TCMB Başkanı Karahan: “Para politikasındaki kararlı duruşumuz yanında manşet enflasyondaki düşüşün de etkisi ile beklentilerdeki iyileşmenin devam etmesini bekliyoruz.” dedi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini belirterek, “Yaz aylarında baz etkisiyle hızlı düşen enflasyon, önümüzdeki dönemde aylık enflasyondaki iyileşmeyle düşmeye devam edecek. 2025 sonunda ise enflasyonu yüzde 21’e indirmeyi hedefliyoruz.” dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin, “Merkez Bankası Politikalarının Sanayimiz, Üretim Hayatımız ve Finansal İstikrar Açısından Önemi” ana gündemiyle düzenlenen kasım ayı olağan toplantısında konuşan Karahan, dünyada önemli bir yer edinen İstanbul sanayisinin, Türkiye’deki sanayi üretim ve istihdamının yaklaşık yüzde 30’unu tek başına sağladığını söyledi.
Merkez Bankası olarak reel sektörle güçlü bir iletişimlerinin bulunduğunu dile getiren Karahan, firma ve sektör temsilcileri ile yaptıkları görüşmelerle sahadan izlenimler edindiklerini, toplumsal refaha en büyük katkıyı, fiyat istikrarını sağlayarak sunacaklarının bilincinde olduklarını kaydetti.
Karahan, “Dezenflasyon sürecinin devamı ve ardından fiyat istikrarının tesis edilmesiyle öngörülebilirlik artacak. Böylece yatırım, üretim ve tüketim kararları daha uzun vadeli bir bakış açısı ile alınabilecek.” diye konuştu.
Enflasyonun ana eğiliminde iyileşme
Fatih Karahan, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini kaydederek, “Tüketici enflasyonu ekimde yüzde 48,6’ya gerileyerek, mayıs ayındaki tepe noktasına kıyasla önemli miktarda düştü. Yıl sonunda enflasyonun yüzde 44’e düşmesini bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Enflasyonun ana eğiliminin öngörülerinden yavaş olsa da iyileştiğini dile getiren Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu gelişmede düşük seyreden temel mal enflasyonu yanında iyileşme sinyallerinin belirginleştiği hizmetler sektörü enflasyonu da rol oynuyor. Yaz aylarında baz etkisiyle hızlı düşen enflasyon, önümüzdeki dönemde aylık enflasyondaki iyileşmeyle düşmeye devam edecek. 2025 sonunda ise enflasyonu yüzde 21’e indirmeyi hedefliyoruz. Makroekonomik göstergeler dezenflasyon süreciyle uyumlu ilerliyor. İç talep yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldi. Enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında iyileşme eğilimi görüyoruz. Beklentilerin seyrini ve fiyatlama davranışlarını yakından izliyoruz.”
“Para politikasındaki sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz”
TCMB Başkanı Karahan, para politikasındaki sıkı duruşlarını, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde sürdüreceklerinin altını çizerek, enflasyonun ana eğilimindeki yavaşlamanın sürdüğünü, enflasyonun ana eğilimini yakından takip ettiklerini vurguladı.
Merkez Bankası bünyesinde takip ettikleri göstergeleri bir bütün olarak incelediklerinde, ekim ayında enflasyonun ana eğiliminde düşüş gördüklerini dile getiren Karahan, bu yavaşlamanın ana eğilim göstergelerinin geneline yayıldığını, ana eğilimdeki iyileşmenin temel mallar öncülüğünde devam ettiğini anlattı.
Karahan, temel mal enflasyonunun düşük seyrini koruyarak, ana eğilimdeki söz konusu yavaşlamayı sürüklediğini kaydederek, hizmet enflasyonunda iyileşmeye dair sinyallerin belirginleştiğini, kira dışındaki kısımda daha belirgin olmak üzere, kademeli bir iyileşme izlediklerini belirtti.
