“KENDİ KÜÇÜK, POTANSİYELİ BÜYÜK MEYVE: ALTIN ÇİLEK”
İstanbul Ticaret Borsası’nın katma değeri yüksek tarımsal ürünlerin yaygınlaştırılması amacıyla sürdürdüğü “Altın Tohumlar” projesinde bu ay “Altın Çilek” konuşuldu.
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünden Dr. Gülay Beşirli , Altın Çilek’in ülkemizdeki geçmişi, besin değeri ve gelecekteki potansiyeline dikkat çekerken; İdeal Tarım İş Geliştirme ve Zirai Operasyonlar Sorumlusu Ahmet İşçen ise üretim ölçeği, maliyetler ve ihracat imkânları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Çevrimiçi gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını İstanbul Ticaret Borsası Meclis Başkanı Ahmet Bülent Kasap, moderatörlüğünü İSTİB Genel Sekreter Yardımcısı İsmail Şen yaptı. Toplantıya, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünden Dr. Gülay Beşirli ve İdeal Tarım İş Geliştirme ve Zirai Operasyonlar Sorumlusu Ahmet İşçen konuşmacı olarak katıldı.
Henüz Hak Ettiği Noktada Değil
İSTİB Meclis Başkanı Ahmet Bülent Kasap , fonksiyonel gıdaların yükselen önemine dikkat çekerek, halk arasında “yer kirazı” olarak bilinen Altın Çilek’in ülkemizde hak ettiği noktaya ulaşamadığını vurguladı. Kasap, küresel pazarın 2024’te 1,48 milyar dolara ulaştığını 2033’te ise 2,78 milyar doları aşmasının beklendiğini belirterek, bu tropikal meyvenin yüksek besin değeri ve sağlık faydalarıyla sofralarımıza girmesi için doğru tanıtım ve tüketici bilincinin artırılmasının şart olduğunu ifade etti.
Geleceğin Altın Değerinde Meyvesi
Altın Çilek’in ilk kez 1995 yılında İtalya’dan ülkemize giriş yapmış olduğunu belirten Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünden Dr. Gülay Beşirli , “ Bu ürün, Enstitümüz tarafından yürütülen adaptasyon çalışmalarıyla tarımsal üretime kazandırıldı. Ancak ticari anlamda tohum üretimi ve satışı ülkemizde henüz başlamış değil. Tıbbi olarak da kullanılan bu değerli meyvenin uluslararası standartlarda çeşit tescili ülkemizde güvence altına alınmıştır. Böylece dünya pazarında rekabet edebilmenin de önü açılmıştır. Altın Çilek’in raf ömrü kısa olmakla birlikte, 0°C’de yüzde 85-90 nem koşullarında 60 güne kadar depolanabilmesi mümkün. Yüksek potasyum içeriğiyle kemik sağlığını destekleyen, sindirimi kolaylaştıran ve bitkisel fosfor kaynağı olmasıyla dikkat çekiyor. Taze tüketiminin yansıra marmelat, kurutulmuş ürünler, pasta sanayi, salatalar ve sofra süslemelerinde egzotik bir lezzet olarak kullanılabiliyor. Geçmişte hızlı kilo vermek amacıyla hap formunda bilinçsiz tüketimi nedeniyle olumsuz bir imaj edinmiş olsa da, küçük ama besin değeri yüksek yapısıyla gelecekte “altın değerinde” bir ürün olma potansiyeli taşıyor ” dedi.
Türkiye’de Üretim Henüz Küçük Ölçekte
Küresel üretiminin yüzde 94’ünü tek başına Kolombiya’nın gerçekleştirdiğine değinen İdeal Tarım İş Geliştirme ve Zirai Operasyonlar Sorumlusu Ahmet İşçen, “ 2022 yılı itibarıyla Kolombiya’nın 20 bin ton üretimi ve 40 milyon dolarlık bir ihracatı söz konusu. İhracatın büyük bir kısmı da Hollanda’ya yapılıyor. Yani güney yarım küreden kuzey yarım küreye taşınan bir ürün ve bu da lojistik maliyelerini oldukça yükseltiyor.
Bizde ise üretimi henüz küçük ölçekte gerçekleştiriliyor. Üretim henüz yeterli miktarda değil. Talebi karşılamak için yaklaşık 10 ton ithalatımız, 10 ton da yerli üreticiden alımımız var. Ancak satış kanallarımızda son dönemde bir artış söz konusu. Ürün genelde küçük paketlerde satılıyor. Fiyat beklentisi yüksek oluştuğu için bazen fiyatlar ithal fiyatların üzerine çıkabiliyor. Negatif bilgilerden dolayı uzak duranlar da var. Bunlar satışı etkileyen önemli etkenler. Biz raflarda olması için çalışıyoruz. Çünkü Altın Çilek, ‘süper gıda’ konseptinde öne çıkabilecek ama henüz değeri tam olarak anlaşılmamış bir ürün. 1 dönümde 350 bin lira ciro mümkün ” dedi.
AB Ülkelerine İhraç Edilebilir
İşçen üretimde karşılaşılan zorluklara da dikkat çekerek şöyle devam etti: “ Şu an istikrarlı bir satış hacmi oluşmadığı için üretici belirsizlikler karşısında üretim ölçeğini artıramıyor. Hasadı zahmetli, işçilik giderleri yüksek. Bir kişi günde en fazla 20 kg toplayabiliyor. Sözleşmeli tarım modeliyle, topraksız yetiştiricilik ve jeotermal seracılıkla yılın 12 ayında yüksek kalitede üretim gerçekleştirebilirsek bu ürünü AB ülkelerine ihraç edebiliriz. Üretici açısından yüksek işçilik maliyetleri, tüketici açısından ise fiyat belirsizlikleri talebi sınırlandırsa da, soğuk zincir ve bilinçli pazarlama sayesinde AB’ye daha düşük maliyetli ihracat yapma, raflarda sürekli yer alma ve üretim ölçeğini büyütme şansımız var ”
HABER : SELMA VAROL