistemin kaldırılması için yola çıktık. En büyük desteği meslektaşlarımız olan kadrolu öğretmenlerden ve rutin atama bekleyen öğretmen adaylarından bekledik. İçlerinde durumun hassasiyetinin farkında olan az bir kesim olsa da büyük çoğunluğu bize saldırarak sömürü sistemine evet dedi.
Eğitimin açığını kapatan ücretli öğretmenlerin bu şartlarda çalıştırılmasıyla; sadece maddi olarak değil manevi olarak sömürülmesine de göz yumuluyor.
TBMM gündeminde olan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ücretli öğretmenler bir statüye oturtulmadıkça maddi ve manevi sömürü devam edecektir . Nitekim yıllardır bu şekilde devam etmektedir. Aklıselim büyüklerimizin bu konuya hassasiyet göstererek eğitimdeki sömürüden vazgeçirecek ciddi atımlar attırması gerekmektedir.
Ücretli öğretmenlik fedakârlık isteyen bir iştir. Bu şartlarda çalışan bir öğretmenin hayatını idame ettirebilmesi için ek işler yapmaya ihtiyacı vardır. Herhangi bir iş yerinde sabaha kadar nöbet tutup oradan okula geçmek zorundadır. Okuldan sonra 3-4 saatlik uykuyla tekrar iş yerine gitmek zorundadır.
Ya da çalıştığı okulun karşısında çalıştığı sitenin merdivenlerini temizlerken diğer gün okulda öğrencileri tarafından aşağılanmaya çalışılırken mesleğine olan aşkından olgunluk göstermek zorundadır !! Ya da kuryelik yaptığı iş yerinde meslektaşlarının bulunduğu okula paket götürürken yaşamış olduğu psikolojik yıkıma karşı koyacak kadar güçlü olmalıdır! Bütün bunlara katlandıktan sonra velilerin meslektaşlarının yöneticilerinin ve bütün toplumun takdirini kazanmak için dirayetli bir duruş sergilemelidir! Verilen örnekler bizzat bu olayları yaşamış ücretli öğretmenler tarafından bizlere aktarılmıştır.
2. YASALAR
Öğretmenlerin haklarını düzenleyen BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel haklar Sözleşmesinin 13. Maddesinde Öğretim personellerinin maddi koşullarının sürekli olarak iyileştirileceği
UNESCO ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün(İLO) öğretmenlerin hakları ve statüsüne ilişkin tavsiye kararlarında öğretmenlerin haklarını koruyan yasaların çıkarılması hükümleri bulunmaktadır.
Anayasanın 49. maddesi çalışanların hayat seviyesini yükseltmeyi, işsizliği önlemeye elverişli bir ortam yaratmayı ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri almayı;
Anayasanın 55. maddesi; çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirler almayı devletin yükümlülüğü olarak tanımlamıştır.
Anayasa, uluslararası sözleşmeler, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23. maddesinde yer alan cümle şudur: ”Herkesin hiçbir ayrım gözetmeksizin, eşit çalışma karşılığı eşit ücrete hakkı vardır ve çalışma herkesin kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlayan, gerekirse her türlü sosyal güvenlik araçlarıyla da desteklenen bir ücrete hakkı vardır.”
3. ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Çözüm 1: Eğitimde kölelik sistemine bir önce son verilerek sistem içerisinde sömürülen öğretmenlerin geçmişe yönelik tüm hakları teslim edilmelidir!
Çözüm 2: Ücretli Öğretmenlerin okulda geçen yılları KPSS puanına eklenmelidir. Yıllara göre verilecek puanlar mağduriyetleri de ortadan kaldıracaktır. Çok çalışana yüksek puanlar eklenecekken az çalışana az puan eklenecektir. Puanların dönemlik verilmesi daha doğrudur. Yani her dönem için belli bir puan. Bu puanlamalar ücretli öğretmenlerden kısıtlanan maddi ve manevi kaybı giderecek seviyede olmalıdır!
Çözüm 3: Geleceksiz bir iş olamaz! Madem bu sistem kaldırılamıyor. Sistemin önü açılmalıdır. Belli bir süre yapanlar direk kadroya geçmelidir. Belirlenen sürelerin altında çalışanlara bir sözleşme imzalanmalı eksik günler tamamlandıktan sonra onlarda kadroya alınmalıdır. Uzun yıllar çalışanın bile bir yere varamadığı göz önünde bulundurulunca bu da bir çözüm yolu olabilir.
Ücretli Öğretmenlik sistemi adı altında geçmişini kararttığınız öğretmenlerin bir de geleceklerini karartmayın. gelecek umut demektir, bari umudumuzu elimizden almayın !!!