“Kira dışındaki hizmetlerde fiyat artışları kademeli olarak zayıflıyor”
Fatih Karahan, çekirdek dışında kalan gruplara bakıldığında, üçüncü çeyrekte enerji fiyat artışının güçlendiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bu gelişmede, yönetilen enerji kalemlerindeki fiyat gelişmelerinin yanı sıra maktu vergi güncellemelerinin etkileri öne çıktı. Gıda tarafında ise üçüncü çeyrekteki iyileşmenin ardından, geçici arz koşullarına bağlı olarak işlenmemiş gıda grubunda ekim ayında yüksek fiyat artışları gördük. Bu görünüm kasım ayında da devam ediyor. Diğer taraftan, taze meyve ve sebze dışındaki gıda enflasyonu daha düşük seyrediyor. Geçmişe endeksleme eğilimi güçlü kalemler hizmet enflasyonunu yukarı çekmektedir. Hizmet enflasyonuna daha yakından bakacak olursak, üçüncü çeyrekteki yüksek seyir, dönemsel fiyatlama ile geçmişe endeksleme davranışı güçlü olan ve fiyat artış sınırlamalarına tabi olan kira ve eğitim öncülüğünde sürdü.”
Karahan, üçüncü çeyrekte hizmet enflasyonu üzerinde okula dönüş etkisinin belirgin olduğunu kaydederek, okula dönüşün tamamlanmasıyla bahsi geçen gruplarda göreli fiyat uyarlamasının büyük ölçüde tamamlandığını dile getirdi.
“Kira dışındaki hizmetlerde fiyat artışları kademeli olarak zayıflamaktadır.” diyen Karahan, hizmet fiyatları dinamiklerine kira ve kira dışı şeklinde bakmanın daha sağlıklı olduğunu değerlendirdiklerini vurguladı.
Kiraların, deprem, kentsel dönüşüm, kira artış sınırlaması gibi nedenlerle, diğer hizmet kalemlerinden ayrı ele alınması gereken ve yapısal boyutu da olan bir husus olduğunu ifade eden Karahan, “Bu saydığımız nedenlerle kira enflasyonundaki ataletin öngörülerimizden yüksek olduğunu değerlendirmekle beraber, kira hariç hizmetlerin daha belirgin yavaşladığını görüyoruz.” diye konuştu.
“Göstergeler, son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret ediyor”
Merkez Bankası Başkanı Karahan, kasım ayına ilişkin perakende ödeme sisteminden elde edilen öncü göstergelerin, son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret ettiğinin altını çizdi.
Makro görünümün dezenflasyon sürecine katkı vermeye devam ettiğini dile getiren Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Ayrıca, maliye politikasının artan eşgüdümünün de bu sürece önemli katkı sağlayacağını değerlendiriyoruz. Talepteki dengelenme sürmektedir. Yılın ikinci çeyreğinde, yurt içi talebin yıllık büyümeye katkısı belirgin olarak azalırken, net ihracatın büyümeye pozitif katkısı sürdü. Bu dönemde, yurt içi talep büyümeye 1,2 puan katkı verirken, net ihracatın katkısı 1,3 puan olarak gerçekleşti. Böylelikle, büyümedeki talep kompozisyonu daha dengeli bir görünüm sergiledi. Cuma günü açıklanacak üçüncü çeyrek verilerinde de bu görünümün sürmesini bekliyoruz.”
Karahan, yurt içi talepteki yavaşlamanın ılımlı seyrettiğini kaydederek, üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut verilerin, yurt içi talepte ılımlı seyrin devam ettiğini gösterdiğini söyledi.
Bu dönemde, perakende satışların bir önceki çeyreğe kıyasla bir miktar arttığını ifade eden Karahan, “Bununla birlikte, perakende satışlara daha detaylı baktığımızda, altın hariç artışın daha ılımlı olduğunu görüyoruz. Hizmet üretim endeksi de iç talepte dengelenmeye işaret ediyor. Bu göstergelerin yanı sıra firma görüşmelerinden elde ettiğimiz bilgiler de iç talepteki yavaşlamayı teyit ediyor.” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, “Para politikasındaki kararlı duruşumuz yanında manşet enflasyondaki düşüşün de etkisi ile beklentilerdeki iyileşmenin devam etmesini bekliyoruz.” dedi.
Dördüncü çeyreğe ilişkin talep göstergelerinin, talep koşullarının enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldiğini ima ettiğini anlatan Karahan, farklı yöntemlerle hesapladıkları göstergelerin, üçüncü çeyrekte gerileyen çıktı açığının dördüncü çeyrekte de azalmaya devam ederek negatif düzeylere geldiğini gösterdiğini söyledi.
Karahan, “Bu noktada altını çizmek isterim ki sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme sürecek. Önümüzdeki dönemde negatif düzeylerde gerçekleşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacak.” diye konuştu.
