Teknoloji ve insanlık… Bu iki kavram yan yana geldiğinde hep bir ilerleme hikayesi anlatılır. Ancak gerçekte, teknoloji adı altında bireyler ve emek eziliyor, eşitsizlikler derinleşiyor. Yapay zekanın sanat ve edebiyat gibi alanlarda büyük bir ilerleme sağladığı söyleniyor, ama bu “ilerlemenin” arkasında kim var? Kârını cebine koyan şirketler mi, yoksa eserleri yağmalanan bireyler mi?
Büyük medya kuruluşları, yapay zeka destekli içeriklerin “gelecek” olduğunu iddia ederken, emekçilerin sırtından geçinmeye devam ediyor. Yaratıcı insanların eserlerini izinsiz kullanmak mı gelecek? Bu, basitçe bir “dijital sömürü” sistemidir ve bunun adını koymak zorundayız.
—
İnsan Hakları Mızrağın Ucunda
Filistin’de yaşananlar insanlık adına bir utançtır. Dünya, güçlü ülkelerin çıkarları doğrultusunda şekillenen bir tiyatro sahnesine dönüşmüş durumda. Sözde “evrensel” insan hakları, çıkar çatışmalarında hemen unutuluyor. İsrail’in Gazze’deki katliamlarına göz yumulurken, dünya liderleri sadece seyirci koltuğunda oturuyor. Nerede kaldı insanlık? Nerede kaldı uluslararası hukuk?
Avustralya’da Fatima Payman örneği ise başka bir trajediyi gözler önüne seriyor: Kadınlar ve azınlıklar hâlâ “özgürlük” adı altında kısıtlanıyor. Demokrasiyle övünen ülkelerde bile bireyler inançları ve kimlikleri yüzünden dışlanıyor. Bu, sadece Avustralya’nın değil, dünya genelindeki ikiyüzlü sistemlerin bir yansımasıdır.
—
Ekonomi: Gerçek mi, Masal mı?
Ekonomik büyüme masalları artık kimseyi kandıramaz. Yıl sonu indirimleriyle borçlanmaya itilen halk, hükümetlerin “başarı” hikayelerine dekor olmaktan öteye geçemiyor. Eğer bir ülke ekonomik büyümeden söz ediyorsa, bu büyümenin halkın mutfağına yansıması gerekmez mi? İnsanlar ay sonunu getiremiyorsa, büyüyen şey ekonomi değil, yoksulluk uçurumudur.
Hükümetlerin “enflasyon düşüyor” söylemiyle halkı avutma çabası da bir başka aldatmaca. Sokaktaki vatandaşın cebine yansımayan bir enflasyon düşüşü, sadece istatistik oyunudur. Halk, bu boş sözlere karnını doyuramaz.
—
Artık Harekete Geçme Zamanı
Daha fazla sessiz kalamayız. Teknoloji, ekonomi ve insan hakları gibi temel meselelerde gerçek bir dönüşüm şarttır. Eğer sustukça bu düzeni kabul edersek, yalnızca bu adaletsizliğin bir parçası oluruz. İnsanlık, güçlülerin oyuncağı olmak yerine kendi kaderini tayin etmelidir.
Adalet, talep edilmezse asla gelmez. Şimdi ayağa kalkma zamanı. Yoksa bu düzen, bizden sadece geleceğimizi değil, insanlığımızı da çalacak.
YORUMLAR