Bugün Türkiye’nin eşsiz doğal alanlarından biri olan Kaz Dağları sahip olduğu zengin
biyolojik çeşitliliği, temiz su kaynakları ve endemik bitki örtüsüyle dünyanın en özel coğrafyalarından biridir. Dünyada oksijen oranı en yüksek olan Alpler’den sonra 2’inci bölgedir. Geçmişi milattan önce 7000’li yıllara kadar gittiği bilinen, mitilojideki ismiyle İda Dağı olarak anılan Kaz Dağları, Homeros’un ünlü destanı İlyada’da hayvanların anası, kaynağı bol, bin pınarlı İda olarak geçmektedir. Bandırma’dan Ayvalık’a ve Midilli’ye kadar yaklaşık 2 milyon insanın temiz ve güvenilir su kaynağı olan Kaz Dağları, florasıyla, faunasıyla, temiz havasıyla, suyu ve bereketli toprağıyla yüzyıllardır tüm bölgenin yaşam kaynağı olmuştur ve olmaya devam etmektedir. İşte bu zengin su kaynaklarının suladığı bereketli topraklar sayesinde birçok coğrafi işaretli ürünleri bulunmaktadır Kaz Dağları’nın.
Bakın, değerli arkadaşlar, size tam yedi bin yıllık bir tarihten, bir geçmişten bahsediyorum. Bu kadar süredir yerinde duran Kaz Dağları’ı -maalesef tüm Türkiye’de olduğu gibi- AKP iktidarıyla tanışınca bakın, başına neler geldi: AKP iktidara gelinceye kadar ki yetmiş dokuz yıllık cumhuriyet tarihinde 1.186 maden ruhsatı verilirken 2023 yılına kadar ki AKP iktidarında 386 bin maden ruhsatı ruhsatlandırılmıştır yani bu ülkenin havası, suyu, doğası, ormanı parsel parsel ruhsatlandırılmıştır; birilerine, kendi yakınlarına
peşkeş çekilmiştir.
Değerli arkadaşlar, Kaz Dağları’nın bugün yüzde 79’u madenlerle ruhsatlandırılmış durumda. Bunlardan biri de Halilağa altın/bakır işletmesi ruhsatıdır. Buranın ruhsat alanı tam 6 bin hektardır yani şu görmüş olduğunuz alan; şu anda bu alanda şantiyesi de kurulmuş vaziyettedir. Bu, yaklaşık 60 dönüm yapmaktadır değerli arkadaşlar yani ilk etapta yapılması planlanan ÇED alanı ise 580 hektardır; şu görmüş olduğunuz alanda 580 hektar üzerinde ilk çalışmaları yapılacak, bu alanın 517 hektarı ormanla kaplı yani şu görmüş olduğunuz orman alanları; bunların 66 hektarı ise tarım alanıdır yani şurada gördünüz tarım alanlarıdır. Bu tarım alanlarının sahibi olan buranın köylüleri bu tarım alanlarından vazgeçmek istemiyor; bağını, bahçesini satmak istemiyor ama maalesef “Kamu yararı var.” diye burası o bölgede yaşayan insanların elinden kamulaştırma yoluyla alınmak isteniyor.
Değerli arkadaşlar, bu proje hayata geçtiği zaman 1 milyon ağaç kesilecek, 1 milyon. Yine, bu projenin toplam büyüklüğü 773 futbol sahası büyüklüğünde bir alan olup böyle bir alan tahrip edilecek. Bu durum yalnızca ağaçları değil, aynı zamanda, bölgede yaşayan halkı, hayvan türlerini, su kaynaklarını ve tarım alanlarını da doğrudan etkileyecek. Cengiz Holdingin hukuksuz kesimi acilen durmazsa… Danıştaydaki bu süreç de devam ediyor, bitmiş değil çünkü birinci ÇED raporu Danıştay tarafından iptal edilmişti; daha sonra ikincisi hazırlandı, şu anda Danıştayda süreç devam ediyor. Telafisi mümkün olmayan büyük bir tahribatla karşı karşıya kalacağız.
Bakın, değerli arkadaşlar, geçmişte de yine Kazdağları’nda Kirazlı bölgesinde Alamos Goldun yapmış olduğu faaliyetin sonucunda -bırakıp çekip gitti- şöyle bir tahrip olmuş alanı bize bıraktılar. Burada da daha ağaçlar kesilmeye başladığı anda biz bunun mücadelesini verdik ama bunun sonunda başarılı olamadık; kesimler bitti, en sonunda da çekip gittiler, çekip gittiler ama böyle büyük bir tahribatı da bırakıp gittiler.
Değerli arkadaşlar, burada 400 bin ağaç kesildi, burada 1 milyon ağaç kesilecek yani bunun 2,5 katı daha fazla alan tahrip edilmiş olacak. Bu işletmenin devam etmesi durumunda buranın su ihtiyacı yıllık 4 milyon ton. Nereden karşılanacak? İşte, bu 4 milyon ton su da Devlet Su İşleriyle yapılan protokol sonunda Hacıbekirler’de 2 gölet yapılacak, bu da yetmeyecek, aynı şekilde, Çan ve 55 köyün ihtiyacını karşılayan Kocabaş Çayı’ndan taşınacak.
Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in de dediği gibi, Kazdağları’nın altını üstündeki zeytinidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz milletvekillerimiz ve parti yöneticilerimizle birlikte -ki dün Grup Başkan Vekilimiz Ali Mahir Başarır ve milletvekillerimiz oradaydı- buradaki mücadeleye omuz vermeye devam edeceğiz.
Tüm herkes şunu çok iyi bilsin ki: Kazdağları’nın üstü altından çok daha kıymetlidir.