İç talepteki dengelenmeyle uyumlu olarak dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devam ettiğini dile getiren Karahan, son dönemde altın ve enerji hariç bakıldığında ihracatın gücünü koruduğunu, ithalatın ılımlı seyrettiğini bildirdi.
Karahan, “Önümüzdeki dönemde benzer eğilimlerin süreceğini öngörüyoruz. Tüketici ve firmaların enflasyon beklentileri iyileşme eğilimine girmiştir. Enflasyon beklentilerinin seyri, dezenflasyonun hızı ve maliyeti açısından önem arz ediyor. Sıkı para politikası duruşumuzla, beklentilerin dezenflasyon sürecine katkı verecek şekilde oluşmasını sağlamakta kararlıyız.” ifadelerini kullandı.
“Sanayi firmalarının fiyatlama davranışlarında net bir iyileşme gördük”
Fatih Karahan, piyasa katılımcılarının beklentilerinin görece daha düşük seviyelerde seyrettiğini belirterek, hane halkının ve fiyat yapıcı konumundaki reel sektörün enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin de devam ettiğini söyledi.
Üretici fiyatlarının aylık artışının ılımlı seyrini koruduğunu dile getiren Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Üretici enflasyonu ana eğilimi ılımlı seyrini koruyor. Ekim ayı itibarıyla imalat sanayi enflasyonunun ana eğilimi yıllıklandırıldığında yüzde 19,7 ile halihazırda yüzde 32 olan yıllık üretici enflasyonunun önemli ölçüde altında seyrediyor. Dolayısıyla, tüketici enflasyonu üzerinde üretici fiyatları kaynaklı baskılar zayıflıyor. Bu durum, TÜFE’deki mal enflasyonuna olumlu yansıyor. Sanayi firmalarının fiyatlama davranışlarında net bir iyileşme gördük. İmalat sanayinde yurt içi satış fiyat beklentileri incelendiğinde, gerek yurt içi talepte, gerekse birim maliyetinde artış bekleyen firmalar arasında fiyat arttırmayı planlayanların oranı gerileme eğiliminde.”
Karahan, para politikasındaki kararlı duruşlarının yanında manşet enflasyondaki düşüşün de etkisiyle beklentilerdeki iyileşmenin devam etmesini beklediklerini vurguladı.
“Sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz”
TCMB Başkanı Karahan, mart ayında yüzde 50’ye çıkardıkları politika faizini 8 aydır sabit tuttuklarını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Bu doğrultuda, politika faizinin seviyesini, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentilerini göz önünde bulundurarak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceğiz.”
Karahan, sıkı parasal duruşlarını desteklemek üzere kullandıkları makroihtiyati tedbirleri üç ana grupta özetleyebileceklerini kaydederek, şu açıklamalarda bulundu:
“Bunlardan ilki TL mevduatın payını artırmak ve KKM’yi kademeli olarak azaltmak amacıyla aldığımız tedbirler. Ağustos, eylül ve kasım aylarında bu düzenlemelerde güncellemeler yaptık. Takdir edersiniz ki dolarizasyonun yüksek olduğu bir ekonomide, para politikasının etkinliği düşük oluyor. Bu nedenle, bir taraftan sıkılaşma yaparken bir taraftan da aktarım mekanizmasını güçlendirmek için TL mevduatın payını artıracak makroihtiyati önlemler aldık. İkinci kategoride TL ve YP kredilere yönelik getirdiğimiz aylık büyüme sınırları bulunuyor. Bu sınırlamalarla kredi talebindeki dalgalanmaların önüne geçtik. Üçüncü olarak da likidite yönetimine ilişkin attığımız adımlar bulunuyor. Dönemsel olarak ortaya çıkan likidite fazlasını zorunlu karşılıklar ve diğer araçlarımızı kullanarak sterilize ediyoruz.”
“Enflasyon beklentilerindeki iyileşme kredilerdeki ılımlı eğilimde rol oynuyor”
Merkez Bankası Başkanı Karahan, Türk lirası ticari kredi büyümesinin aylık büyüme sınırları ve kredi talebiyle uyumlu hareket ettiğini belirterek, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin de kredilerdeki ılımlı eğilimde rol oynadığını söyledi.
Yabancı para cinsi krediler tarafında ise mayısta getirdikleri aylık büyüme sınırını, temmuzda düşürdüklerini dile getiren Karahan, “Bu sınırlamaların etkisiyle yabancı para kredilerdeki büyüme, hedeflerle uyumlu bir patikada seyrediyor.” şeklinde konuştu.
Karahan, Türk lirası ticari kredi büyümesine bakıldığında KOBİ kredilerinin ekim ayında artarken, alternatif finansman imkanlarını da kullanabilen büyük firma kredilerinde daha zayıf bir görünüm izlediklerini kaydederek, yabancı para ticari kredi tarafında artışın devam ettiğini bildirdi.
Gerek Türk lirası gerekse yabancı para ticari kredi büyümesinde son dönemde KOBİ kredilerinin öne çıktığını aktaran Karahan, son yıllarda önemli uygulama değişiklikleriyle reeskont kredilerinin etkinliğini artırarak daha fazla sayıda firmaya reeskont kredisi kullandırdıklarını, günlük reeskont kredi limitlerini kademeli olarak artırarak finansmanı daha erişilebilir hale getirdiklerini anlattı.
Karahan, 2018 sonunda 2 bin 100 olan reeskont kullanan firma sayısının 2024 Kasım’da 8 bine yaklaştığını belirterek, KOBİ’lerin bu firmalar içerisindeki payının bu dönemde yüzde 38’den yüzde 83’e yükseldiğini söyledi.
“KKM hesapları, 38 milyar dolar seviyesine geriledi”
Fatih Karahan, “Kararlılıkla sürdürdüğümüz sıkı parasal duruşumuz ve KKM bakiyesinin azaltılmasına yönelik uygulamaların etkisiyle Türk lirası varlıklara olan ilginin ve güvenin arttığını görüyoruz. 2023 Ağustos’ta 140 milyar doların üzerine çıkan KKM hesapları, kasım ayının ortasında 38 milyar dolar seviyesine geriledi. Vadesi dolan KKM hesaplarından TL’ye geçiş oranları yıl başında yüzde 10’lu seviyelerdeyken son dönemde yüzde 25’ler civarında.” diye konuştu.
Bu dönemde KKM hesaplarının toplam içindeki payının yüzde 26’dan yüzde 7’nin altına gerilediğini dile getiren Karahan, Türk lirası mevduatın payının ise aynı tarihlerde yüzde 32’den yüzde 58’e yükseldiğini bildirdi.
Karahan, KKM bakiyesinin azalmasının Türk lirası mevduat payını artırarak parasal aktarım mekanizmasını güçlendirdiğini ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki riskleri azalttığını söyledi.
Son dönemde, küresel piyasalarda risk iştahının dalgalı bir seyir izlemekle birlikte gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarının gözlendiğini dile getiren Karahan, Türkiye’ye yönelik portföy akımlarının görece daha olumlu seyrettiğini vurguladı.
“Swap hariç net döviz pozisyonumuz 102,3 milyar dolar iyileşti”
Fatih Karahan, son dönemde yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin arttığını belirterek, şu bilgileri verdi:
“Bu durum rezervlere olumlu yansıdı. 26 Mayıs 2023 ile 22 Kasım 2024 tarihleri arasında, brüt rezervler 58,2 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 102,3 milyar dolar iyileşti. 22 Kasım itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 156 milyar doların üzerine çıktı. Swap hariç net rezervlerimiz, yurt içinde yaptığımız TL karşılığı döviz swapları da dahil ettiğimizde 41,8 milyar dolara yükseldi. Sıkı para politikası duruşumuz, rezervlerimizin güçlenmesini sağlayarak Türkiye’ye yönelik risk algısını iyileştiriyor. Geçtiğimiz yılın mayıs ayından itibaren Türkiye’nin risk primi ve borçlanma maliyetleri önemli derecede düşüş gösterdi.”
Karahan, gerileyen risk primi ve borçlanma maliyetlerinin reel sektörün yurt dışından daha uygun koşullarda borçlanmasını kolaylaştırdığını belirterek, “Sıkı para politikası duruşumuz, küresel piyasalardaki oynaklıkların ülke risk primine olumsuz etkilerini sınırlıyor.” dedi.
“Dezenflasyon süreci devam ediyor”
TCMB Başkanı Karahan, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Önümüzdeki dönemde makroekonomik görünüm dezenflasyon sürecine destek vermeye devam edecek. Bu kapsamda, talep koşulları, beklentiler ve fiyatlama davranışları, Türk lirasına artan güven ve maliye politikasının artan eşgüdümü gibi unsurlar belirleyici olacak. Dezenflasyon sürecinde, enflasyonu, belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Bir kez daha altını çizmek isterim ki fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşuldur. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz.”